ez-Zâhir

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
ez-Zâhir

imaj%20%2876%29.jpg


ez-Zâhir; varlığını, birliğini belgelendiren, birçok delili bulunan, aşikar olan, eserleri ile tanınan, bilinen, sıfatlarıyla zâhir
olan demektir.
ez-Zâhir isminin tecellisi ile her ağacın şekli belirlenmiş; âdeta, muhteşem bir sanatkâr eliyle ağaçlar özel nakışlarla süslenmiş ve seyredene, kendisini

nakşedeni anlatsın istenmiştir.
Bir gün, kendinize özel bir zaman ayırın ve benim gibi, her ağacın yaprağından bir örnek toplayıp, yapraklardaki sanatı inceleyin dostlarım. O gün, her

dakikası, tefekkür ile geçen bir gün olacak ve o günün zevkine doyamayacaksınız.
Hz. Allah, el-Bâtın ismi ile her ağacın içine, öyle bir tezgâh, öyle bir fabrika yerleştirilmiştir ki, bu tezgâh, gözlerden gizlenmiş, ancak arayana

sunulacak bir define gibi hoyrat gözlerden saklanmıştır.
Sadece, ağaçlardaki o iç yapının, bâtındaki o muhteşem tezgâhın nasıl işlediğini görseniz; köklerden başlayan toprak ile kökler arasıdaki alışverişin, tâ en

üst daldaki yaprağın damarlarına nasıl iletildiğini görebilseniz, o tezgâhta, sadece ve sadece “aşk”ın dokunduğunu anlarsınız dostlarım.
Kâinat, yaratılmış her varlığın zahirine “aşk”ın yansıdığı, batınında ise bizzat “aşk”ın dokunduğu muhteşem bir tezgâh. Ya insan? Ya insan, kendi yapısını

tam anlamıyla kavrayabilseydi ne yapardı dersiniz?
ez-Zâhir ismi ile dış yapımızı şekillendiren; el-Musavvir ismi ile her birimize ayrı bir sûret veren, yarattığı her kuluna, her biri bir mucize alet hükmünde

organlar, eller, ayaklar veren; el-Bâtın ismi ile iç yapımızda, akılları durduran bir fabrikayı haberimiz bile olmadan çalıştıran, soluk alıp verirken “Hû”
dedirten, kalplerimizi kudret elinde evirip çeviren, damarlarda akan kan vasıtasıyla hücrelerimize can bağışlayan Hz. Allah’ı (cc) ne kadar biliyor ve O’na
nasıl bir bilinçle yakın olmaya çalışıyoruz dostlarım?
O’na lâyık bir kul olabiliyor muyuz, ne dersiniz? Yüce Allah (cc), ez-Zâhir ismi ile tüm kâinata mührünü vurmuştur. Kâinat kitabı, O’nun varlığına delildir.

Bu kitabı okuyabilmenin tek şartı vardır, baş gözüyle okuyamazsınız onu; gönül gözü gerekir. Kâinat aşkın dokunduğu tezgâhtır. Onu ancak yüreğinizle
okuyabilirsiniz dostlar. İşte o zaman, minicik bir böcek, size, “Ben, Allah’ın kudretinin eseriyim” derken, bir yaprak, bir çiçek, “Rabbinin güzelliğini,
sanatını bende seyret”, diye yalvarır size. Bu vakit, atomların aşkla, Mevlevîler gibi döndüğünü hissedebilirseniz, yüreğiniz de o an semaya kalkar, o
kâinatta siz de varsınız. Zahirde her şey O’nu tesbih ederken, siz de o yaratılmışların arkasında olursunuz. İşte o an, coşarsınız aşk ile; yaratılmış
olmanın, O’nun kulu olmanın mutluluğu ile erirsiniz dostlarım!
Seni bilmek için, Seni bulmak için yaratılmış bir kul olmak, ne büyük bir şeref, Rabbim!
Siz de bu aşk tezgâhında dokunmuşsunuz. Siz de aşkın kaynağına ayna olmak üzere görevlendirilmişsiniz. Dünyayı bütün dertleri ve sıkıntılarıyla severseniz,

bu sonsuz sevgiyi hissedebilirseniz dostlar! Zira bu dünya, “şahadet” ortamıdır. Dünya, bu aşkın şahidi olmanın yegâne ortamı olarak sunulmuştur bizlere.
Böylesi bir aşka sahip olanların gözünde insanlar küçülüverir, dertler ve acılar küçülüverir... ez-Zâhir isminin tecellileri ile her şeyde O’nu

görebiliyorsanız; dünya hayatı da size cennet olur dostlar…
Böylelikle her şeyi seversiniz. Sevgiyi bulan, sevgi ile dolan, her şeyi sever değil mi?
Hazret-i İsâ (as), havarileriyle bir yerden gidiyormuş, yolda bir köpek leşi görmüşler. Köpek ölmüş, kokmuş, patlamış. Arkadaşları burunlarını kapatmışlar,

öyle geçmişler. Hazret-i İsâ (as) demiş ki (Peygamber Efendimiz naklediyor onun halini):
“-Bakınız, dişleri ne kadar bembeyaz, muntazam!”
Bu sevgiyi, ancak yüreğiniz sevgi dolu ise anlarsınız, siz de her şeyi güzel görmeye başlarsınız.
Varlığını belgeleyen birçok delil varken, cisim ve nitelik olarak görme, işitme ve dokunma gibi duyulardan gizlidir O! Gözle algılanamaz, nitelendirilemez O!
Âlemdeki tüm varlık ve olayların açık olanını, yani zahirini bildiği gibi, bunların gizli taraflarını yani bâtınını da bilendir O! O, “Zahir” ismiyle görünen

bütün âlemlerin (makro kosmos); “Batın” ismiyle de, görülemeyen bütün âlemlerin (mikro kosmos) yaratıcısı ve yöneticisidir.
Yarattığı bütün varlıkları, halifesi kıldığı insanoğlunun emrine vererek onu açıktan nimetlendiren, zahirini de, batınını da, huzurla nurlandırarak,

nimetlere gark edendir O!
Rabbim! Zahirimizi de batınımızı da huzurunla nurlandır. Amin.


 

Benzer Konular

Üst