Içinizdeki habil’i kabil’den koruyun!

!!_serp!L_!!

Deneyimli Üye
Kademeli
İÇİNİZDEKİ HABİL’İ KABİL’DEN KORUYUN!

Ve onlara gerçeği göstermek için Âdem’in iki oğlunun kıssasını anlat; nasıl ikisinin birer kurban sunduklarını ve birinden kabul edildiği halde diğerinden kabul edilmediğini.

(Onlardan biri, Kâbil) “Seni mutlaka öldüreceğim!” demişti. (Kardeşi Hâbil) cevap vermişti:

“Unutma ki Allah, yalnız O’na karşı sorumluluk bilinci duyanların (kurbanı)nı kabul eder. Beni öldürmek için el uzatsan bile, ben öldürmek için sana el uzatmayacağım. Ben bütün âlemlerin Rabbi Allah’tan korkarım. (Beni öldürürsen,) dilerim, hem kendi günahlarını, hem de benim günahlarımın yükünü yüklenir ve böylece cehennemin yolunu tutarsın! Çünkü zalimlerin cezası budur”.


Fakat diğerinin ihtirası onu kardeşini öldürmeye sürükledi ve onu öldürdü. Böylece hüsrana uğrayanlardan oldu. Bunun üzerine Allah, kardeşinin cesedinin çıplaklığını nasıl gizleyebileceğini ona göstersin diye toprağı eşeleyen bir
karga gönderdi. (Bunu gören Kâbil) “Eyvah” diye haykırdı, “Yazıklar olsun bana! Ben, bu karganın yaptığını yapamayacak kadar ve kardeşimin cesedinin çıplaklığını gizleyemeyecek kadar aciz miyim?” Ve bunun üzerine vicdan azabı ile çarpıldı. (Maide Sur,5/27-31)


Allahın yeryüzüne indirdiği tertemiz bir sayfa olan insanı kendi eliyle yine insanoğlu kirletmektedir. Hâlbuki Allah oluşan bu kirliliği giderici nitelikte vahyi kıstaslar göndererek insanın insana, doğaya ve diğer canlılara zulmetmesini engellemiştir.

Kâinat yaratıldıktan beridir insan tek başına hiçbir varlık ortaya koyamazken bir başka insanlar topluluğu ile güç olmayı başarmıştır. Milletler, devletler ve medeniyetler ise bu gücün bir
eseridir. Bu eseri oluşturanların ölçüleri ilahi/vahyi olmuş ise bıraktıkları mirasla asırlar boyu yaşar olmuşlardır.

Tek kutuplu bir dünyayı öngören, ilahi değerlerden ve uhrevi bir bakış açısından yoksun bir yaşam tarzı süren güçler ise hem kendilerini hem de müntesiplerini dünyada zelil ve rüsvay ederek acı bir sonla buluşturmuşlardır.

Milenyum çağında yaşayan bizler de bireysel ve toplumsal manada bu anlatılan kıssalardan çok dersler çıkartmamız gerekmektedir. Bu kıssada Hz. Âdem (as)’ın Habil ve Kabil adında iki oğlu arasında yaşanmış bir kıskançlık krizi sonrasında kıyamete dek sürecek olan bir mücadele baş göstermiştir.

Krizler dünyasında yaşamaya mecbur bırakılmış insanlık için çıkış noktası olacak formüller bu tür kıssalar içerisinde gizlidir.

Tutulduğumuz kıskançlık krizinin hem kendi başımıza hem de içinde yaşadığımız toplumlara ne belalar açabileceğini düşünebilmeliyiz.

Kapıldığımız nefsanî ve şeytani arzu ve isteklerimizin nefsimizi ve neslimizi nasıl bir çıkmaza sürükleyeceğini hesap edebilmeliyiz.Her geçen gün kaçırdığımız ölçülerin ekonomik ve
sosyal/siyasal yönden tüm dünyayı felaketlere sürükleyebileceğini hesap etmeliyiz.

Dünyanın bir ülkesinde yaşanmış olan ekonomik kriz başka bir kıta’da bir küçücük ada ülkesini dahi etkisi altına alabiliyorsa bu tür kıssaların bize mutlaka vereceği dersler vardır.

Bir ülkenin ürettiği yanlış bir politika tüm ülke halklarını etkileyebiliyorsa bu tür kıssalarda her bir birey/güç/otoritenin mutlaka alacağı dersler vardır.

Kavga yapmalısınız ama yaptığınız kavga iyilik, güzellikleri yaymak adına olmalıdır. Hatta belirlediğiniz saflar iyilerin, doğruların ve dürüstlerden yana olmalıdır. Verdiğiniz her bir mücadele sizi daha onurlu ve izzetli kılmalı, şeref ve haysiyet bayrağını göğsünüzü gere gere taşımanıza vesile olmalıdır.

Bu kıssa aslında çok şey anlatıyor bizlere.

“Odunumun parası!” diyerek inatlaşmamayı,

“Benimki benim, seninki de benim!” diyerek Kabil’leşmemeyi,

“Alçak dağları ben yarattım!” diyerek kibirlenmemeyi,

“Güç bende artık!” diyerek şımarmamayı,

“Ben ne dersem o olur!” diyerek enaniyet duygusu taşımamayı,

“Dünya benim eksenim etrafında dönüyor!” diyerek bencilleşmemeyi,

“ Ben senin gibileri cebimden çıkartırım!” diyerek kıskançlık krizine kapılmamayı tavsiye ediyor.

Kavga’cı zihniyetlerin karga’lardan bile alacağı çok dersler vardır. Gün gelir hiç beğenmediğin bir karga tüm kavgaların sona ermesine, tüm kötülüklerin son bulmasına vesile olabilir.

Siz karga’ların öykülerine değer vermezseniz gün gelir halinize kargalar bile güler. Kargaların bile haline güldüğü bu tip zavallı insanları içine düştükleri amansız hastalıktan kurtarabilmenin yolu ise derhal vahyi bir tedavi’ye sevk etmektir. Zira:

”Ey insanlar size rabbinizden bir öğüt, gönüllerde olan dertlere bir şifa gelmiştir” (Yunus Sur,10/57)

İçimizdeki Habil’i Kabil’den korumak ümidiyle!



HÜSEYİN EMRE AKTAŞ

 
Üst