" H" harfleriyle başlayan atasözleri

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Hacı hacı olmaz gitmekle Mekke`ye, dede dede olmaz gitmekle tekkeye.
Bir işte asıl olan iyi niyet, samimiyet ve içtenliktir. Bunlar olmadan bir işigörünüşte ve şeklen yapmakla o iş gerçekten yapılmış olmaz. Böyle yapılırsa gerçekteniyi sonuç alınıp amaca ulaşılamaz.

Haddini bilmeyene bildirirler.
Hemen herkesin toplumda belli bir konumu, sınırı ve yetkisi vardır. Bulunduğudurumu söz ve davranışlarıyla aşanlar sert bir karşılık görürler,cezalandırılırlar, yola getirilirler
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Hak deyince akan sular durur.
Bir meselenin çözümünde, bir anlaşmazlıkta adaletli ve tarafsızca davranılır,doğru yol tutulur, hakkaniyet gözetilirse hiç kimse bir şey söyleyemez, herkesverilen kararı kabul eder.

Hak gelince, batıl gider.
Kur`anıkerim`deki “Hak geldi, bâtıl zâil oldu” âyetinden yola çıkılarakoluşturulan bu atasözünde, “Hak”, Yüce Allah`ın emri, hükmü anlamındadır;“bâtıl” ise doğru ve gerçeğin karşıtıdır. Dolayısıyla bir anlaşmazlık sırasındadoğrudan ve gerçekten yana olunur, insaflı ve adaletli hüküm verilirse, doğruve gerçeğin karşısında olan zalimler çekip gitmek zorunda kalırlar.

Hak yerde kalmaz.
Gerçek, doğru, adalet, insaf ve haklı kazanç hiçbir şekilde yok edilemez.Kişinin hakkı olan şey ya bu dünyada, ya da öbür dünyada kendisine verilir.Hakkı hor görenler, çiğnemeye kalkışanlar, inkâr edenler büyük bir aldanışiçindedirler.

Hak yerini bulur.
Haksızlık er veya geç ortaya çıkar, bunun da hesabı kuşkusuz sorulur. Suçlununcezalandırılması, hakkıyla hakkının verilmesi bu dünyada veya öbür dünyadamutlaka gerçekleşir.

Hamala semeri yük değildir (olmaz).
İnsana kendi işi ağır gelmez. Çünkü üstlendiği iş ve sorumluluk yaşadığıhayatın tabiî bir sonucudur.

Hamama giren terler.
Bir işe girişen kimse, o işin güçlüklerini, sıkıntılarını ve masraflarını gözealmalıdır. Çünkü bu işin durumunu, sorumluluğunu kendi isteğiyle kabuletmiştir.

Haramın temeli olmaz (Haramdan şifa olmaz).
Yüce Yaratıcı`nın yasak ettiği yollardan, emeksiz ve haksız olarak bir şeye elatıp sahip olmak haramdır. Bu çeşit kazanç insana ne tat verir, ne de yarargetirir. Kişi o şeyden gereği gibi faydalanamaz, geldiği gibi çabuk gider,hayrını
göremez.

Harman dövmek keçinin işi değil.
Hemen her işin bir yapılma biçimi ve ustası vardır. Ağır, önemi büyük işleri öyleherkes yapamaz. Hele bu işler acemi kimselere hiç bırakılamaz. Bu tür işlerdeniyi sonuç almak isteyenler, işlerini mutlaka ehline vermelidirler.

Hastalık sağlık bizim (insan) için.
Sağlıklı bir insan organizmasında birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıylafizyolojik görevlerin aksaması, dolayısıyla sağlığın bozulması son derecetabiîdir. Bu sebeple, hasta olmamak için önceden tedbir almalı, her halükârdahastalığa yakalanırsa da bunu büyütmemeli insan.

Hatasız kul olmaz.
Hiçbir insan tam değildir. Her insan bilerek ya da bilmeyerek yanılıpyanlışlığa düşebilir, suç işleyebilir, günaha girebilir. Kusurları bakımındaninsanlara fazla yüklenmek doğru değildir. Önemli olan insanların hatalarınıyüzüne vurmak değil, hatalarını azaltmada onlara yardımcı olmaktır.

Hay`dan gelen, Hu`ya gider (Selden gelen, suya gider).
Sözün gerçek anlamında “Hay” ve “Hû” Allah demektir. Yani Allah`tan gelen, yineAllah`a gider anlamındadır bu söz. Ancak halk arasında mecazî bir anlamkazanmıştır. Kolay ve emeksiz kazanılan şeyler elden kolay çıkar. Elde kalıcıolanlar, emek sarf edip alın teri dökerek kazanılan şeylerdir.

Hayır dile komşuna, hayır gele başına.
Kim başkaları için iyi niyet besler, iyilik diler, hayır isterse, başkaları daonun için aynı şeyleri düşünür. Kural o ki, iyilik ve kötülük karşılıklıdır.İyilik isteyen iyilik bulur, kötülük isteyen de kötülük.

Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar söyleşe söyleşe ( konuşa konuşa) anlaşır.
İnsanlar konuşarak birbirlerini daha iyi anlarlar. Çünkü konuşma, anlaşma yollarınınbaşında gelir. İnsanlar duygu ve düşüncelerini konuşarak karşı tarafaaktarırlar, tartışırlar ve birbirlerini tanımaya çalışırlar.

Hayvan yularından, insan ikrarından tutulur.
Yular, bir hayvanın idare edilmesinde oldukça önemlidir. Bir yere döndürülmesi,çekilip götürülmesi, bir yere bağlanıp tutulması yular vasıtasıyla olur. Birinsanı ise sözü (ikrarı) bağlar. Verdiği sözden dönen kimse, itibarını dayitirmiş sayılır. İhbarını düşünen kimse sözünden caymaz. Eğer cayarsa, bukendisine hatırlatılır; sözünün istikametine yönelmesi istenir
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Hayvanı yardan düşüren birtutam ottur.
Bk. “Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.”
Hekimden sorma, çekenden sor.
Bir hastanın ne çektiğini, hekim değil hasta bilir. Çünkü ateş düştüğü yeriyakar. Bunun gibi bir derde düşenin, bir felâkete uğrayanın, sıkıntılar içindekıvrananın çektiği çileyi, ancak kendisi bilir, çare sunan, çözüm yolugösterenler değil.

Hekimsiz, hâkimsiz yerde oturma.
Sağlığımızı yitirdiğimiz, hastalandığımız zaman kapısını çalacağımız tek kişihekimdir. Haksızlığa uğradığımız, can ve mal emniyetini kaybettiğimiz yerdebaşvuracağımız kişi de hâkimdir. Bu önemli iki kişinin bulanmadığı yerdeoturmak son derece sakıncalıdır.

Her ağacın meyvesi olmaz.
Etrafımızda yaşayan insanların dış görünüşlerine bakarak onlardan bir verimbeklenmemelidir. Dıştan bize verimli gibi görünen nice insanın yararsız olduğu,onlardan bir fayda gelmediği çok görülmüştür.

Her ağaçtan kaşık olmaz.
Kimi nesne, iş ya da durumun kendine has bir özelliği vardır. Bu bakımdanözelliği bulunan bir şey için herhangi bir malzeme, madde veya kimsekullanılamaz. Görünüşe aldanmamalı, uygun olan seçilmelidir.

Her çok azdan olur.
Çoğun temelinde az yatar. Önce az olanlar, birike birike çoğu meydanagetirmiştir. Bu bakımdan azlar önemsiz görülüp atılmamalı, aksine sabırla birarada tutulup biriktirilmelidir.

Her damardan kan alınmaz.
İnsanların yapıları birbirine uymaz. Kimi iyi, kimi kötü huyludur. Kimiyardımsever, kimi bencildir. Bu sebeple herkesten yardım istenmez, istense de yardımgelmez. Şu hâlde insan kimden yardım isteyeceğini belirlerken dikkatli olmalı,her önüne gelenden yardım istememelidir.

Her deliğe elini sokma, ya yılan çıkar ya çıyan.
Hiç kimse içyüzünü iyi bilmediği, yeterince incelemediği, hakkında bilgi sahibiolmadığı, denemediği bir işi yapmaya kalkışmamalıdır. Yoksa kendini tehlikeye,altından kalkamayacağı zararlı sonuçlara atmış olabilir.

Her Firavun`un bir Musa`sı olur.
Her zalimden toplumu kurtaracak, zalime yaptıklarının hesabını soracak birkurtarıcı mutlaka çıkacaktır.

Her horoz kendi çöplüğünde öter.
Herkes ancak kendi çevresinde bir değer taşır, kuvvet bulur ve sözünügeçirebilir. Çünkü asıl yeri orasıdır, bağlıları çevresindedir, orada güvencealtındadır, orada rahat etmektedir.

Her inişin bir yokuşu vardır.
Hayatın akışında hiçbir durum olduğu gibi kalmaz. Olumlu, olumsuzu, iyi,kötüyü, yükselme, alçalmayı; başarı, başarısızlığı kovalar. Bunun tersi dekaçınılmazdır. Bu bakımdan işleri bozulan, başarısızlığa uğrayan kimseüzülmemeli; kötü durumunun devamlı olmadığını bilmeli, umut var olmalıdır.¡

Her işin başı sağlık.
İnsanın yapacağı her şey vücut sağlığına bağlıdır. Sağlıklı olmayan kimsehiçbir iş yapamaz. Bir iş yapamayan, başarılı olamayan kimse de yaşadığıhayattan bir tat almaz; mutlu olamaz.

Her kaşığın kısmeti bir olmaz.
Her insanın talihi, kaderi bir değildir. Bu bakımdan kazançlarının farklıolması da doğaldır. Bir işte kişiler aynı çabayı gösterseler, aynı emeğiverseler de biri diğerinden daha az kazanır. Çünkü kısmeti o kadardır.

Herkes bildiğini okur.
İnsanlar çoklukla kendi akıllarını beğenirler. Dolayısıyla başkaları ne dersedesin, onların düşüncelerine uymaktansa kendi düşüncelerine göre iş yapmayıdaha uygun bulurlar.

Herkesin arşınına göre bez vermezler.
Genel kurallar herkesin istek ve ihtiyacına göre bozulamaz. Dolayısıyla birdurumun ölçülerimize göre gerçekleşmesini beklemek doğru değildir. İstenenölçüde değil, gerektiği oranda yarar sağlanacağı bilinmeli
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Herkesin ettiği yoluna gelir.
Bir kimse başkasına nasıl davranıyorsa, başkaları da ona öylece karşılıkverirler. İyilik eden iyilik, kötülük eden de kötülük görür.

Herkesin tenceresi kapalı kaynar.
Kimsenin durumu, içinde bulunduğu yaşayış şartları başkalarınca gereği gibibilinemez.

Herkesin yorulduğu yere han yapılmaz.
Bir yerde, bir düzende herkesin uymak zorunda olduğu genel kurallar vardır.Bunlar kişinin dileği doğrultusunda değiştirilemez.

Herkes kaşık yapar ama sapını ortaya getiremez.
Herkes bir iş yapar ama istenildiği kadar güzel ve kusursuz biçimde yapıp daortaya çıkaramaz. Bunu becerenlerin sayısı da bir hayli azdır.

Herkes ne ederse kendine eder.
Kişi çevresine nasıl davranırsa, çevresi de ona benzer şekilde davranır. İyilikeden iyilikle, kötülük eden kötülükle karşılaşır. Kişi, muhatap olduğu davranışlarınsorumlusudur.

Her koyun kendi bacağından asılır.
Herkes kendi davranışlarından sorumludur. Herkes kendi hatasının cezasını kendiçeker. Hiç kimse başkasının yaptığı bir hatadan ötürü hesap vermez.

Her kuşun eti yenmez.
1. Herkes zorbalığa boyun eğmez. Bu zorbalığa karşı gelecekler de vardır.Öyleleri çıkar ki, seni alt eder, pişman bile olursun. 2. Kimi işlerin altındankalkmamız mümkündür. Ama öyle işler de vardır ki, asla başaramayacağımızişlerdir. Öyle görünüşe aldanıp da o işin altına girmeyelim. Yoksa hiçummadığımız bir zarar görebiliriz.

Her şeyin bir vakti var, horoz bile vaktinde öter.
Bir işten olumlu sonuç bekleniyorsa zamanında yapılmalıdır. Çünkü gereklişartlar ve elverişli ortam o zamandadır. Bu bakımdan bir işi zamanından evvelyapmaya kalkışmak ne kadar zararlıysa, sonraya bırakmak da o kadar zararlıdır.Bir işte acelecilik kadar, geç kalmışlık da başarısızlığa neden olur.

Her şeyin yenisi, dostun eskisi (makbuldür).
Sürekli kullanılan eşya yıpranır, eskir, gözden düşer, gittikçe de insanasıkıntı verir, yenisini aratır. Ancak dostluk böyle değildir. Dostluk eskidikçegüç ve değer kazanır. Çünkü birçok hatıralar birlikte yaşanmış, birlikte birçokimtihandan geçilmiş, bağlar gittikçe sağlamlaşmıştır. Eski dostluk içten olduğuiçin aranır, yeni dostluklar ise henüz gönüllerde kökleşmediği için pek makbuldeğildir.

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır.
Herkesin kendine özgü bir çalışma yöntemi, bir iş yapma biçimi vardır. Çünkükişilikleri, bilgileri, yetenekleri, yöntemleri ve yolları birbirindenfarklıdır.

Her yiğidin gönlünde bir arslan yatar.
Herkesin kendine göre yüksek bir emeli vardır. Hoşlandığı, sevdiği, kavuşmakistediği bu emeli devamlı gönlünde taşır, onun özlemiyle yaşar.

Her zaman gemicinin istediği rüzgâr esmez.
Gerçekleştirmek istediğiniz bir iş için uygun şartları dilediğiniz andabulmanız mümkün değildir. Çünkü olaylar dileğimize göre oluşmaz. Bu bakımdanfırsat elimize geçtiğinde ondan hemen yararlanma yoluna gitmeliyiz.

Her ziyan bir öğüttür.
Bilerek ya da bilmeyerek uğradığı her zarar kişiye ders olur. Kendisini buduruma düşüren yanlış hareketi bulur, aynısını tekrarlamayarak doğabilecekbaşka zararlardan kendisini korur.

Hesapsız kasap, ya bıçak kırar ya masat (Hesabını bilmeyen kasap, ne satırbırakır, ne masat).
1. Alacağını ve borcunu bilmeyen, gelirini giderini işine göre ayarlamayankişi, elinde avucunda bulunanı da kaybeder; zarara uğrar. 2. Önlemini iyialmadan, ne yapıp edeceğini iyi düşünmede, bir iş girişiminde bulunan kişi,başarıya ulaşamaz; o iş için gerekli olan imkânları da yitirir
 

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Hırsızlık bir ekmekten,kahpelik bir öpmekten.
Hırsızlığın büyüğü küçüğü olmaz. Kişi bir ekmek de çalsa hırsız olur, yavaşyavaş da hırsızlığı meslek edinir. Kahpelik de benzer şekilde oluşur. Bugün biröpücük verip de bunu önemsemeyen kız ya da kadın, yarın sokaklara düşer.Dolayısıyla bir öpücük bir namus kirletmeye ve kahpeliğe kapı aralamaya yeter.

Hiddetle kalkan nedâmetle oturur.
Öfkeyle, kızgınlıkla hareket eden kişi ne yaptığını pek bilmez; sağı soluincitir, kırar. Kısa bir zaman sonra etrafa ve kendisine verdiği zararı anlarve pişman olur. Ne var ki iş işten geçmiştir bir kere.

Hocanın (imamın) dediğini yap (söylediğini dinle), arkasından gitme (yaptığınıyapma).
Bir din görevlisinin anlattıkları dinin buyruklarıdır. Ancak insan beşerdir,şaşar. O da hatalı, kusurlu olabilir; hatta bile bile yanlış da yapabilir,söyledikleriyle yaptıkları birbiriyle çelişebilir. Bu bakımdan dikkatli ol; bugibi yanlış yola sapmışların peşinden, onlar dinin buyruklarını anlatıyorlardiye sakın gitme.

Hocanın (öğretmenin) vurduğu yerde gül biter.
Öğretmen ne yaptığını bilen adamdır. Eğer bir öğrenciye vurmayı gerekligörmüşse, bunu mutlaka eğitmek amacıyla yapmıştır. Sakın ola ki, bu tavrındanötürü ona darılıp gücenmeyiniz. Tam tersine onun bu tavrından ötürü sevininiz.Çünkü onun vurduğu yerde meydana gelen kızarıklık, öğrencinin yarın yapacağıyanlışlıklardan, edineceği kötü alışkanlıklardan kurtuluşunun bir işaretiolarak görülmelidir.

Horoz ölür, gözü çöplükte kalır.
Yaşanılmış, erişilmiş, alışılmış bir durum veya makam yitirildikten sonra, yineo durum veya makamda gözü kalır insanın. Kişinin bu tutkusu ihtiyarlık, hattaölüm hâlinde bile devam eder.

Horozu çok olan köyde sabah geç olur.
Karışanı çok olan işlerden güç sonuç alınır. Çünkü her kafadan bir ses çıkar,herkes başka bir yol seçer, işin nasıl yapılacağı konusunda kesin kararverilemez. Dolayısıyla böyle bir işi sonuca ulaştırmak da oldukça güç olur.

Huy canın altındadır.
Bk. “Can çıkmayınca huy çıkmaz.”

Huylu huyundan vazgeçmez.
Doğuştan gelen özellikler kolay kolay değiştirilemez. Bunun için ne kadaruğraşılsa boştur. Çünkü, o huy biçimi, kişinin karakterinin ayrılmaz birparçası olmuştur. Bunun için onu kolay kolay söküp atamaz
 

SETR

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Maaşallah bugün forumu coşturmuşsunuz, son konuları böyle görünce acaba bozuldu mu diye düşündüm, hepsine tek tek cevap yazamasak da ellerinize sağlık.
 
Üst