Kapanıp açılmak günah mıdır diyanet

Eylul118

Yeni Üye
Üye
Ben namazımı kılıyorum kuran ımı okuyorum ramazan ayında oruç tutuyorum ama içimde bir sıkıntı var. Yazılan yazıları okuyup acaba ben münafık mıyım diyorum. Ve en önemlisi de kendimi bir türlü Allah'ın olduğuna inandıramıyorum. Her zaman aklıma geliyor içimi bir sıkıntı sarıyor. Ve ben kapalıyım ama bana herkes açıl diyor. Bu yüzden de acaba açılsam mı diyorum. Ama açılmak günah diyorum. Ortada kaldım sizce ben ne yapmalıyım? Benim sorunum nedir?
 

okuryazar

Uzman Üye
Bak kardesim oncelikle bizim bu dunyaya gelis gayemiz Allah i tanimak ve onun emirlerine uymaktir, bizim imanimizin zayif olmasindan insi ve cinni seytanlar bizi kandirmaya calisiyor bu nedenle hakiki imani elde etmeye calismaliyiz. Yaptigimiz ibadetleride bu suurla ne icin yaptigimizi dusunerek dolu dolu yapmaliyiz.
 

cenneteyn

Yolcu..
Kademeli
Merhaba @Eylul118 öncelikle hoşgeldiniz,
şimdi şöyle düşünelim gece uyuduk ve bir de sabah uyandıkki son sürat giden bir uçakta gittiğimizi görüyoruz. Hemen telaşlanıp merak etmezmiyiz, ben nerdeyim, nerden nereye gidiyoruz, beni bu uçaga kim neden bindirdi diye merak etmez miyiz?
Şimdi düşünelim uçaktan belki binlerce kez hızlı giden dünya gemisinde birden bizi yoktan birisi yaratıyor ve bizden düşünmemizi istiyor, bu sayede bizi cennetine davet ediyor. Şeytanların vesveleleri bizi aldatmasın hervakit eserleriyle bize kendini tanıtıp hatırlatan rabbimizi tanımalı ve ona hakkıyla ibadet etmeliyiz. Bu konu tam senin durumuna bakıyor oku istersen:

Necisin? Nerden Gelip Nereye Gidiyorsun?
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

Mukeka

Düzenleyici
Moderator
Özel Üye
Ben namazımı kılıyorum kuran ımı okuyorum ramazan ayında oruç tutuyorum ama içimde bir sıkıntı var. Yazılan yazıları okuyup acaba ben münafık mıyım diyorum. Ve en önemlisi de kendimi bir türlü Allah'ın olduğuna inandıramıyorum. Her zaman aklıma geliyor içimi bir sıkıntı sarıyor. Ve ben kapalıyım ama bana herkes açıl diyor. Bu yüzden de acaba açılsam mı diyorum. Ama açılmak günah diyorum. Ortada kaldım sizce ben ne yapmalıyım? Benim sorunum nedir?
Kardeşim senin bu durumu kısaca bir örnekle açıklayayım.
Boş bir ev düşünün bu eve hırsız girer mi?
Tabi ki girmez.
Ama içerisi değerli eşya dolu olan bir eve hırsız girme ihtimali yüksektir.
Misal sizin içerisi değerli eşya dolu olan bir eviniz var. Sürekli hırsız gelip evinize girmeye çalışıyor ama her türlü önleminizi almışsınız ve hırsız bir türlü giremiyor evinize.
İşte içerisinde imanı olan insanda içerisi değerli eşya dolu olan bir ev gibidir, bu eve sürekli hırsız girmeye çalışır, bu hırsız ise şeytan ve insanın nefsidir.
Siz ise kendinizi şeytan ve nefisten korumak için namaz kılarak, oruç tutarak ve tesettüre girmekle muhafaza edersiniz. Size sıkıntıyı veren de şeytan ve nefistir şeytanın, nefsin ve şeytanlaşmış insanlar ne diyor kafanıza takmayın ibadetlerinize devam edin. Kimin ne dediği değil Allah ve Rasülü'nün ne dediği önemlidir.
Değerli kardeşim diğer sorularınıza da cevap vermeye çalışacağım umarın anlattıklarım bir nevi derdinizi azaltır.

Allahü Tealanın varlığı konusunda da size yarımcı olmaya çalışacağım.


Kaptan Kusto da bu ayet üzerine Allah'ın varlığın inanmış ve Müslüman olmuştur.

Değerli kardeşim sende İman var ki nefis ve şeytan ikilisi sana sıkıntı veriyor.
Sana Tavsiyem Ehli Sünnet Hocaların Sohbetinde bulunman dır çok feyz alırsın ve sıkıntıların azalır. Sorunlarının bir bir çözüldüğünü görürsün.
Sohbetin önemi

Sual: Sohbet ne demektir?
CEVAP
Şimdi söyleşi diyorlar. Söyleşi, konuşarak vakit geçirme demektir; ama dinimizde, sohbetin tarifi başkadır. Sohbet, beraber olmak demektir. İnsanın derece bakımından kendinin üstünde veya altında yahut akranı ile bir araya gelip, Allahü teâlânın ve Peygamber efendimizin beğendiği, hoşnut olduğu şeyleri konuşması demektir.

Kişinin kendinden üstün olanla beraber olmasının hakikati, o zata hizmettir. Aşağısında olanla sohbetin gereği, onun hallerinden bir noksanı gördüğünde onu ikaz edip, kusurundan haberdar etmektir. Aynı seviyede olan sohbet arkadaşlarının sohbetlerinin hakikati, başkalarının, yabancıların yanında birbirlerinin kusurlarını görmezden gelmektir.

İmam-ı Rabbani
hazretleri buyuruyor ki:
Sohbetin fazileti, bütün faziletlerin üstündedir. Büyüklerin sohbetini ganimet bilmelidir.

Behaeddin Buhari
hazretleri, (Bizim yolumuzun temeli sohbettir) buyurdu.

Evliyanın sohbetinin bir saati, kırk günlük mücahedelerden daha üstündür.

Yabancılar ile sohbetten, bid'at ehlinin sohbetinden kaçınılmalıdır. Dervişlerin ve salihlerin sohbeti kıymetlidir. Sohbet, dünya için olup, ahiret düşünülmez ise, sonu hüsrandır.

Günah lekeleri ile kalbi paslanan kimse, salihlerin sohbetinde bulunursa, kalbinin pası silinir, günah işlemesi zorlaşır, iyilik etme isteği artar. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kırk gün içinde bir ilim sohbetinde bulunmayan kimsenin kalbi kararır. Büyük günah işlemeye başlar; çünkü ilim kalbe hayat verir. İlimsiz ibadet olmaz.) [Mektubat-ı Rabbani]

(Fıkıh sohbetinde bulunmak, bir senelik ibadetten üstündür.)
[Deylemi]

(Âlimlerin sohbetine katılın, onlara yakın oturun! Çünkü Allahü teâlâ, yağmurla ölü toprağı dirilttiği gibi, ölü kalbleri de, hikmet nuru ile diriltir.)
[Taberani]

(Âlimlere hürmet eden, bana hürmet etmiş olur. Onları ziyaret eden beni ziyaret etmiş olur. Âlim meclisinde bulunan, benim meclisimde bulunmuş olur.)
[İ.Rafii]

(Âlimin sohbetinde bulunmak, bin rekât nafile namazdan üstündür.)
[İ.Gazali]

(Bir defa salih kimsenin sohbetinde bulunmak, defalarca kötü kimselerin sohbetlerinde bulunmanın günahlarına kefaret olur.)
[Deylemi]

Sohbet ehli yoksa

Sohbet ehli âlim bulunmadığı zaman, eskiden yaşamış, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okumak gerekir. Bir âlimin kitabını okuyan, yarı yarıya onunla sohbet etmiş sayılır.

İlminden, iyi ahlakından istifade edilen salih bir arkadaş bulunca, ona lüzumlu hürmeti göstermelidir! Onun can ve malını, kendi can ve malından önce tutmalıdır! Ayıplarını araştırmamalı, aybı olsa bile görmemeli ve kimseye söylememeli, hatta kendi kendine aybını düşünmemeli, unutmalıdır! Sözüne itiraz etmemeli, asla münakaşaya girmemelidir! Aleyhinde konuşan olursa, uygun şekilde susturmalı, alınacağı veya üzüleceği bir söz söylememelidir! Suizanda bulunmamalı, uygunsuz hareketlerini dalgınlığa veya unutkanlığa yormalıdır! Yani bir mazeret arayıp suçsuz olduğunu kabul etmelidir; çünkü güzel ahlak sahibi, insanları mazur görür. Onların kusurlarını meydana çıkarmaz

Yunus Emre
diyor ki:

Erenlerin sohbeti, ele giresi değil.
Sohbete kavuşanlar, mahrum kalâsı değil.

Gezmek gerek her yeri, bulmak için, bir eri,
Sarraf tanır cevheri, herkes bilesi değil.

Bir pınarın yanına, kapalı testi kona,
Kırk yıl orada dura, kendi dolâsı değil.

Sohbetle parlar iman, talip kazanır irfan.
İnsanı arif yapan, fesi, hırkası değil.

Önce doğru iman et, haramdan el etek çek
Ruha gıdadır sohbet, badem helvası değil!

Boş giden, dolu döner
Sual:
Eskiden İmam-ı Rabbani, Abdülkadir-i Geylani hazretleri gibi mürşidler vardı. Onların huzuruna gidenler için, (Boş giden dolu döner, dolu giden boş döner) diyorlarmış. Bu ne demektir?
CEVAP
Ön yargılı gitmemeli. Ne derse, seve seve kabul eden bir düşünceyle gitmeli. Dolu şeye, bir şey koymazlar. Boş olarak gitmeli, dolu olarak dönmeli. Dolu giderse, yani kendinde bir varlık hissederek giderse faydalanamaz, eli boş döner. Yardım edecek kimse de, elbette zengine değil fakir olana, ihtiyaç sahibi olana yardım eder. Doktorlar da, kendilerine tedavi için gelenleri, yani hastayım diyenleri tedavi ederler. Ben hasta değilim, benim bir şeyim yok diyenlere bakmazlar. İşte bunun gibi, ben biliyorum, ihtiyacım yok diyenler, elbette ilimden, feyzden mahrum kalırlar demektir.

Sohbette ikram
Sual:
Birkaç arkadaş bir araya gelerek, her hafta İslam âlimlerinin kitaplarından okuyoruz. Böyle toplantılarda pasta, börek gibi çeşitli ikramlar oluyor. İkram yüzünden kitap okumaya, sohbete pek zaman kalmıyor. Sadece çay ikram edilse nasıl olur?
CEVAP
Çok iyi olur. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Salihler, külfete girmez ve zahmet vermez.) [Dare Kutni]

(Misafir için külfete girme, misafir üzülebilir. Misafirini üzen de, Allahü teâlâyı üzmüş olur.)
[İbni Lâl]

Böyle devamlı yapılan toplantılarda, sadece çay olacak diye baştan karar almalıdır.

Çeşitli ikramlar olursa, diğerlerinin evlerine gidildiğinde, kendilerini benzer ikramlarda bulunmak zorunda hissedenler çıkabilir. Şunlar bunu yaptı, falanca yapmadı gibi dedikodulara da sebep olabilir. Toplantıya gölge düşürebilecek her çeşit işten uzak durmalıdır. Sadece çay olursa problem olmaz.

Bu toplantıların haricinde, her zaman arkadaşlara çeşitli ikramlar yapılabilir, ziyafet verilebilir. Toplantı ile ikramı birbirine karıştırmamalıdır.

Sohbette bulunmak
Sual:
Eskiden hocasına uzak olan; fakat onu çok seven bir talebe mi, yoksa hep sohbetlerde bulunan bir talebe mi daha çok feyz alırdı?
CEVAP
Elbette sohbetlerde bulunan daha çok feyz alırdı. Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki: Yanındakiyle uzaktaki hiç eşit olur mu? Veysel Karani, Resulullah’ı göremediği için, hiçbir Sahabinin derecesine ulaşamadı. Bizim yolumuzun esası sohbettir, beraber olmaktır. Aklı başında olan talip, üstadına olan muhabbeti miktarınca, onun kalbinden saçılıp kendisine gelen feyzlerden ve bereketlerden, uzakta iken de, alır. Sevgisi sebebiyle, uzaktan gelen feyzlerden alırsa da, marifete ve vilayet derecelerine kavuşmak için, sohbet şarttır. (3/153)

İmam-ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki: Kalb, çok zaman his organlarına bağlıdır. Duygu organlarından uzak olanlar, kalbden de uzak olur. Hadis-i şerifte, (Göz görmeyince, gönülden de uzak olur)buyuruldu. (1/117)

Sevgi yakınlık ister, kaçan mahrum kalırmış,
Gözlerden ırak olan, gönülden de olurmuş.


Sohbete gitmek
Sual:
Sohbete gitmenin ne faydası olur?
CEVAP
Çok faydası olur. İmam-ı Rabbani hazretleri, (Sohbetin fazileti, bütün faziletlerin üstündedir. Büyüklerin sohbetini ganimet bilmelidir) buyuruyor. Büyük zatlar, (Bu yolun temeli sohbettir) buyururdu. Günah lekeleriyle kalbi paslanan kimse, salihlerin sohbetinde bulunursa, kalbinin pası silinir, günah işlemesi zorlaşır, iyilik etme isteği artar. Sohbete giderken, her adımına sevab yazılır. Melekler, kanatlarını onun yoluna sererler. Gökteki kuşlar, yerdeki hayvanlar, denizdeki balıklar, onlar için dua ve istigfar ederler. Müslümanlar, Allah rızası için bir yere toplansalar, hiç konuşmasalar da yine çok sevab kazanırlar. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Azıcık fıkıh bilgisi öğrenmek, çok ibadet etmekten daha iyidir.)[Taberani]

(Bir kimsenin işiteceği bir hikmetli söz, bir yıl ibadetten ve bir saat ilim meclisinde oturması, bir köle azat etmesinden hayırlıdır.) [Deylemi]

(Müminin öğrendiği bir mesele, bir yıl ibadetten ve bir köle azat etmekten evladır. İlim öğrenen, kocasına itaat eden kadın, ana babasına iyilik eden evlat, peygamberlerle beraber, hesap görmeden Cennete girerler.) [İ. Râfiî]

(İlim öğrenene, denizdeki balıklara kadar her şey istigfar eder.) [İ. Abdilber]

(Melekler, ilim öğreneni sevdikleri için, kanatlarını onların üzerine gererler.) [İ. Abdilber]

(Bazı melekler, Hak teâlâyı ananları görünce, kanatlarıyla onları, sevgiyle sararlar. Allahü teâlâ bu meleklere, “Şahit olun, bu kullarımı affettim” buyurur. Melekler, “İçlerinde başka bir iş için gelen günahkâr kötü biri var. Onu da mı affettin yâ Rabbi?” derler. Allahü teâlâ, “Evet, onu da affettim. İyilerle beraber olan kötü olmaz” buyurur.) [Buhari]

Sohbet ehli âlim bulunmadığı zaman, eskiden yaşamış, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okumak gerekir. (Kitap okumak, sohbetin yarısıdır) buyuruluyor. Yani, bir büyük zatın kitabını muhabbetle okuyan, sohbet etmiş gibi ondan istifade eder.

Mürşid yoksa
Sual:
Hakiki mürşid bulunmadığı zaman ne yapmak gerekir?
CEVAP
Muhammed Parisa hazretleri buyuruyor ki:
Yusuf-i Hemedani hazretlerine, (Mürşid-i kâmil bulunamadığı zaman ne yapmalı) denilince, (Her gün onların kitaplarını okumalı) buyurdu. (Risale-i kudsiyye)

İmam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat’ını okuyan büyük nimetlere kavuşur. Hem doğru itikad bilgilerini ve temel fıkıh ölçülerini öğrenir, hem de Evliya zatları sevmenin önemini anlar, onların sevgisiyle, feyziyle kalbi temizlenir. Hakikat Kitabevi yayınlarının hepsi, böyle Ehl-i sünnet âlimlerinin kıymetli kitaplarıdır.

Sohbet nedir?
Sual:
Sohbet nedir?
CEVAP
Sohbet, beraber olmak demektir. Birkaç salih kimse, bir araya gelip hiç konuşmadan otursalar, sohbet etmiş olurlar. Kalblerinden birbirine sevgi akımı başlar. Allah sevgisi yüksek olanın kalbinden alçak olanın kalbine feyz akar. Bu, bileşik kaplar gibidir. Bileşik kaplardaki sıvı, aynı seviyeye gelene kadar durdurulamadığı gibi, bu akıntı da durdurulamaz. Onun için herhangi bir bahane ile bir araya gelmeli. Bir araya gelince sohbete kavuşulmuş olur. Sohbette muteber bir kitap okunur, büyük zatlardan hürmetle bahsedilirse oraya rahmet yağar.

Sohbette uyumak
Sual:
Yarım saatlik sohbete gidilse, uyuyanlar görülüyor. Uyumak edebe aykırı değil midir?
CEVAP
Evet, uyumak doğru değildir. Sohbette din büyüklerinden bahsedilince kalb temizlenir. Kalb temizlenince rahatlar ve uyku basar. Ama insan biraz kendini zorlarsa, uykusu gelse de uyumaz. Bu bakımdan uyumamaya dikkat etmelidir.

Kasıtlı yapılan hile
Sual:
Bir arkadaş, (Büyüklerin sohbeti) diye bir yazı göndermiş. Orada, “Hikmet ehli zatlar, (İster kâfir ol, yeter ki kalb kırma) buyuruyor” ifadesi geçiyor. Büyük bir zat, böyle bir şey söyler mi?
CEVAP
Asla söylemez. Kâfir olunca her iş biter. Tarih boyunca böyle yanlış, dinimize aykırı sözleri, sanki o büyük zat yazmış gibi, büyüklerin kitapları arasına da sokmak istemişlerse de, ehli olanlar, bunu anlamıştır. Hazret-i Mevlana, sözlerinin değiştirilmemesi için Mesnevî’sini manzum olarak yazmıştır. Tercüme diye bildirilenlerde çok galiz hatalar, hattâ iftiralar var. Tercümelerine güvenmemelidir.

(Büyüklerin sohbeti) denilen yazıyı bize de gönderdiler. İçinde büyük zatlara ait olmayan, dini yıkıcı çok şeyler vardır. İslam Ahlakıkitabında deniyor ki:
Bazı sapıklar, (Başkasına kötülük yapma da, kendine ne yaparsan yap!) diyerek ibadetleri bırakıp, her günahı işlediler. Hattâ (İster kâfir ol, ister Kâbe’yi yak, istersen şarap iç, yalnız kırma kalb!) diyerek İslamiyet’ten ayrıldılar.

Büyük zatların sözleri arasına kasten böyle sapık sözler karıştırıyorlar. Bunu Almanya’daki bir arkadaş göndermiş. Kendisine, bu yazıları nereden aldığı sorulunca, (Ben iki bin kişiyle mailleşiyorum. Kimin gönderdiğini bilemem) dedi. Biz de, daha çok kişiyle mailleşiyoruz. Ama böyle bir yazının nereden geldiğini biliyoruz. Her maili gönderenin ismi elbette bilinmez, ama kıymetli bir sohbet diye bildirilen bir maili gönderenin kim olduğunu bilmemek biraz tuhaf değil mi? Kimin elinde böyle dine aykırı sohbet varsa imha etmelidir.

Kitap okuma sohbeti
Sual:
Herkes sohbet tertip edip, kitap okuyamaz mı? Büyüklerden duyduğunu anlatamaz mı? Kitap okuma sohbetine, bir mazeretle gelmeyene, ama doğru olan başka bir sohbete gidene, doğru yoldan çıkmış muamelesi yapmak uygun mudur?
CEVAP
Büyüklerden duyduğunu anlatmak da maharet ister. Hatırımızda yanlış kalabilir veya başka bir kelime kullanılır mânâyı bozar. Zata mahsus [kişiye özel] bir söz söylenmiştir, bunu genele yaymak yanlış olur. Orada bulunan bazıları için ilm-i siyaset icabı, o zamana ve şartlara göre söylenmiştir. Bunu her zaman her yerde anlatmak uygun olmaz. Hattâ suizanna, fitneye sebep olabilir.

İşittiğimiz söz, kitaplara aykırıysa, yanlış anladığımız meydandadır. (Ben böyle duydum) diye kitaplara aykırı bir şeyi anlatmak da yanlış olur. Hele, (Falanca duymuş) diyerek ikinci ağızdan anlatmak daha yanlış olabilir. Ne maksatla söylendiği bilinmeyen sözü nakletmek uygun olmaz.

Birkaç kişi toplanıp muteber bir kitap okumak, büyüklerin arzu ettiği sohbet olur. Bunu herkes yapabilir. Böyle bir sohbete, mazeretle gelmeyene bir şey denmez. Mazeretsiz, sohbetlere gitmemek, elbette uygun değildir. Dînî bilgileri öğrenmekten mahrum kalmamalıdır.

Böyle sohbetlerden maksat, doğru olan kitapları okumak ve okutmaktır. Sohbetlerde sadece kitap okumalı, kendinden bir şey ilave etmemelidir. (Bizim sohbetimize gelen kurtulmuştur, gelmeyenin hâli haraptır) demek yanlış olur. Büyüklerden biri, sohbetle görevlendirdiği talebelerine, (Sohbetlerinizde ilahlık ve peygamberlik davasında bulunmayın!) der. Talebeleri şaşırınca, (Benim her dediğim olsun derseniz, ilahlık davasında bulunmuş olursunuz. Bana uymayan, sohbetimize gelmeyen Cehenneme gider derseniz, peygamberlik davasında bulunmuş olursunuz) buyurur.

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Sevdiklerimizden birine, izin vermekten maksat, imanın gevşediği, çok kimselerin yoldan çıktığı, din bilgilerinin unutulduğu, bu fırtınalı zamanda, Müslüman evlatlarına Allah yolunu göstermesi, kendisinin de, talebesiyle uğraşırken, onlarla birlikte, ilerlemesi içindir. Bu inceliği iyi anlamalı ve ömürde geri kalan birkaç günlük fırsatta, çalışarak, talebe ile birlikte, nimete kavuşmalıdır. Yoksa, bu izni, büyüklük ve olgunluk alameti sanıp, maksattan mahrum kalmamalıdır. (1/217)

Sohbette, ayrı bir grup gibi olmak, sanki ayrı bir yol tutmuş gibi davranmak, şeyh gibi olmaya çalışmak, kendini ön planda tutmak uygun olmaz. Aksi takdirde bu hâl, büyüklerin karşısında varlık iddia etmek, haddini bilmemek, onlarla yarış etmek olur. Sohbeti düzenleyen kimse, hep kendi konuşmamalı, herkes rahatça konuşabilmelidir. Oradakileri talebe gibi değil, arkadaşı olarak görmelidir. Şeyh gibi davranmaktan çok sakınmalıdır.
 
Son düzenleme:

Mukeka

Düzenleyici
Moderator
Özel Üye
Allaha iman konusunda eksikliğimiz itikat ve fıkıh kitabı okumamaktan kaynaklanıyor Rabbim bizlere yardım etsin inşaAllah.

Bu kardeşim gibi sıkıntılara düşen kardeşlerime sorularının cevabı olarak Cübbeli Ahmet Hoca Efendinin İman ve İslam ilmihali ve Erbaini İdrisiye Risalesini alıp okumasını tavsiye ediyorum. Ayrıca aşağıdaki kitaplarda bir baş ucu eseri olarak en az 2 tanesi elimizde olması gerektiğini düşümekteyim.1 İlmihal 1 itikat kitabı
Mızraklı ilmihal Yasin Yayınları
Fıkhul Ekber-Çağrı Yayınları-Hisar Yayınları
Nimetul İslam-Huzur Yayınları
Ehli sünnet Akaidi Bedir yayınları
Ömer Nesefi Akaidi Yasin yayınları
Büyük İslam İlmihali Yasin Yayınları
İmam Kuduri R.A. İlmihali asin Yayınları
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

Mukeka

Düzenleyici
Moderator
Özel Üye
Kadeşlerim elimde geldiği kadrı ile sizlere yardımcı olmaya çalışacağım. Ama şunu da bilmenizi isterim ben hoca değilim fetva verme gibi yetkim yok eğer sorununuz varsa aşağıda vereceğim telefon numarasından hoca efendilere danışa bilirsiniz.
Selam ve Dua ile.
İsmailağa Fetva Hattı

Ayda 10.000’e yakın fıkhî soruları yanıtlayan İsmailağa Fetva Hattı’na 0850 811 7777 numaralı telefonlardan ulaşabilirsiniz. Yurtdışından aramak için başına ülke ve şehir kodu ekleyiniz (+908508117777 ).

Fetva hattı pazar günleri hâriç her gün 13:00-17:00 (kışın 12:00-16:30) saatleri arası hizmet vermektedir. Aradığınızda robot santral tarafından size verilen sıra numarasını bekleyiniz; numara çok seri bir şekilde düşmektedir.

Gerektiğinde müşkil ve ehemmiyet arz eden sorular Fetva Heyetinde istişareleri yapıldıktan sonra yanıtlanmakta böylelikle sorulan tüm sorular üzerinde -fıkhî açıdan- hassasiyetle durulmaktadır.

İSMAİLAĞA FETVA HATTI

0850 811 7777 (Yurtdışından +908508117777)
 

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
Konu uygun soru cevap forumuna taşınmıştır, eğer sorunuz cevabını buldu ise konu altında belirtirseniz yönetici arkadaşlar konuya çözüldü ön ekini eklesinler.
 
Üst