Kuyudaki Aslan (Abdullah Alp)

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Aslanın biri, bir ormanı kendisine av sahası olarak seçmiş.
Her Allah'ın günü ormandaki hayvanlardan birisini yakalayıp yermiş. Fakat o bunu yaparken ormandaki bütün hayvanlar rahat yüzü görmez, sürekli diken üstünde yaşarlarmış.
Hayvanlar bir gün bu işe kendilerince bir çözüm bulmuşlar:
“Böyle huzursuz bir şekilde yaşamaktansa her gün kura ile içimizden birisini aslana gönderelim.” diye kararlaştırmışlar.
Bu kararlarını aslana iletmişler. Teklifi aslan da olumlu karşılamış.
Artık her gün kura çekmeye başlamışlar. Kura kime vurursa o gün o hayvan yola koyuluyormuş.
Günün birinde kura tavşana isabet etmiş. Fakat can tatlı! Tavşan gitmeye hiç de istekli değilmiş.
“Ne yapsam da bu işten sıyrılsam?” diye ağırdan alıyormuş.
Can havliyle kafa yorarken sonunda aklına bir fikir gelmiş. Diğer hayvanlara:
"Bakın ben bir şey düşündüm. Eğer beni dinlerseniz hepinizi şu aslan belasından kurtaracağım." demiş.
Bazı hayvanlar buna karşı çıkmış:
“Mızıkçılık etme! Sen de herkes gibi kısmetine razı ol!” demişler.
Tavşan:
“Tamam, sıranın bende oluşuna itirazım yok. Fakat hiç olmazsa düşündüklerimi yapmam için bana bir fırsat verin.” demiş.
Bu defa razı olmuşlar. Tavşan da planını uygulamaya koymuş.
Plana göre tavşan, aslanın yanına zamanında gitmeyip geciktikçe gecikmiş.
Sonra da aslan açlıktan iyice kızmış bir vaziyetteyken, yapmacık bir heyecanla huzuruna gelmiş:
"Sultanım, bugün kura bana çıktı. Fakat buraya gelirken yolda başıma neler geldi bir bilseniz!” demiş.
Aslan kızgın bir şekilde kükreyerek:
“Ne oldu?” diye sormuş.
Tavşan:
Yolda bir aslana rastladım. Bir kuyunun başında duruyordu. Üzerime atılıp beni yakaladı. Ben her ne kadar sizin kısmetiniz olduğumu anlatmaya çalıştıysam da dinlemedi. Hatta sizin hakkınızda çok kötü şeyler söyledi. Ben de elinden zor kurtuldum." demiş.
Aslan bu işe çok kızmış:
"Çabuk bana o edepsizin yerini göster! Ona dünyanın kaç bucak olduğunu göstereyim!" demiş.
Tavşan planının tuttuğuna sevinerek:
“Tabii, göstereyim.” demiş.
Sonra da önüne düşüp aslanı derin bir kuyunun başına götürmüş.
"İşte burada!" deyince aslan kuyuya eğilip şöyle bir bakmış. Gerçekten de orada bir aslan varmış.
Kızgınlığından hemen onun üstüne atlamış. Fakat gidiş o gidiş. Bir daha da kendisini gören olmamış.
Karşılaştığımız sorunları aklımızla halletmeye çalışmak daha uygun bir hareket tarzıdır. Kuvvetle üstesinden gelinemeyen problemler, akılla kolay bir şekilde çözülebilir.
 
Üst