İkbâl ne demektir?

ma'vera

Emektar
Özel Üye
İkbâl:
Bir şeye yönelmek. Teveccüh etmek. Reddetmeyip kabul etmek. Bir şeyi birinin önüne götürmek. Baht açıklığı. Talih. Refah.
* İstemek. (Bak: İdbar)

(Tevrât'ın Beşinci Kitabının Otuz Üçüncü Bâbında şu âyet var: "Hak Teâlâ, Tûr-i Sina'dan ikbal edip bize Sâir'den tulû etti ve Fâran Dağlarında zâhir oldu."

İşte şu âyet, nasıl ki "
Tûr-i Sina'da ikbal-i Hak" fıkrasıyla nübüvvet-i Mûseviyeyi ve Şam Dağlarından ibaret olan "Sâir'den tulû-u Hak" fıkrasıyla nübüvvet-i İseviyeyi ihbar eder. Öyle de, bil'ittifak Hicaz Dağlarından ibaret olan "Fâran Dağlarından zuhur-u Hak" fıkrasıyla, bizzarure risalet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) haber veriyor
. Mek.)

İkbâl-ibeşer:
İnsanın saadeti.


İkbâl-cû:
f. İkbal ve büyüklük arayan. Onların peşinde olan.


İkbâl-mend:
f. Bahtiyar, mutlu, saadetli, talihli.
* Refaha, büyük bir makama erişen.


İkbâl-perest:
f. Bir mevki ve makam için hırslı olan. İkbale çok hırs duyan.


K:Yeni Lûgat
 
Üst