İhyâ:
Diriltmek. Yeniden hayata kavuşturmak. Canlandırmak. Şenlendirmek. Uyandırmak.
* Gece de uyumayıp çalışmak veya ibâdetle vakit geçirmek.
(İnsan der: "Çürümüş kemikleri kim diriltecek?" Sen, de: "Kim onları bidayeten inşâ edip hayat vermiş ise o diriltecek." S.) (Bak: Hayat)
İhyâ-yi emvât:
Ölüleri diriltmek.
(Kuvve-i zâika, maddî cesede inhisar etmekten ziyâde, akla, rûha ve kalbe baktığından; israf etmemek, zillet ve sefâlete düşmemek ve o kuvve-i zâikayı taşıyan lisânı şükürden istimâl etmek şartıyla leziz taamların tercih ve tâkip edilebileceğini; ve bu hakîkat, hârika kuvve-i kudsiye sahibi şâh-ı Geylânî (k.s.) Hazretlerinin ihyâ-yı emvât kerâmet-i azîmesiyle izah edilerek, ruh cesede, kalb nefse, akıl mideye hâkim olduktan sonra, şükrün müntehâ derecelerine vâsıl olmakla mümkün olduğunu beyân eder. L.)
İhyâ-yi leyl:
Geceyi ibadetle geçirmek.
İhyâ-yı mevât:
İşlenmemiş toprağı, ekin için elverişli bir hâle getirme.
İhyâ-kerde:
f. İhya edilmiş. Lutfedilmiş. Yeniden inşa edilmiş.
K:Yeni Lûgat
Diriltmek. Yeniden hayata kavuşturmak. Canlandırmak. Şenlendirmek. Uyandırmak.
* Gece de uyumayıp çalışmak veya ibâdetle vakit geçirmek.
(İnsan der: "Çürümüş kemikleri kim diriltecek?" Sen, de: "Kim onları bidayeten inşâ edip hayat vermiş ise o diriltecek." S.) (Bak: Hayat)
İhyâ-yi emvât:
Ölüleri diriltmek.
(Kuvve-i zâika, maddî cesede inhisar etmekten ziyâde, akla, rûha ve kalbe baktığından; israf etmemek, zillet ve sefâlete düşmemek ve o kuvve-i zâikayı taşıyan lisânı şükürden istimâl etmek şartıyla leziz taamların tercih ve tâkip edilebileceğini; ve bu hakîkat, hârika kuvve-i kudsiye sahibi şâh-ı Geylânî (k.s.) Hazretlerinin ihyâ-yı emvât kerâmet-i azîmesiyle izah edilerek, ruh cesede, kalb nefse, akıl mideye hâkim olduktan sonra, şükrün müntehâ derecelerine vâsıl olmakla mümkün olduğunu beyân eder. L.)
İhyâ-yi leyl:
Geceyi ibadetle geçirmek.
İhyâ-yı mevât:
İşlenmemiş toprağı, ekin için elverişli bir hâle getirme.
İhyâ-kerde:
f. İhya edilmiş. Lutfedilmiş. Yeniden inşa edilmiş.
K:Yeni Lûgat