İnsanların rızıkları eline ne geçecegi önceden belli midir?

İslami Sorular

KF Ailesinden
Özel Üye
İnsanların rızıkları eline ne geçecegi önceden belli midir?

Hiç kimse yarın ne yapacağını bilemez. Gerçekten insanın gelecekte ne yapacağı gaybî sayılmaktadır. Hiç kimse yarını hakkında kesin bir şey söyleyemez. İster iyilik, ister kötülük olsun, yarın ne yapacağı hususunda bir şey diyemez. Bu hakikata Kur'ân-ı Kerimde işaret edilmekte ve bir kimsenin yarın bir şey yapmaya karar vermesi sırasında Allah'ın dilemesine bağlaması hususunda şöyle buyurulmaktadır:

"Allah'ın dilemesine bağlamadıkça (inşaallah demedikçe), hiçbir şey için 'Bunu yarın yapacağım' deme." (Kehf Sûresi, 24)

İnsan kendi iradesi ile işler yapar. Fakat Cenab-ı Hak muvaffakiyet ihsan etmese ve sebepleri insanın emrine vermese, insan bu işi yapamaz. Yani cüz'î iradesinin olmasına rağmen, bir işi ileride gerçekleştirmesi kesinlik kazanamaz. Nitekim birçok defa bir işi yapmaya karar verir, teşebbüse geçeriz, fakat geçrekleştiremeyiz. O halde insan geleceğe hâkim değildir. Elindeki zaman şu andaki zamandır. O da çok kısa geçici bir andır. Gelecek zaman insanın elinde değildir. Dolayısıyla, gelecek zamanda yapacağı iyilik veya kötülükleri de bilemez.

Evet, insanın yapacağı işlerin bir kısmı kendi iradesine bağlıdır. Kendi iradesine bağlı olanlarını hal-i hazırda yapmaya gücü yeter. Kendi iradesine bağlı olmayan pek-çok şeyler de vardır. "Kendisinin hoşlanmadığı şeyleri kesinlikle bilmek mümkün olmadığı gibi, ummadığı zamanlarda da azmettiği işlerin olmaması çokça vaki olur." (Tecrid-i Sarih Tercemesi, 3/311) Bir işi yapmaya karar verip, yapacağımıza kesin gözüyle bakarken, hiç ummadığımız bir engelin çıkmasının misalleri çoktur.

Kur'ân-ı Kerimde Resûl-i Ekrem Aleyhisselâtü Vesselamın lisanıyla, bir kimsenin istikbalde nelerle karşılaşacağını bilemeyeceği şöyle ifade edilmektedir: "Benim başıma ve sizin başınıza ne geleceğini ben de bilemem." (Ahkaf Sûresi, 9)

Gerek iyilik, gerek kötülük olsun, gelecekte yapacağı şeyler hususunda insanın kesin bir bilgi sahibi olamayacağını ifade eden Elmalılı, "Zira insanın azm-ü iradesi bir şeyin husulü için kâfi sebep değildir" (Hak Dini Kur'an Dili, 5/3243) demektedir. Binaenaleyh, insan yarın ne yapacağını kesin olarak söyleyemez. Yarın yapacağı şeyler hususunda ileri sürdüğü bilgiler, kararlar ve kanaatler tahminden öteye geçmez, kesinliği ifade edemez.

İnsanın ne kazanacağı ne kadar mal mülk sahibi olacağı Allahın ilminde bellidir. Dieğr taraftan Tevekkül çalışmamak değildir. Tevekkül, sebeplere teşebbüs ettikten ve gerekli bütün tedbirleri aldıktan sonra, Cenab-ı Hakk’ın verdiği neticeye razı olmaktır. Böyle bir insan huzurlu yaşar, maişet noktasında endişeye kapılarak ruhuna elem çektirmez, Peygamberimizin şu hadis-i şerifi ona büyük bir ümit kaynağı olur: “Eğer siz Allah’a hakkıyla tevekkül ederseniz, kuşları rızıklandırdığı gibi sizi de rızıklandırır.”

Tevekkül hiçbir zaman çalışmayı, sebeplere teşebbüs etmeyi men etmez. Cenab-ı Hakk Kur’an-ı Kerim’de: “Doğrusu, insan için kendi çalışmasından (gayretinin neticesinden) başka bir şey yoktur” (Necm Sûresi, 39) buyurmuştur.

Bir adam Peygamberimize (a.s.m.) gelerek, “Ben devemi salı vererek mi tevekkül edeyim, yoksa bağlayarak mı?” demiştir. Efendimiz ise, “Deveni bağla sonra tevekkül et” (Tirmizi, Kıyamet, 60) buyurmuş, böylece tevekkülün ölçüsünü en güzel şekilde ortaya koymuştur.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
 
Üst