Kutlu doğum haftası ile ilgili ilahi sözleri

İslami Sorular

KF Ailesinden
Özel Üye
Kutlu doğumla ilgili ilahiler, peygamberimizin doğumu ile ilgili ilahiler, 2015 yılında gelmiş olduğumuz bu haftada konferanslarda okumak üzere çeşitli ilahi sözleri aranmaktadır. Bu ihtiyaca yanıt vermek için en güzel ilahi sözlerini bu sayfada toplamaya karar verdik. Kutlu doğum haftası ile ilgili ilahi sözleri'ni sunacağımız bu sayfamıza sizler de katkıda bulunabilirsiniz. Aşağıdaki cevap yaz bölümünden kendi yazmış olduğunuz şiir veya sözleri bize gönderebilirsiniz.

Hoşgeldin ey Nebi âleme şeref verdin insanlığı getirdin gönüllere can verdin Hoş geldin can Ahmed’im nur yüzlü Muhammed’im Rasulüsün Rabbimin sevgilim hoş geldin **** Doğdun bir güneş gibi bizlere gülüverdin oldun İslam önderi imanıma güç verdin Hoş geldin can Ahmed’im nur yüzlü Muhammed’im Rasul…

Şefaat ya Resulallah

Çok muhtacım, sana geldim,
Şefaat yâ Resulallah!
Kabahatim neyse bildim,
Şefaat yâ Resulallah!

Günahkârım, yüzüm kara,
Atılırım belki nâra,
Meğer senden ola çâre,
Şefaat yâ Resulallah!

Sevgin her şeyden evlâdır,
İlmin herkesten a’lâdır,
Seni metheden Mevlâdır,
Şefaat yâ Resulallah!

Seni nasıl över insan?
Meğer senden ola ihsân,
İmdat eyle bize aman!
Şefaat yâ Resulallah!

Sensiz bana, dünya zindan,
İşim bozuk, halim yaman,
Meğer senden ola derman,
Şefaat yâ Resulallah!

Işık saçtın şu cihana,
Salât, selam olsun sana,
Ölü, diri Müslümana,
Şefaat yâ Resulallah!

Elbette çoktur isyanım,
Hem âcizim, hem noksanım,
Fakat doğrudur imanım,
Şefaat yâ Resulallah!

Cehennem kaynayıp taşa,
Bilinmez ne gelir başa,
Cihad eden arkadaşa,
Şefaat yâ Resulallah!

Gözlerimden kalksın perde,
Devasın sen bütün derde,
Mümin olan her bir ferde,
Şefaat yâ Resulallah!

Dendi şanına Levlâke,
Yine dendi Âteynâke,
Sensin şâhı Erselnâke,
Şefaat yâ Resulallah!

Dinimizi yayanlara,
Sünnetine uyanlara,
Yoluna baş koyanlara,
Şefaat yâ Resulallah!

Ümmetinin hakîrine,
Şâkirine, zâkirine,
Zenginine, fakirine,
Şefaat yâ Resulallah!

Muhammed Hâdimî
(Rahmetullahi aleyh)

Mehmet Akifin Şiiri

Ondört asır evvel, yine böyle bir geceydi,
Kumdan, ayın ondördü, bir öksüz çıkıverdi!

Lakin, o ne hüsrandı ki: Hissetmedi gözler,
Kaç bin senedir halbuki bekleşmedelerdi!

Nerden görecekler, göremezlerdi tabii;
Bir kere, zuhur ettiği çöl en sapa yerdi,

Bir kerede, ma'mure-i dünya, o zamanlar,
Buhranlar içindeydi, bu günden de beterdi.

Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!

Fevza bütün afakını sarmıştı zeminin.
Salgındı, bugün şarkı yıkan, tefrika derdi.

Derken, büyümüş kırkına gelmişti ki öksüz,
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!

Bir nefhada insanlığı kurtardı o ma'sum,
Bir hamlede kayserleri, kisraları serdi!

Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı dirildi;
Zulmün ki, zeval aklına gelmezdi geberdi!

Âlemlere rahmetti evet şer-i mübini,
Şehbalini adl isteyenin yurduna gerdi.

Dünya neye sahipse, O'nun vergisidir hep;
Medyûn ona cemiyyeti, medyûn O'na ferdi.

Medyûndur o mâsuma bütün bir beşeriyyet
Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret.

Mehmet Akif Ersoy

Kutlu Doğum Haftası

Yıllarca ufkuna bakan gözlerim,
Cemalini ister, canım efendim.
Seni anlatmaktan aciz sözlerim,
Her an erimekte, canım efendim.

Hayat eksenimin sonsuz odaĝı,
Ŏksüz ve yetimlerin sıĝınaĝı,
Sen sabah yıldızlarının ışıĝı,
Sen şefkat elçisi, canım efendim.

Lahuti bir sefer olsa da gitsem...
Kumlara batsam, ayaĝına düşsem,
Gül Ravzan'a varıp kendimden geçsem,
Sen sevda iksiri, canım efendim.

Ay yüzlü, güzel sözlü hem sultanım,
Fedadır can, canan ve bütün varım,
Seninle olmaktır en güzel kararım,
Sen güllerin şahı, canım efendim.

Buzlar erir içimde bitmez savaş,
Gönlümde bir hüzün, gözümde yaş,
Sensizlik içimde kordan bir telaş,
Kalbimin barışı, canım efendim.

Alemlere rahmet rüzgarısın sen,
Kur'an kiliminde en güzel desen,
Benim de rüyama bir defa gelsen,
Can dayanmaz oldu, canım efendim.

sen doğdun nurlandı bütün kainat
seninle yaşanır en güzel hayat
sendedir şefaat sendedir vuslat
iyiki doğdun sen ey yüce resul

Kutlu doğum Abdurrahman önül ilahisi

amine annendi baban abdullah
seni öz nurundan yarattı allah
alemlere rahmet ya rasulallah
iyiki doğdun sen ey yüce resul

aylardan nisandır seni anlatır
kutlu bir doğumdur hep aydınlatır
hasretin gönlüme hüzün damlatır
iyiki doğdun sen ey yüce resul

seninle yeşerdi çölde çiçekler
kabul oldu o an bütün dilekler
o gece sevindi gökte melekler
iyiki doğdun sen ey yüce resul

Abdurrahman Önül
 

İslami Sorular

KF Ailesinden
Özel Üye
Aşağıdaki şiir ise Dursun Ali Erzincanlı tarafından seslendirilen sen yoktun şiiri. Dinlemek isterseniz google youtubeden arayarak bulabilirsiniz.



Sen yoktun...
Hz Âdem’deydi nurun.
Önce cenneti, sonra yeryüzünü şereflendirdin.
Âdem nuruna affedildi,
Arafat bu affa şâhitti..

Sen yoktun..
Nuh’un gemisindeydi Nurun...
Dalgalar yeryüzünü boğarken,
Taprağın bağrındaki su,
Gökyüzüyle buluşurken
Ve bu bir ilahi azap derken,
Allah nurunu taşıdı binbir sebeple
Tûfan, nurunu selamladı edeple...

Sen yoktun...
Hz.İsmail’in alnındaydı Nurun
İbrahimî bir dua yükseldi kimsesiz çöllerden
“Rabbimiz” dedi,
“Onlara kendi içlerinden
Senin ayetlerini okuyacak
Kitap ve hikmeti öğretecek onlara,
Onları temizleyecek bir elçi gönder,
Amin dedi on sekiz bin âlem
Nurunla aydınlanan minicik ellerini semaya kaldırarak
Amin dedi İsmail.
Hira Nur dağı amin diyerek ayağa kalktı
Medine’den adı Uhud olan bir amin yankılandı sevr dağında.

Sen yoktun...
Hz.İsa “Ahmed” diye muştuladı seni
Alemlerin efendisi diye sana seslendi.
Artık ben sizinle çok söyleşmem, dedi havarilerine..
Çünkü bu âlemin reisi geliyor...
Bekleyin Ahmed geliyor.
Kainata rahmet geliyor.
Havarilerin yüzünü okşayan,
Ölüleri dirilten bir nefes oldun
Ama sen yoktun...

Sen yoktun Sultânım,
Hz. Abdullah’ın alnındaydı Nurun
Başı eğik gezerdi mazlum
Huteyle göklerden seni sorardı
Varaka seni arardı semada
Anneler kız çocuklarını hep ağlayarak sevdiler.
Ağlayarak süslediler ölüme...
Ağlayarak hadi dayına gidiyorsun dediler.
Sen yokken,
Canlı canlı toprağa gömülmenin adıydı dayıya gitmek.
Anne yüreğinin çıldırtan çaresizliğiydi.
Ve yavrusunun ölüme gidişini seyretmesiydi...
En son çocuk atılırken çukura
Annesinin suretinde bir melek tuttu onu
Ve tebessüm ederek hira nur dağını gösterdi.
Melekler süslüyordu hirâyı.
Efendisine hazırlanıyordu cebel-i nur,
Efendisine hazırlanıyordu mekke.
Âlem Efendisine hazırlanıyordu
Kainatın gözü Hz. Aminedeydi.
Toprak yalvarıyordu rabbine,
Allahım gönder artık diyordu.
Gel diye ağlıyordu mazlumlar, gözleri semada

Ve bir gelişin vardı ya rasulallah,
Bir inişin vardı yer yüzüne...
Önünde cebrail!
Ardında yalın kılıç melekler!
Bir inişin vardı yer yüzüne...
Yetimler en huzurlu geceyi geçirdi belki de
Öksüzler annelerine sarıldı doya doya.

Sonra bir sessizlik kapladı seher vaktini.
Herşey sus pus olmuştu.
Hadi diyordu yıldızlar, Hadi diyordu ay!
Kainat bir isim duymak istiyordu.
Ve bir ses yükseldi Âmine’nin evinden;
Muhammed!
Karanlıklar aydınlığa bıraktı yerini.
Muhammed!
Melekler öptü o nurdan ellerini.
Muhammed!
Seni yaratan Allah’a kurbânız ey dürri yekta!
Sana o adı veren rahmana kurbanız

Artık sen vardın
Susuz topraklara rahmet indi seninle
Annenden sonra anne halime sevindi seninle
Yağmura mı ihtiyaç var?
Kaldır şehadet parmağını,
Yağmurları salsın Allah.
Sonra tut ağacın yaprağını,
Köklerini çıkarttırıp yanında yürütsün Allah.
Yeterki sen iste,
Sen iste yarasulallah
Deki ben kimim?
Dağlar, taşlar dile gelsin,
Dilsiz çocuklar ellerinden tutup,
Ente Rasulullah desin.

Sen vardın
Bedir kârdı,
Uhut dardı
Hendek yârdı.
Yiğitlerin vardı.
Ölmek için yarışan yiğitler...

Hele bir enesin vardı senin.
Enes bin malik...
Uhut’ta öldüğünü duyunca arkadaşlarına,
Niye burada oturuyorsunuz diye sormuştu.
Onlar da
“Allah’ın Rasulü öldürülmüş deyince
Enes kükremiş:
“ Peki o öldükten sonra yaşayıp da ne yapacaksınız?
Kalkın ve O’nun gibi ölün! Demişti.
Ve savaşın en yoğun olduğu yerde şehit düşmüştü.
Hem de ne şehit ey nebi!
Vücudu yaralardan tanınmaz haldeydi.
Kızkardeşi ancak parmaklarından tanıdı onu...

Musab Bin Umeyr’in vardı senin.
Uhut’ta sancağını taşıyan.
Öyle bir aşkla sana bağlıydı ki
Allah o gün melekleri Musab’ın suretinde indirdi.

Ebu hureyren vardı...
Acıkınca mescidin önünde durur sana bakardı.
Sen anlardın,
Ya Ebâhir gel! Derdin.

Ve sen gittin...
Bir gidişle gittin
Ardında hüznün kaldı.
Hasretin kaldı göklerde.
Bilal ezan okuyamaz oldu
Ne zaman teşebbüs etse
Muhammed rasulullah demeye
Dizleri üstüne çöker, kendinden geçerdi.

Sonra günler ay,
Aylar yıl oldu.
Ve asırlar oldu
Sensizliğe açtık gözlerimizi.
Ama sen bırakmazsın bizi.
Sen varsın ey şehitlerin sultanı
Sen varsın!
Bir şehit bile ölmezken
Sana nasıl yok deriz.
Ebutalip şama giderken devesinin önüne geçip
Beni burda kime bırakıp gidiyorsun demiştin.
Ne anam var ne babam...
Ebutalip bırakmamıştı bu yüzden.

Sensizliğin ızdırabıyla inleyen ümmetini kime bırakıp gidiyorsun Ya Rasûlallah!
Bırakma bizi ki; Allah;
Sen onların içindeyken onlara azab edecek değiliz buyuruyor.
Bırakma bizi!
Hayatı seninle öğretti Rahman.
Kulluğu seninle tanıdık.
Duayı senden öğrendik sevgili!
Hz Ömer umre için senden izin isteyince,
“Kardeşcik” dedin ona,
Kardeşcik, duanda bana da yer ayırır mısın?
Bizler Ömer değiliz ama
Bütün dualarımız senin için

Ey Rabbimiz!
Rasulünü anışımızdan haberdar et!
O’na binler salat, binler selam!
Habibine Makam-ı Mahmut’u ver
O’na vesileyi lutfet.
O’nu refik-i Âlâya yükselt
Bizi de affet
O’nun hatrına affet
Zatının hatrına Affet.

Dursun Ali Erzincanlı
 
Üst