Forumlar
Yeni Mesajlar
Neler Yeni
Yeni Mesajlar
Son Etkinlikler
Giriş Yap
Neler Yeni
Yeni Mesajlar
Menü
Giriş Yap
Install the app
Yükle
Forumlar
İMANIN ERKANLARI
Kur'an-ı Kerim
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
Kurandaki Sure İsimlerinin Türkçe Manası
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya
alternatif bir tarayıcı
kullanmalısınız.
Konuya cevap cer
Mesaj
[QUOTE="kethuda, post: 116566, member: 10399"] [B]İlk ayette geçen Sad harfinden ismini almıştır.[/B] 88 ayettir. Mushaftaki sıralamada otuz sekizinci, iniş sırasına göre de otuz sekizinci sûredir. Kamer sûresinden sonra, A‘râf sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Sûreye ad olan ve [B][I]“gruplar, topluluklar[/I]”[/B] anlamına gelen zümer kelimesi, inkârcıların gruplar halinde cehenneme sürüleceğini, müminlerin de yine topluluklar halinde cennete götürüleceğini anlatan 71 ve 73. âyetlerde geçmektedir. Mekke’de inmiştir. [B]"İman eden"[/B] anlamına gelmektedir.28-45. Ayetlerde Firavun ailesinden olup iman eden kişiden bahsedildiği için sureye bu ad verilmiştir. 85 ayettir. Zümer sûresinden sonra, Fussılet sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Sûrenin adı olan ve[B][I] “apaçık anlaşılır hale getirilmiş”[/I][/B] mânasına gelen fussılet kelimesi 3. âyet ile 44. âyette geçmektedir. Mushaftaki sıralamada kırk birinci, iniş sırasına göre altmış birinci sûredir. Mü’min (Gâfir) sûresinden sonra, Şûrâ sûresinden önce Mekke’de inmiştir. 38. âyetinde geçen ve [B]“[I]danışma, istişare etme”[/I] [/B]anlamına gelen şûrâ kelimesi sûreye ad olmuştur. Mekke döneminde, Zuhruf sûresinden önce ve Fussılet sûresinden sonra nâzil olmuştur. [B]Sözlükte [I]“süs[/I]” mânasına gelen,[/B] süslenmede vazgeçilmez bir araç olduğu için altın mânasında da kullanılan zuhruf kelimesi (35. âyet) Kur’an’da, bu sûreden başka yerlerde de geçmektedir (En‘âm 6/112, Yûnus10/24, İsrâ 17/93). Bu sûreye isim olmasının sebebi, sûrenin amaç ve konularından biri olan “[I]dünya ve âhiret güzelliklerinin karşılaştırılması, ebedî güzelliğin tercih edilmesine yönlendirme” [/I]bağlamında kullanılmış olmasıdır. Sûre Mekke’de, geliş sırası bakımından Şûrâ’dan sonra, Duhân’dan önce vahyedilmiştir. 45. âyetin Hz. Peygamber’in mi‘racında Kudüs’te Mescid-i Aksâ’da nâzil olduğuna dair bir rivayet varsa da bu, sûrenin Mekkî niteliğini değiştirmez; çünkü tefsirciler hicretten önce nâzil olan bütün sûrelere Mekkî demektedirler. [B]"Duman"[/B] anlamına gelmektedir. Adını 10. ayetten almaktadır. 59 ayettir. Mekke’de inmiştir. Hâ-mîm ile başlayan yedi sûreden biri olup meşhur adı, [B]“[I]diz çöken, dizlerinin üstüne çöküp kalan”[/I][/B] anlamında Câsiye’dir. Mekke’de, Duhân ile Ahkåf sûrelerinin arasında, 65. sûre olarak nâzil olmuştur. Meşhur adı Ahkåf’tır.[B] “[I]Kum tepeleri” [/I][/B]mânasına gelen bu kelime yalnızca bu sûrenin 21. âyetinde geçtiği için ismi de Ahkåf olmuştur. Sûre Mekke’de Câsiye’den sonra, Zâriyât’tan önce gönderilmiştir. İbn Âşûr’un tesbitine göre (XXIV, 6) bu sûre, peygamberlik geldikten iki yıl sonra vahyedilmiştir. Adını 2. ayette geçen efendimiz Muhammed (s.s.v)'in adından alır. [B]"Övülmüş"[/B] manasına gelmektedir. Surenin diğer adı da Kıtal (adam öldürmek)' dir. 38 ayettir. Sûre Medine’de, Bedir Savaşı’ndan sonra ve muhtemelen Uhud Savaşı esnasında, Hadîd sûresinin peşinden nâzil olmuştur. Mekke’de indiğini söyleyenler, İbn Abbas’ın, 13. âyeti kastederek “[I]Mekke’de, Hz. Peygamber oradan keder içinde ayrılırken gelmiştir”[/I] sözünü genelleştirerek yanılmışlardır (Kurtubî, XVI, 216; İbn Âşûr, XXVI, 71). Bu ayrılıştan maksat hicret ise, yalnızca 13. âyet Mekke’de inmiş demektir, Vedâ haccındaki ayrılış kastediliyorsa, o da Medine’de inenlere dahildir. Sûre adını ilk âyette geçen fetih kelimesinden almaktadır. [B]"Açma, ele geçirme"[/B] anlamlarına gelmektedir. Adını 1. ayetten almaktadır. 29 ayettir. Hicretten sonra gelen âyetler ve sûreler, başka bir yerde vahyedilse bile Medine’de gelmiş sayıldığı için Fetih sûresi de hicretin 6. yılında, Hudeybiye Antlaşması’ndan sonra, bir gece Mekke yakınlarında, Cum‘a sûresinden sonra, Mâide’den önce nâzil olduğu halde Medine’de gelen sûreler listesinde yerini almıştır. Hz. Peygamber’in evi, [B]Arapça’da hucre (çoğulu hucurât)[/B] kelimesiyle ifade edilen dokuz odadan oluşmakta idi. 4. âyette bu kelime geçtiği için sûreye Hucurât denilmiştir. Hucurât sûresi, Tahrîm sûresinden önce ve Mücâdele’den sonra Medine’de, hicretin 9. yılında nâzil olmuştur. Sûre Arapça’daki [B]“[I]kâf”[/I] [/B]harfi ile başlamaktadır, sahâbe devrinden beri de bu isimle anılmıştır. Mürselât sûresinden sonra ve Beled’den önce Mekke’de nâzil olmuştur. Allah’ın gökleri ve yeri altı günde yarattığı, yorulduğu için de yedinci gün dinlendiği şeklindeki yahudi inancını reddeden 38. âyetin Medine’de indiğine dair bir rivayet vardır. İlk âyetinde geçen ve [B]“[I]savuranlar, tozu dumana katanlar[/I]”[/B] gibi mânalara gelen zâriyât kelimesi sûreye ad olmuştur; bazı meşhur tefsir ve hadis kaynaklarında Ve’z-zâriyât sûresi diye de anılır (İbn Âşûr, XXVI, 335). Mushaftaki sıralamada elli birinci, iniş sırasına göre altmış yedinci sûredir. Ahkåf sûresinden sonra, Gaşiye sûresinden önce Mekke’de inmiştir. İlk âyetinde geçen ve genellikle Sînâ dağı olarak anlaşılmış olan [B]“[I]Tûr”[/I][/B] kelimesi sûreye ad olmuştur. Mushaftaki sıralamada elli ikinci, iniş sırasına göre yetmiş altıncı sûredir. Secde sûresinden sonra, Mülk sûresinden önce Mekke’de inmiştir. İlk âyetinde geçen ve[B][I] “yıldız” [/I][/B]anlamına gelen necm kelimesi sûreye ad olmuştur. Mushaftaki sıralamada elli üçüncü, iniş sırasına göre yirmi üçüncü sûredir. İhlâs sûresinden sonra, Abese sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. [B]İlk âyetinde geçen ve “[I]ay”[/I] anlamına gelen kamer kelimesi sûreye ad olmuştur.[/B] Mushaftaki sıralamada elli dördüncü, iniş sırasına göre otuz yedinci sûredir. Târık sûresinden sonra, Sâd sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. İlk âyetinde geçen ve Allah’ın isimlerinden olan [B]“[I]rahmân”[/I][/B] kelimesi sûreye ad olmuştur.[I] “Arûsü’l-Kur’ân[/I]” diye de anılır. Mushaftaki sıralamada elli beşinci, iniş sırasına göre doksan yedinci sûredir. Ra‘d sûresinden sonra, İnsân sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur. İlk âyetindeki[B][I] “olay, hadise”[/I][/B] anlamına gelen ve kıyamet gününü ifade etmek üzere kullanılan vâkıa kelimesi sûreye ad olmuştur. Mushaftaki sıralamada elli altıncı, iniş sırasına göre kırk altıncı sûredir. Tâhâ sûresinden sonra, Şuarâ sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. 25. âyetindeki[B] “[/B][I][B]demir”[/B] [/I]anlamına gelen hadîd kelimesi sûreye ad olmuştur. Mushaftaki sıralamada elli yedinci, iniş sırasına göre doksan dördüncü sûredir. Zilzâl sûresinden sonra, Muhammed sûresinden önce nâzil olmuş ve genellikle Medine’de inen sûreler arasına yerleştirilmiştir. İbn Âşûr bunun, Mekkî mi Medenî mi olduğu hususu en tartışmalı sûre olduğunu ifade eder. Fakat hemen bütün âlimler hem Mekkî hem Medenî âyetler ihtiva ettiğini kabul ederler (bk. İbn Atıyye, V, 256; İbn Âşûr, XXVII, 353-354). Sûre adının “Mücâdele” veya “Mücâdile” şeklinde iki okunuşu vardır. Birincisi, [B]“tartışma yapmak, çekişmek”[/B] demektir; ikincisi ise[B] “tartışan kadın”[/B] mânasına gelir. Sûre bu adı ilk âyetinde geçen ve aynı kökten türetilmiş olan fiilden almıştır. İlk iki kelimesiyle “Kad Semia” sûresi diye de anılır. Mushaftaki sıralamada elli sekizinci, iniş sırasına göre yüz beşinci sûredir. Münâfikûn sûresinden sonra, Hucurât sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur. Sadece 7. âyetinin Mekke’de indiğine dair bir rivayet vardır (İbn Atıyye, V, 272). [B]"Toplanmak, bir araya gelmek"[/B] manasına gelmektedir. Adını 2. ayetten almaktadır. 24 ayettir. Mushaftaki sıralamada elli dokuzuncu, iniş sırasına göre yüz birinci sûredir. Beyyine sûresinden sonra, Nûr sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur. [B]Sûre, 10. âyetinde [I]“imtihan edin, sınayın[/I]”[/B] anlamına gelen imtehinû fiili geçtiği için bu adı almıştır. Mushaftaki sıralamada altmışıncı, iniş sırasına göre doksan birinci sûredir. Ahzâb sûresinden sonra, Nisâ sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur. [B]4. âyetinde geçen ve [I]“sıra, dizi”[/I][/B] anlamına gelen saf kelimesi sûreye ad olmuştur. Mushaftaki sıralamada altmış birinci, iniş sırasına göre yüz dokuzuncu sûredir. Tegåbün sûresinden sonra, Cum‘a sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur. Adını cuma namazının öneminden söz eden 9. âyetinden almıştır. Mushaftaki sıralamada altmış ikinci, iniş sırasına göre yüz onuncu sûredir. Saf sûresinden sonra, Fetih sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur. İlk âyetinde geçen ve[B][I] “münafıklar”[/I] [/B]anlamına gelen münâfikûn kelimesi sûreye ad olmuştur. Mushaftaki sıralamada altmış üçüncü, iniş sırasına göre yüz dördüncü sûredir. Hac sûresinden sonra, Mücâdele sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur. 9. âyette gerçek kâr ve zararın ortaya çıkacağı mahşer gününden söz edilirken kullanılan ve [B]“[I]aldanma, aldatma, kâr-zarar”[/I] [/B]gibi mânalara gelen tegåbün kelimesi sûreye ad olmuştur. Mushaftaki sıralamada altmış dördüncü, iniş sırasına göre yüz sekizinci sûredir. Tahrîm sûresinden sonra, Saf sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur. Talâk [B][I]“boşama[/I]”[/B] yoluyla evliliğin sona erdirilmesini ifade eden bir terimdir. Genel konusu bu olduğu ve ilk âyetinde aynı kökten gelen fiiller kullanıldığı için sûre bu adı almıştır. Mushaftaki sıralamada altmış beşinci, iniş sırasına göre doksan dokuzuncu sûredir. İnsan sûresinden sonra, Beyyine sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur. Hz. Peygamber’in kendisi için koyduğu geçici yasaklardan söz edilirken ilk âyette geçen fiilin masdarı olan “[I]tahrîm[/I]” kelimesi sûreye ad olmuştur. Mushaftaki sıralamada altmış altıncı, iniş sırasına göre yüz yedinci sûredir. Hucurât sûresinden sonra, Tegåbün sûresinden önce Medine’de nâzil olmuştur. Sûre adını birinci âyette geçen ve [B]“[I]mâlik olma, hükümranlık[/I]”[/B] gibi mânalara gelen mülk kelimesinden almıştır; kaynaklarda yaygın olarak bu isimle anılmaktadır. Mushaftaki sıralamada altmış yedinci, iniş sırasına göre yetmiş yedinci sûredir. Tûr sûresinden sonra, Hâkka sûresinden önce Mekke’de nâzil olmuştur. ûre adını 1. âyette geçen[I] “kalem” [/I]kelimesinden almış olup yaygın olarak bu adla anılmaktadır. Tefsirlerde [I]“Nûn” [/I]adıyla da anılır. Buhârî ise sûrenin adını “[I]Nûn ve’l-kalem” [/I]olarak kaydetmiştir (bk. “Tefsîr”, 68). Mushaftaki sıralamada altmış sekizinci, iniş sırasına göre ikinci sûredir. Alak sûresinden sonra, Müzzemmil sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Sûre adını 1. âyette geçen ve [B][I]“gerçekleşecek olan (kıyamet)[/I]”[/B] anlamına gelen hâkka kelimesinden almış olup yaygın olarak bu isimle anılmaktadır. Mushaftaki sıralamada altmış dokuzuncu, iniş sırasına göre yetmiş sekizinci sûredir. Mülk sûresinden sonra, Meâric sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Sûre adını 3. âyette geçen ve [B][I]“yükselme dereceleri, yükselme vasıtaları[/I]”[/B] anlamına gelen meâric kelimesinden almıştır, genel olarak bu isimle bilinir; ancak bazı tefsirlerde ve hadis kaynaklarında sûrenin ilk kelimeleri olan “[I]Seele sâilün”[/I] adıyla da geçmekte (Taberî, XXIX, 43; Şevkânî, V, 279; Buhârî, “Tefsîr”, 70), ayrıca “[I]Vâkı‘”[/I] şeklinde de anılmaktadır (İbn Âşûr, XXIX, 152). Mushaftaki sıralamada yetmişinci, iniş sırasına göre yetmiş dokuzuncu sûredir. Hâkka sûresinden sonra, Nebe’ sûresinden önce Mekke’de inmiştir. 24. âyetinin Medine’de indiğine dair rivayet genel kabul görmemiştir (İbn Âşûr, XXIX, 152). Sûrede Hz. Nûh’un peygamber olarak gönderilişi ve inkârcılara karşı verdiği mücadele anlatıldığı için ona bu ad verilmiştir. Gerek mushaftaki sıralamaya gerekse nüzûl sırasına göre yetmiş birinci sûredir. Nahl sûresinden sonra, İbrâhim sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Sûre adını, birinci âyette geçen[I] “cin[/I]” kelimesinden almıştır. Sûre ilk kelimeleri olan [I]“Kul ûhiye ileyye”[/I] (Buhârî, “Tefsîr”, 72) veya kısaca [I]“Kul ûhiy[/I]e” isimleriyle de anılmıştır (İbn Âşûr, XXIX, 5). Mushaftaki sıralamada yetmiş ikinci, iniş sırasına göre kırkıncı sûredir. A‘râf sûresinden sonra, Yâsîn sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Sûre adını, birinci âyette geçen [B]“[I]örtünüp bürünen[/I]”[/B] anlamındaki müzzemmil kelimesinden almıştır. Mushaftaki sıralamada yetmiş üçüncü, iniş sırasına göre üçüncü sûredir. Kalem sûresinden sonra, Müddessir sûresinden önce Mekke’de inmiştir; 20. âyetinin Medine’de indiğine dair bir rivayet de vardır (Kurtubî, XIX, 30). Sûre adını, 1. âyette geçen ve [B]“[I]bürünüp sarınan[/I]”[/B] anlamına gelen müddessir kelimesinden almıştır. Mushaftaki sıralamada yetmiş dördüncü, iniş sırasına göre dördüncü sûredir. Müzzemmil sûresinden sonra, Fâtiha sûresinden önce Mekke’de inmiştir. İlk âyetinde geçen “[I]kıyâmet”[/I] kelimesi sûreye ad olmuştur. Ayrıca “[I]Lâ uksimü” [/I]adıyla da anılmaktadır (İbn Âşûr, XXIX, 336). Mushaftaki sıralamada yetmiş beşinci, iniş sırasına göre otuz birinci sûredir. Karia sûresinden sonra, Hümeze sûresinden önce Mekke’de inmiştir. İlk ayette geçen "insan" kelimesinden adını almıştır. 31 ayettir. [I]İnsan[/I] kelimesi, “[I]beşer, insan topluluğu[/I]” anlamına gelen ins kökünden türetilmiş olup akıl ve fikir sahibi, konuşarak anlaşan sosyal bir varlık türünü ifade eder (Râgıb el-İsfahânî, Müfredâtü’l-Kur’ân, “ins” md.). Sûre adını 1. âyette geçen ve [B]“[I]gönderilenler[/I]”[/B] anlamına gelen mürselât kelimesinden almıştır. Mushaftaki sıralamada yetmiş yedinci, iniş sırasına göre otuz üçüncü sûredir. Hümeze sûresinden sonra, Kaf sûresinden önce Mekke’de inmiştir. [/QUOTE]
Adı
Kullanıcı Doğrulaması
Cevap yaz
Forumlar
İMANIN ERKANLARI
Kur'an-ı Kerim
Kur'an-ı Kerim Türkçe Meali
Kurandaki Sure İsimlerinin Türkçe Manası
Üst