Halı (Cüneyd Suavi)

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Cuma namazındaydık. Sağımda bir ihtiyar, onun hemen yanında da bir boşluk vardı. Yaşlı adam, farzı kılmak için kalktığımızda arkaya döndü ve boşluğun gerisindeki çocuğa:
-Safı doldur yavrum! dedi. Boşluk kalmasın.
Çocuk, bol tüylü ve yeşil bir halı üstündeydi. Her nedense öne geçmek istemiyordu. Yaşlı adam bu durumu fark ettiğinde, o halıyı gösterip:
-Anlaşılan yumuşak bir yer buldun, dedi. Ne de olsa “ana kuzusu” sayılırsın.
Delikanlı susmayı tercih etti.
Boşluğa da başka bir kişi geçti.
Namaz sona erdiğinde, ihtiyarın cuma’sını tebrik ettim. Biraz sonra arkadaki çocuk gelerek, onun elini öptü.
Yaşlı adam, söylediklerinden pişmandı.
Çocuğun başını şefkatle sıvazlarken:
-Sana “ana kuzusu” dediğim için hakkını helâl et evladım, dedi. İhtiyarlık kolay değil, ağzımdan kaçtı işte.
Çocuğun gözleri dolu doluydu. Başını yere eğip:
-Bana söyledikleriniz doğruydu, dedi. Üzerinde namaz kılmak için ısrar ettiğim halı, vefat ettiği zaman annemin tabutuna örtülmüştü. Orada secdeye kapandığımda, sanki beni kucaklamış gibi oluyor da…
imgsize.php
 
Üst