Kaâbe'nin Yeniden imarı ve Peygamberimizin Hakemliği

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Kâbe'nin Yeniden İmarı ve Peygamberimizin Hakemliği

Kâinatın Efendisi otuz beş yaşında idi. Bu sırada Kureyş kabilesi, Kâbe duvarlarını yıkıp, yeniden tamir kararını verdi. Zira, yıllardan beri yağan yağmur ve neticede meydana gelen seller, yapı itibarıyla pek sağlam olmayan bu ma’bedi oldukça yıpratmıştı. Çatısız bulunması sebebiyle de, yağan yağmurlar temeline kadar tesir etmiş ve binâyı âdetâ harab bir hale getirmişti. Son olarak gelen büyük bir sel, Kâbe’yi bütün bütün sarsmış, duvarlarını çatlatmıştı. Bu durum Mekkelilerde bir korku ve telâş uyandırmıştı.

Bu arada bir hâdise daha oldu. Kadının biri Harem’de ateş yaktı. Ateşin korundan sıçrayan kıvılcımlar, Kâbe’nin örtüsünü tutuşturdu ve yanmasına sebep oldu.

Bütün bunların üzerine bir de Kâbe’nin içinde bulunan bir definenin çalınması eklenince, Mekkeliler, artık, verdikleri kararı bir an evvel gerçekleştirme gayretine girdiler.1

İnşaat malzemesi yüklü gemi

Kureyşliler, Kâbe’yi nasıl ve neyle tamir edeceklerini düşünüp istişare ediyorlardı. Bu sırada Cidde’ye gitmek üzere Mısır’dan yola çıkmış bulunan bir Bizans gemisi, Cidde yakınlarında karaya oturdu. Bunu haber alan Kureyş, olay yerine bir heyet gönderdi. Geminin yükü yumuşak aktaş, tahta, direk ve demirdi. Bunlar Kureyş’in arayıp da bulamadıkları şeylerdi.

Heyet, gemide bulunanlarla anlaşarak keresteyi satın aldı. Bunun yanında, gemideki tüccara, Mekke’ye serbestçe girebilme ve mallarını gümrüksüz satabilme garantisi de verdiler. Halbuki, daha evvel Mekkeliler, şehirde ticâret eşyası satanlardan öşür alırlardı.

Gemide ayrıca Bâkûm adında Bizanslı bir mîmar da bulunuyordu. Kâbe yapımında kendisinden istifade etmek üzere bu mîmarla da anlaştılar.

Buna göre, duvarlarını yeniden tamire karar verdikleri Kâbe’nin mîmarlığını Bizanslı Bûkûm, marangozluğunu ise Mekke’de oturan Kıbtî bir usta yapacaktı.1

Duvarların taksimi

Kâbe duvarlarının taşlarla örülmesi işi, kur’a ile kabileler arasında dörde taksim edildi. Buna göre, Abd-i Menaf ile Zühreoğullarına Kâbe’nin cephe ve kapı tarafı; Abdüddar, Esed ve Adiyyoğullarına Kâbe’nin Şam cephesi (Hatiym, Hıcır tarafı); Şehm, Cehm (Cümâh) ve Amiroğulları payına Kâbe’nin Yemen köşesi ile Hacerü’l-Esved köşesi arası, Mahzum ve Teymoğullarına ise, Safâ ve Ecyad’a bitişik olan Yemen cephesi düştü.2

Mekke’nin sarsılması

Her kabile, kendisine düşen tarafı yıkıyordu. Hazret-i İbrâhim’in attığı temele kadar inildi. Bundan sonra, birbiriyle kaynaşmış deve sırtı gibi yeşil yeşil taşlar görülmeye başlandı. Niyetleri daha da aşağı inmekti. Ne var ki, buna muvaffak olamadılar. İçlerinden biri bu yeşil taşlara kazmayı sallayınca, birden zelzeleye uğramış gibi Mekke’nin sarsıldığını gördüler. Herkeste bir korku ve telâş başladı. Bundan sonrasını yıkmaya müsaade bulunmadığını anlayıp, kazdıklarıyla iktifâ ettiler.3
 
Üst