Kur’an Kelimesinin Aslı

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Kur’an kelimesinin kökü ve anlamıyla ilgili çeşitli görüşler ileri sürülmüştür Bu görüşler Kur’an’ın hemzesiz veya hemzeli oluşuna dayanmaktadır
1) Hemzesiz olduğunu iddia edenler ve görüşleri şöyle tanımlanabilir:
a) Ebu Zekeriyya Yahya ibn Ziyad el-Ferra (207/822)’ya göre Kur’an kelimesi Karine’nin çoğulu olan “Karain”den türemiştir Ayetler birbirine benzediği için bu kelime ilahi kitaba alem olmuştur[1]
b) İmam Muhammed ibn İdris eş-Şafii (204/819)’ye göre de Kur’an kelimesi hiçbir kelimeden türememiştir Hemzesiz ve “el” harf-i tarifi ile mürtecel isimdir Yani “Karae” fiilinden türemiş bir isim değildir Eğer bu kelimeden türetilmiş olsaydı, her okunana Kur’an denilmesi gerekirdi Tevrat ve İncil’e Tevrat ve İncil isimleri verildiği gibi Kur’an-ı Kerim’e de Kur’an ismi verilmiştir[2]
c) Ebu’l-Hasan el-Eş’ari (324/936)’ye göre Kur’an kelimesi, bir şeyi diğer bir şeye katmak ve yaklaştırmak manasını ifade eden “Karane” fiilinden türemiştir Zira sureler ve ayetler yan yana dizilerek birbirlerine eklenmişlerdir[3] Ebu Bekir ibn Mücahid (324/936) de, Ebu Amr ibn el-A’la (154/771) Kur’an lafzını hemzelemezdi, demektedir[4]
2) Kur’an kelimesinin hemzeli olduğunu iddia edenler ve görüşleri de şöyledir:
a) Ebu İshak ez-Zeccac (311/923)’a göre Kur’an lafzı “Fu’lan” vezninde sıfattır Toplamak anlamına gelen “Kırae”den türemiş hemzeli bir kelimedir Gerçekten Kur’an, sureleri topladığı gibi geçmiş kitapların, hatta bütün ilimlerin de meyvelerini toplamıştır[5]
“Kitab’ı sana, her şey için bir açıklama olarak indirdik” (Nahl: 16/89)
“Biz, Kitab’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık” (En’am: 6/38)
b) Ebu’l-Hasan Ali ibn Hazm el-Lihyani (215/830) de Kur’an’ın “Ğufran” vezninde hemzeli bir masdar olduğunu savunmaktadır Ona göre Kur’an, okumak, anlamına gelen “Kırae”den türemiştir Dünyada en çok okunan ve okunacak kitap olduğu için Kur’an denilmiştir Masdar olan “Kur’an” ism-i mef’ul anlamını ihtiva etmektedir[6] İslam alimleri arasında en kuvvetli ve tercih edilen görüş de budur[7] Zira Kur’an kelimesinin hemzesiz okunuşu, onu hafifletmek içindir Yoksa bu onun hemzesiz olduğuna delalet etmez[8] “Karae” fiili ve müştakları Kur’an’da 75 yerde geçmektedir
Gerçekte Kur’an lafzı, Kur’an-ı Kerim’de de tilavet ve kıraat anlamına kullanılmış olup çeşitli ayetler bunu vurgulamaktadır Kur’an lafzı, Muhammed’e (sav) indirilen kitaba tahsis edilip onun için şahsi alem gibi olmuştur Lafzi ortaklık sebebiyle, Kur’an’ın tümüne veya ayetlerinden her ayete “Kur’an” denir Sen Kur’an’dan bir ayet okuyan kimseyi işittiğin zaman: “O, Kur’an okuyor”, demen doğrudur[9]
“Onu toplamak ve sana okutmak şüphesiz bize düşer Sana onu okuduğumuz zaman onun okunuşunu izle Sonra onu açıklamak bize aittir” (Kıyamet: 75/17-19)
“Kur’an okunduğu zaman, hemen onu dinleyin ve susun Umulur ki esirgenmiş olursunuz” (A’raf: 7/204)

[1] Suyuti-El-İtkan: 1/52

[2] Suyuti-El-İtkan: 1/52; Zerkeşi-El-Burhan: 1/278; Bağdadi, Tarih: 2/62; Lisanu’l-Arab: 1/129; Salih-Mebahis: 16

[3] Suyuti-El-İtkan: 1/52; Zerkeşi-El-Burhan: 1/278; Salih-Mebahis: 16

[4] Lisanu’l-Arab: 1/129

[5] El-Burhan: 1/278; Salih-Mebahis: 16, Kattan-Mebahis: 33

[6] El-İtkan: 1/52; Lisanu’l-Arab: 1/128

[7] Mebahis: 19; Menahil: 1/7

[8] Menahil: 1/7

[9] Kattan-Mebahis: 33
 
Üst