Hâl:
Durum, vaziyet. Görünüş. Tavır. Suret. Keyfiyet.
* Cezbe.
* Dert, keder, elem.
* Mecâl. Kuvvet.
* Gr: Fâili, mef'ulü veya her ikisinin durumunu bildiren sözdür. Halin sâhibine zi-l hâl denir.Meselâ : Reeytuhu mâşiyen: (Onu yürürken gördüm) cümlesinde Mâşiyen (yürürken) kelimesi, cümledeki mef'ulün hâlini bildirir. şimdiki zamanda olan fiilin durumuna da hâl denir.
Hâl-i hâzır:
Şimdiki zaman, bu anki durum.
Hâl-i ihtizâr:
Can çekişme, ölüm ânı.
Hâl-i intizâr:
Bekleme hâli.
Hâl-i sahv:
Arızi veya dâimi sebeplerle, şuurunu kaybetmiş bir kimsenin, muvakkaten şuurunun yerine gelmesi hâli.
Hal' :
Kaldırma. Kal' etme.
* Hükümdarı tahttan indirmek. Azletmek.
* Mansıb ve mesnetten ihraç etmek.
* Elbise gibi şeyleri soymak.
* Bir şeyi izâle edip ayırmak ve terketmek.
* Karısını boşamak. Evlâdını evlâdlıktan reddetmek.
Hâl: Dayı.
Hâl:
f.Vücudda hususan yüzde görünen siyah benek, ben.
K:Yeni Lûgat
Durum, vaziyet. Görünüş. Tavır. Suret. Keyfiyet.
* Cezbe.
* Dert, keder, elem.
* Mecâl. Kuvvet.
* Gr: Fâili, mef'ulü veya her ikisinin durumunu bildiren sözdür. Halin sâhibine zi-l hâl denir.Meselâ : Reeytuhu mâşiyen: (Onu yürürken gördüm) cümlesinde Mâşiyen (yürürken) kelimesi, cümledeki mef'ulün hâlini bildirir. şimdiki zamanda olan fiilin durumuna da hâl denir.
Hâl-i hâzır:
Şimdiki zaman, bu anki durum.
Hâl-i ihtizâr:
Can çekişme, ölüm ânı.
Hâl-i intizâr:
Bekleme hâli.
Hâl-i sahv:
Arızi veya dâimi sebeplerle, şuurunu kaybetmiş bir kimsenin, muvakkaten şuurunun yerine gelmesi hâli.
Hal' :
Kaldırma. Kal' etme.
* Hükümdarı tahttan indirmek. Azletmek.
* Mansıb ve mesnetten ihraç etmek.
* Elbise gibi şeyleri soymak.
* Bir şeyi izâle edip ayırmak ve terketmek.
* Karısını boşamak. Evlâdını evlâdlıktan reddetmek.
Hâl: Dayı.
Hâl:
f.Vücudda hususan yüzde görünen siyah benek, ben.
K:Yeni Lûgat