Hatar:
Tehlike. Uçurum, Emniyetsizlik. Korku.
(Bu mühim marazın merhemi ve ilâcı, "El-hubbu fillâh" -1- sırrıyla, tarik-i hakta gidenlere refakatle iftihar etmek; ve arkalarından gitmek; ve imamlık şerefini onlara bırakmak; ve o hak yolunda kim olursa olsun kendinden daha iyi olduğunun ihtimaliyle enâniyetinden vazgeçip ihlâsı kazanmak; ve ihlâsla bir dirhem amel, ihlâssız batmanlarla amellere râcih olduğunu bilmekle ve tâbiiyeti dahi, sebeb-i mes'uliyet ve hatarlı olan metbûiyete tercih etmekle o marazdan kurtulur ve ihlâsı kazanır, vazife-i uhreviyesini hakkıyla yapabilir.L.)
Hatarât:
Tehlikeler. Akla gelen fikirler.
Hatargâh:
f. Tehlikeli yer, tehlikeli saha, tehlike yeri.
Hatarkâr:
f. Hatarlı, korkulu.
Hatarnâk:
f. Korkunç, korkulu, tehlikeli.
K:Yeni Lûgat
Tehlike. Uçurum, Emniyetsizlik. Korku.
(Bu mühim marazın merhemi ve ilâcı, "El-hubbu fillâh" -1- sırrıyla, tarik-i hakta gidenlere refakatle iftihar etmek; ve arkalarından gitmek; ve imamlık şerefini onlara bırakmak; ve o hak yolunda kim olursa olsun kendinden daha iyi olduğunun ihtimaliyle enâniyetinden vazgeçip ihlâsı kazanmak; ve ihlâsla bir dirhem amel, ihlâssız batmanlarla amellere râcih olduğunu bilmekle ve tâbiiyeti dahi, sebeb-i mes'uliyet ve hatarlı olan metbûiyete tercih etmekle o marazdan kurtulur ve ihlâsı kazanır, vazife-i uhreviyesini hakkıyla yapabilir.L.)
Hatarât:
Tehlikeler. Akla gelen fikirler.
Hatargâh:
f. Tehlikeli yer, tehlikeli saha, tehlike yeri.
Hatarkâr:
f. Hatarlı, korkulu.
Hatarnâk:
f. Korkunç, korkulu, tehlikeli.
K:Yeni Lûgat