İbni arabi hazretlerine atılan iftiralar

kalpteniman

KF Ailesinden
Özel Üye
İbni arabiye iftira edenler.
Yavuz sultan selim'in emriyle hazırlanan İbni Arabi müdafası adlı eserden
alınan Şeyh Mekki Efendi ve Ahmed neyli Efendinin ilmi açıklamaları:

Cenab-ı Hakk her şeyin batınıdır.
Mezahir (zuhur eden eşya, tecelli yerleri) her an helak ve fani olmakta ona rücu etmektedir.
Baki ve kadim olan yegane vücud (varlık) Hakkın vücududur.
Allah kadim eşya ise hadistir.
Şeyh-i Ekber ve mutasavvıflara göre muhakkak ve kesin olan birşey vardır ki,
Hakk'ın vücudundan başka vücud (varlık) yoktur ve diğer eşya, O'nun vücudunun feyzinden
taşarak mecazi bir varlık (vücud) sahibi olmuşlardır.
Yani eşya O'nun vücudunda zahir olmuştur.
Esasen kadim ve vacib olan bu vücud mecazi olarak eşyaya nisbet edildiğinde
hadis ve mümkün olarak isimlendirilir.
Hakikatte vücud (varlık) bir olunca yaratan ile yaratılanların sudür (olan)
birbirinden tamamen ayrılmayıp, bazı yönlerle ayrılmaları zaruridir.

Muhyiddin ibn Arabi vücudla (varlık) ilgili meseleye vahdet-i vücud sistemi ışığında bakmaktadır.
Ve bu hususta şunları söylemektedir.
Suret ve ve taayyünler çoğalsa bile, hakikat birdir.
Bu hakikatlerin suretler halinde çoğalması, keşfe ve zevke dayanmayan sınırlı aklın hükmettiği
vehmi bir çoğalmadır.
Eğer akıldan perde kalksaydı, herşeyi Birde (Tekbir) görürdü.
Ve hapsinden hepsinde zahir olan Ayn'ın bir olduğunu idrak ederdi.
Vücudu çokluk, kendilerinde Hakkın zatının, sıfatlarının ve isimlerinin görüldüğü ezeli aynaların
suretlerinden başka bir şey değildir.
Bu ezeli aynalar a'yanı sabitleridir.
Ayanı sabite ilm-i İlahideki ma'kul suretlerden ibarettir.
Ayan-ı sabite adem üzerinde bulunmaktadır ve bunlar harici varlık kokusu koklamamışlardır.
O halde harici çokluk (eşya) özünde tek hakikattır ya da bir hakikatın tecelligahıdır.

Eğer meseleye bu cihetten bakılırsa bütün varlık tek hakikattır.
Hakıkata bir açıdan baktığımızda, O'nu Hakk'' başka bir açıdan baktığımızda ise, halk olarak
isimlendiririz.
Ya da Hakikate zat açısından baktığımızda, ''bir'' isim ve sıfatları açısından baktığımızda ise
çok ve mütaaddid olduğunu söyleriz.
Muhyiddin Arabi, futuhatın çeşitli yerlerinde Allah ile yaratıkları arasındaki ayrımları yapmış
ve Hakkın bizim anladığımız eşya ile aynı olmadığını açıklamıştır.
Mesela, 205 babda, O' zuhurda herşeyin aynıdır, zatı itibari ile eşyanın aynı değildir.
Cenab-ı Allah bundan münezzehtir.
Allah, Allahtır eşya da eşyadır buyurmaktadır.
Şeyhin ifadelerine göre bütün alem arazdan ibarettir.
Alem yani eşya arazdan ibaret olunca,Cenab-ı Allah eşyanın aynıdır demek bu eşyanın mukavvimi
(Yaratanı kıvama getireni) mabihi'l kıyamdır (kendisiyle var olan) demek olduğunda şüphe kalmaz.
Çünkü araz için ''Ayn lazımdır.
Bu ''ayn''yani Hakikat O'nun vücududur.

Şeyh Mekki Efendi, yukarıda zikredilen fikirlerden çoğunu kendisi de eserinde açıklayarak
bu mesede Şeyhin makul ve iman açısından mutabık şöz söylediğini bu sözlerden dolayı
küfürle itham edilemiyeceğini belirtmektedir.

kalpteniman
 
Üst