Hadislerde bahsedilen sevaplar süreklilik gerektirir mi?

  • Konuyu başlatan Misafir Sorusu
  • Başlangıç tarihi
M

Misafir Sorusu

Ziyaretçi
Selamlar. Hadislerde bahsedilen bir ibadetin karşılığı verilecek sevaba ve mükafata ilgili ibadetin sürekliliği gerekir mi? Mesela bir hadise göre "Eğer Receb’den sekiz gün oruç tutsa sekiz cennetin kapıları onun için açılır." (kısmi olarak yazdım.) Bu her recep ayı yapana mı yoksa bir sefer yapsa da bu geçerli midir? Tabi ki insan ibadetine güvenmemesi gerekir. Asıl geçerli olan güzel ahlaktır. Fakat insan yinede bir ümit arıyor. Teşekkürler.
 

okuryazar

Uzman Üye
aleykümselam

Değerli kardeşimiz,

Konuyla ilgili bazı rivayetleri verdikten sonra, çıkarılan hükümleri kısaca açıklayacağız: (Hadis için bk. Buhârî, İman 32; Müslim, Müsafirîn 215-218, Münafıkın, 78)

Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor:

“Allah katında amellerin en makbulü az da olsa devam üzere yapılanıdır.”

“Allah katında amellerin en makbul olanı hangisidir?” diye sorulunca; Peygamber Efendimiz (asm): “Az bile olsa devamlı olanıdır.” buyurmuşlar.

Hz. Âlkame şöyle demiş: Müminlerin annesi Hz. Âişe'ye sordum; "Resûlüllah’ın günlerden birine özel yaptığı bir şey var mıydı?” Âişe, şu cevâbı verdi:

“Hayır! Onun ameli devamlıydı. Resûlüllah’ın yaptığı şeylere hanginiz güç yetirebilir ki.”

Başka bir rivayette Peygamber Efendimiz (asm):

“Allah Teâlâ'ya amellerin en makbulü, az da olsa en devâmlısıdır.” demiştir.

Bu ve buna benzer rivayetlerden çıkarılan bazı hükümler:

1. Hadîs-i şerif, muhtelif rivayetleri ile ibadette iktisat gerektiğine delildir. Ve yalnız namaza özel olmayıp, bütün hayırlı amelleri içine alır. İbadette iktisat, devam edebileceğini yapmaktır. Nitekim Resûlüllah (asm)'in:

“Ey cemâat! Siz gücünüzün yettiği işlere bakın.” (Müslim, Müsafirin, 215)

buyurması da bunu gösterir. "Gücünün yetmesi"nden maksat, zarar gelmemek şartıyla devamlı yapmaktır.

2. Hadîs-i şerif, Resûlüllah (asm)'in ümmetine karşı beslediği kemâl-i şefkat ve merhamete delildir.Çünkü ümmetini onların en çok işine yarayan amellere yâni elemsiz, kedersiz devam edebilecekleri ibâdetlere irşat buyurmuştur. Böyle ibâdetleri ise kalp daha büyük bir neşe ve inşirahla yapar, ibâdet de tam olur. Meşakkatli ibâdetleri yapmak böyle değildir. Onlar dâima bırakılmağa yahut güç hâlle; isteksiz yapılmağa müsaittir. Bu şekilde yapılan ibâdetin ise bir çok hayır ve sevabı zayi olabilir. Bundan dolayıdır ki Hz. Abdullah b. Amr (Radiyallahû anh) vaktiyle Resûlüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) 'in kendisine ibâdeti hafif tutması hususunda vermiş olduğu ruhsatı kullanmadığı için âhır ömründe pişmanlık duymuştur.

3. Hadîs-i şerîf ibâdete devamı teşvik etmektedir. Ve anlaşılıyor ki sürekli yapılan az ibâdet, bir müddet sonra kesilen çok ibadetten daha hayırlıdır. Çünkü sürekli yapılan ibâdet, az bile olsa Allah'a itâat, zikir, murakabe, niyet ve ihlâsı devam ettiriyor demektir. Bu devam sayesinde az amel devam etmeyen çok ameli kat kat geçer.

4. Bu ve buna benzer rivayetler, farz ve vacip olmayan ibadetler için geçerlidir. Çünkü farz ve vacipleri her Müslümanın zamanında yapması gerekir.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
 
Üst