Önemli EY TÜRKÇÜLER TEVBE EDİN!

Nurcu Genç

Üye
Üye
Nihal Atsız Ve Tenkidlerim
Nihal Atsız, Türkçü ve ülkücü kesimler tarafından ciddi mana sevilmektedir. İslam ise ırkçılığı nehyetmiştir. Allah ﷻ şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Hem de sizi şubeler ve kabilelere ayırdık ki, birbirinizi tanıyasınız. Şüphesiz ki, Allah katında en şerefliniz, takvaca en ileride olanınızdır."[1]Aziz Nebi ﷺ şöyle buyuruyor: "Asabiyet dâvâsına kalkışan (ırkçılık yapan), onu yaymaya çalışan, bu dâvâ uğrunda mücadele eden kimse bizden değildir."[2]

Allah ﷻ bizi tağutun yolunda gitmekten muhafaza eylesin.

Nihal Atsız'ın İlmi Yanlışları


1) Tarihi şahsiyet olan Chieh-she-shuai'nin[3] babası Şipi Kağan olduğu halde roman karakteri "Kür Şad" 'ın babası Çuluk Kağan'dır.[4]

2) (Kürşad'ın) çocukluk adı "Şu Tigin" olup "Kara Kağan" tarafından "Kür Şad" denildi.
[5]

Atsız Çin kaynaklarında adı geçen İllig Kağan (Çince: 頡利可汗/颉利可汗, asıl adı: 阿史那咄苾)'dan esinlenmiş olmalıdır, fakat bu müddeasının bir aslı yoktur!


3) Nihal Atsız'ın Basılmayan Makalelerine derc edilen ve de Ziya Gökalp'in Türkçülüğün Esasları İsimli kitabında yer alan bir cümleyi veriyorum." Eski Osmanlı seçkinleri, köylüleri eşek Türk diye aşağılardı. Anadolu şehirlileri de; taşralı deyimiyle küçümsenirdi. Halka bütün olarak verilen isim avam kelimesinden ibaretti. Havas, yalnız sarayın kullarının oluşturduğu Osmanlı seçkinleriydi. Halka değer vermedikleri..."[6] Tabii ki bu iddialar söylenirken kaynak verilmemiş ve zamanın şartları göz önüne alınmadan böyle bir iddia ortaya atılmıştır. Bilakis bunun olmasını kanyak gösterilmedikçe muhtemel görmüyoruz çünkü Şer-i Şerif'e göre ve Sünnet-i Seniyye'ye göre hayatını sürdüren Osmanlı milleti dinine tezat olarak eşek türk veya taşralı gibi deyimlerle küçümsemez ve küçümseyemez çünkü Osmanlı Padişahları Türk'tür ve Osmanlılar Batı'da Osmanlı diye değil Türkler diye anılırdı.[7]

Bizanslı bir tarihçi'nin söylediğine göre işin aslı böyle değildir: "Osmanlı ülkesinin hiçbir tarafında halktan üstün sayılabilecek beylerle asilzadelerden oluşmuş hiçbir yüksek tabaka, yahut soylular sınıfı yoktur"
[8] Hatta yeri geldiğinde vaizler hatipler bile padişahları eleştirebilmişlerdir.[9]

4) Yanlış isnadlarla dolu Türkçülüğe karşı yobazlık makalesi, önce makaleden tenkid edeceğimiz kısmı verelim "Halbuki daha önce böyle bir taassup yoktu. Büyük bir İslâm mücahidi olan Fatih, İslâmiyette haram sayılan resmini yaptırmak için İtalya”dan ressam getirttiği gibi, Fatih”in babası olup Haçlılar”a karşı büyük gazaları ile tarihe geçen İkinci Murad da bir aralık tahtı bırakıp Manisa”ya çekildiği zaman kadınlardan mürekkep musiki heyetleri arasında dünyadan zevk almış, o çağın bilginlerinden Şükrullah”a musuki risaleleri yazdırmış, şarap içmiş, fakat vatan tehlikeye girince de bütün bunları bırakıp yine ordunun ve devletin başına geçmekten geri kalmamıştır."


Tabi ki ekseri makalelerde gördüğüm gibi kaynak verilmeden ortaya atılmış bir isnaddır. Öncelikle İslamda resim haramdır fakat bazı sınırlamalarla haramlığı vardır. Baş veya göbekten itibaren yukarı tarafın resmi. Böyle bir resim tam olmadığından bulunmasında yine beis yoktur. Çünkü böyle bir mahlûkun hayat sahibi olup yaşaması mümkün değildir.[10] Fatih Sultan Muhammed Han'ın tablo resmi de aynen bu şekilde göbekten yukarıdır. Bundan ötürü kati bir surette haramdır denilemez.

Sultan 2. Murad Han meselesine gelince Ağustos 1444'de Mihaliç'de (Karacabey'de bulunan hanedan çiftliğinde devletin ileri gelen idarecilerini ve askeri komutanlarını; yüksek ulemayı, kapıkulu (yeniçeri ve sipahi) subaylarını bir toplantıya çağırdı. Bu toplantıda kendisinin bir köşeye çekilip dünya işlerinden ve eğlenceden uzaklaştığını Tanrı'ya yöneleceğini bildirdi. Edirne'den getirttiği oğlu II. Mehmet'in bu nedenle tahta geçeceğini ilan etti.
[11]

Bunun asıl nedenleri; mağlubiyetlerden doğan teessürler ve zühd/takva alemine dalmak istemesidir.
[12]

Hatta Masivadan kurtulmak istediğine dair şu şiiri yazmıştır.

Gerekdir-kim idem âheng-i uzlet


Koyub gayri tutam nefsi ülfet.[13]

El Hasıl Atsız Bey'in tahttan çekildi ve zevkine düşkün musiki ve şarapla sefahatte geçirdi ifadesi yanlıştır.

Devam Edelim

"Üzerine çektiği müttefik haçlı ordularını yenen Yıldırım Bayazıd”ın içkiye düşkünlüğü de meşhurdur."


Yıldırım Beyazıd içki içmezdi.[14]

"Hadiselerin akışı, Yıldırım'a yüklenmek istenilen hallerde mübalağaya kaçıldığını, Moğol oluşu dolayısıyla Timur'a galibiyetinin tam hakkını vermemek için kusur ve kabahat icadına çalışılmış olduğu intibaını uyandırmaktadır."
[15]

Devam Edelim

"Orhan Gazi ise kendisiyle birlikte Rumlar”a karşı savaşan dervişlerden Geyikli Baba”ya, içki içtiğini bildiği için şarap göndermiştir."


Geyikli Baba ile Orhan Gazi arasındaki ilişkiyi yansıtan en önemli hadise sultanın kendisine iki yük şarap ve iki yük rakı göndermesidir. Geyikli Baba gönderilen rakı ve şarabı kabul etmeyip sultana iade etmiş, tarikatı sorulunca Baba İlyas müridi ve Seyyid Ebü’l-Vefâ tarikatından olduğunu söylemiş, bunun üzerine Turgut Alp’in aracılığıyla takibattan kurtulmuştur.[16]

Geyikli Baba bizim dergahımıza giren rakı şarap bal olur diyerek kaynatıp Orhan Gaziye geri göndermiştir.
[17] Yani Atsız Bey'in dediği gibi içki içtiğini bildiği için değil belki bu mübareği denemek için göndermiştir. Saniyen Geyikli Baba içki içmezdi derviş idi zühd sahibi bir insan idi içki içtiğini bildiği ifadesi de yanlıştır.

Nihal Atsız'ın, Mustafa Kemal Düşmanlığı

1) Kendi Sözlerinden


Irkçılıkla Kemalizm arasında bir ölçüştürme yapmak gerekirse şöyle denebilir: Irkçılık, bizden olmayanların bize hep ihanet ettiklerini bilmekten doğan tarihi bir gerçeğe, Kemalizm ise otuz yılın yalan dolan propagandasına dayanmaktadır. Bugün dönme, mason ve Kemalist güruhunun ağzında sakız gibi dolaşan yobazlık kelimesi en çok kendilerine yakışmaktadır: İnkılâp yobazları... Kendilerinden başka türlü düşünenlere tahammül edemeyen Kemalist ve mason[18] yobazlar. Bereket versin ki, Fatih'e sövmekte Kemalist yalnızdır. Türk çocuklarının gönülleri her gece onun kilitli türbesinde[19] ihtiram nöbeti tutmaktadır.[20] Nerde o mukaddesata saldıran Kemalist inkılâpları? Milletin dinine tahakküm[21] artık sökmüyor, değil mi? Ecdat türbeleri artık kilitlenemiyor[22], Koraya giden tugayın kumandanı Kur’anı öpmekten menedilemiyor, değil mi?[23]

2) Dalkavuklar Gecesi İsimli Kitaptan Nakiller






Dalkavuklar Gecesi İsimli Eserdeki, Kral Subbiluliyumma olan atıflar bahsedilenin İnönü değil Atatürk olduğunu gösteriyor.

a) Eleştirdiği kişiler Atatürk'ün kabinesidir.

b)Eleştirdiği mesele Atatürk zamanında ortaya atılan Türk Tarih Tezinin Hititleri ve Sümerleri, Türklere bağlama çabasıdır.[24]

c)Yapılan eleştiriler zamanında veya günümüzde Atatürk'e isnad edilen eleştirilerdir.
[25]

3) Mustafa Kemal Düşmanı Olan Rıza Nur'un Manevi Evladı Olması

Atatürk'ü hatıratında şiddetli bir şekilde eleştiren Rıza Nur'un manevi evladı olmasıdır.
[26]

Hatta Altındağ Yayınevinden Hatıratı çıktığında telif hakkından dolayı para almıştır.
[27]

Nihal Atsız'ın Fatih, Yavuz, Kanuni Gibi Mübarek Padişahlara Attığı İftiralar

Atsız şöyle diyor: Fatih, Yavuz ve Kanunî o kadar büyük oldukları halde ne kadar küçüklükler yapmışlardır. Şanlı Fatih’in sırf şehvet için yaptığı ahlaksızlıklar
[28], kahraman Yavuzun şahsî ikbal için işlediği cinayetler[29] ve büyük Kanunî’nin kadınlara âlet olarak[30] düştüğü büyük yanlışlıklar olmasaydı hiç şüphesiz bizim gözümüzde daha büyük insanlar olacaklardı.[31]

Trakya Olayları'nda Atsız'ın Kışkırtma ve Rolü

Nedir bu Trakya olayları; 1934'te Nihal Atsız'ın Orhun, Cevat Rıfat Atilhan'ın ise Milli İnkılap dergisinde Yahudilere karşı ırkçı yazılar yazmaları sonucunda halk etki altında kalarak Yahudi azınlığa karşı şiddet olaylarına girişti.
[32](Sadece Yorumudur) Tekirdağ, Edirne, Kırklareli ve Çanakkale gibi illerde Yahudilere ait dükkân ve evler yağmalandı[33] ve birçok kadına tecavüz edildi.[34] Bir Jandarma Onbaşı Yahudileri himaye ederken yağmacı güruh tarafından öldürüldü.[35] Yaklaşık 15 bin Trakya Yahudisi bulundukları şehirleri terk etti.[36]

İstanbulda çıkarılan Milli İnkılap Dergisinde Atsız'da yazmaktaydı ve derginin bir çok kısmı yahudilere ayrılmıştı.
[37]

Öte yandan Nihal Atsız Orhun dergisinde Yahudilere karşı bir ihtar yazısı yazdı:

“Yahudi denilen mahlûku dünyada Yahudiden ve sütü bozuklardan başka hiç kimse sevmez. Çünkü insanlık daima kuvvete, kahramanlığa ve iyiliğe tapındığı halde Yahudi zilletin, korkaklığın, kötülüğün ve seciyesizliğin örneği olmuştur. Dilimizdeki "Yahudi gibi", "çıfıtlık etme", "çıfıt çarşısı", "havraya benzemek", "Yahudiden yumurta alan içinde sarısını bulamaz" gibi sözler bu alçak millete ırkımızın verdiği değeri gösterir. Almanyadan kovulan Yahudileri kabul etmek misafirperverliğinde bulunan Fransa'da bile Yahudiler hakkındaki en basit iltifatın "pis Yahudi" terkibi olduğunu o memlekete gitmiş olan arkadaşlarımız söylüyor.

...İkide bir Yahudileri Türkleştirme cemiyetleri kurarak bizi kandırmaya çalışacaklarına namuslu Türk tebaası olarak kalsınlar yetişir.

Çünkü biz onların Türkleşeceklerini asla ummadığımız gibi bunu istemeyiz de. Çamur ne kadar fırına verilse demir olmayacağı gibi Yahudi de ne kadar yırtınsa Türk olamaz. Türklük bir imtiyazdır; her kula, bilhassa Yahudi gibi kullara nasip olmaz.

Onlara yapılacak ihtar şudur: Hadlerini bilsinler. Sonra biz kızarsak Almanlar gibi Yahudileri imha etmekle kalmaz, daha ileri giderek onları korkuturuz. Mâlûm ya ataların sözüne göre Yahudiyi öldürmektense korkutmak yektir.”

—Nihal Atsız
[38]

Bu tür Yahudi karşıtı yazıların önüne geçebilmek için Yahudi heyeti 23 Mayıs 1934'te Başbakana yardım isteme amaçlı bir dilekçe sundu. Dilekçe iki gün sonra Başbakan Müşaviri'nin eline geçti, sonra İçişleri Bakanlığı'na havale edildi, sırasıyla Emniyet Genel Müdürlüğü, Adalet Bakanlığı ve en son Matbuat Müdürlüğü'ne ulaştı; kısacası bürokrasiye takılıp kaldı.

14 Haziran tarihinde 2510 Sayılı İskân Kanunu mecliste kabul edildi. Kanun "Tek dille konuşan, bir düşünen, aynı hissi taşıyan bir memleket" yaratmak amacıyla ülkeyi "Türk kültürlü nüfusun yoğunlaşması istenen mıntıkalar", "Türk kültürüne temsili istenilen nüfusun nakil ve iskânına ayrılan mıntıkalar", "Yer, sıhhat, iktisat, kültür, siyaset, askerlik ve inzibat sebepleri ile boşaltılması istenilen, iskân ve ikamete yasak mıntıkalar"a ayırmıştır. Kanunun 9. maddesi ise İçişleri Bakanlığı'na "casuslukları sezilenleri sınır boylarından uzaklaştırmak" yetkisi vermişti. Yahudi cemaatinin önde gelen üyelerine ölüm tehditleri içeren mektuplar gelmeye ve halkı Yahudi tüccarları boykot etmeye davet eden bildiriler dağıtıldı.
[39] Daha çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu için hazırlanmış bu yasa Yahudiler aleyhine kullanıldı. İsmet Paşa'nın adının arkasına sığınarak yapılan propagandada "Hükümet ve İsmet Paşa bütün Trakya Yahudilerinin İstanbul'a sürgünlerini istiyorlar" dendi.

İlk olaylar 21 Haziran 1934’de Çanakkale’de başladı. Çanakkale'de Yahudiler'e yapılan ekonomik boykotun dozu kaçınca fiziki saldırılara dönüştü. Yağma, dayak, ırza geçme, imzasız tehdit mektupları gönderme olayları oldu. Kırklareli'nin valisi bu sırada tatildeydi ve Çanakkale'de olanların aynısı bu şehirde de oldu. Kırklareli'den kaçan Yahudiler'in bir kısmı Edirne'ye varınca olayın ciddiyetini anlayan Edirneli Yahudiler de mallarını mülklerini bırakıp İstanbul'a kaçtılar. Edirne, Tekirdağ, Kırklareli,Çanakkale, Uzunköprü, Silivri, Babaeski, Lüleburgaz, Çorlu ve Lapseki'de olayların aynı gün içinde başlaması bu işin birkaç çapulcunun işi olmadığı anlamına geliyordu.
[40]

Sonuçları;

Bu olaylardan sonra Trakya'daki Yahudi nüfusu azaldı, çoğunluğu İstanbul'a ve bir kısmı da yurtdışına kaçtı. Kesin rakam belli olmamakla birlikte Trakya’dan ayrılan Yahudilerin sayısının 13.000 ile 15.000 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Varlık Vergisi ve 21 Kur’a İhtiyatları (Müslüman olmayan azınlıkların İkinci Dünya Savaşı’nda askere alınması ile ilgili bir uygulama) meselesi gibi diğer olaylar, Yahudi azınlığın hayatını daha da zorlaştırmıştı. Özellikle İsrail devletinin resmen kurulmasından sonra Türkiye’deki Yahudilerin nüfusunda ciddi düşüşler olmuştur.
[41]


Hatime

Elhamdulillah, temmet bil hayr

Allah ﷻ hepimize ırkçılık belasından korunmayı nasib eylesin Amin!



-NURCU GENÇ










KAYNAKÇA VE DİPNOTLAR



[1] Hucurât sûresi,13



[2] Ebu Davud, Edeb, 121



[3] Nihal Atsız'ın uydurduğu Kürşad'ın gerçek ismidir



[4] Atsız, Bozkurtların Ölümü, Birinci Bölümü II Bağtur Şad



[5] Atsız, Bozkurtların Ölümü, Birinci Bölümü III Kara Kağan



[6] Atsız, Üç Osmanlı Tarihi, Ak kemik: Havas [Toplumdaki seçkin sınıf]. Kara kemik: ‘Avâm [Alt sınıf ve ayaktakımı]. olarak vermiştir, yani makale Gökalp'in olsa bile destekliyor.



[7] Halil İnalcık, Osmanlı'da Devlet Kanun Diplomasi



[8] Chalcondyle, Histoire Generale des Turc, Paris, 1662



[9] bkz. Yavuz Bahadıroğlu, Biz Osmanlıyız



[10] Nevevi, Müslim Şerhi



[11] Sakaoğlu, Necdet "Murad II", (1999) Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, C.2 s.235-238 İstanbul:Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, ISBN 975-08-0073-7.



[12] Kadir Mısıroğlu, Osmanlı Tarihi, c.1, s.302-303



[13] Sakaoğlu, Necdet "Murad II", (1999) Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, C.2 s.235-238 İstanbul:Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık, ISBN 975-08-0073-7.



[14]Kadir Mısıroğlu, Osmanlı Tarihi, c.1, s.148-152/ Prof.Dr.Ekrem Buğra Ekinci'nin 24 Kasım 2007 Cumartesi tarihli saatlimaarif.com'da çıkan makalesi/ Ahmet Akgündüz, Bilinmeyen Osmanlı, s.60



[15] Mufassal Osmanlı Tarihi (Heyet) C.1 s.204



[16] BA, Ali Emîrî, Mûsâ Çelebi Evrakı, nr. 1



[17] https://www.youtube.com/watch?v=pywoL7bWWDc



[18] http://belgelerlegercektarih.com/2012/05/13/m-kemal-ataturk-mason-mu-ataturk-mason-localarini-kapatti-mi/ (Atatürk Masondur)



[19] “Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması”, 30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilip 13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı kanun ile uygulamaya konmuş bir Atatürk Devrimi’dir.



[20] Fatih Sultan Muhammed Han'ın (Rahmetullahi aleyh) şehvet için yaptığı ahlaksızlıklar denilen (Notaras'ın oğluna tecavüz etmesi vb.) HAŞA VE KELLA. Mehmet Şeref Aykut'un Kamalizm propagandası için yazdığı(1923) sahte ve saçma isnadlarla dolu olan Hanedan ve Millet isimli eserindendir ve aslı yoktur.



[21] Atatürk dönemi tarih kitabı http://belgelerlegercektarih.com/2013/02/05/m-kemal-ataturkun-okuttugu-lise-tarih-kitabi/



[22] “Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılması”, 30 Kasım 1925 tarihinde kabul edilip 13 Aralık 1925 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 677 sayılı kanun ile uygulamaya konmuş bir Atatürk Devrimi’dir.



[23] Orkun 1951 Milli Birlik/ Altın-Işık 1947



[24] http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk_Tarih_Tezi



[25] bkz. Cemal Granda not defteri/Fahrettin Altay İran Şahı Ziyareti/Zsa Zsa Gabor One Lifetime is Not Enough (Hatırası)



[26] Mücahit Düzgün, Cumhuriyet'in İlanından İsrail'in Kuruluşuna Kadar Türkiye'deki Yahudiler



[27] https://www.youtube.com/watch?v=y_CSuthkoZ0

http://belgelerlegercektarih.com/tag/dr-riza-nurun-kitabini-indir/ (Kitaba Atılan İftiralara cevaplar ve kitabı indirmek için)



[28] Fatih Sultan Muhammed Han'ın (Rahmetullahi aleyh) şehvet için yaptığı ahlaksızlıklar denilen (Notaras'ın oğluna tecavüz etmesi vb.) HAŞA VE KELLA. Mehmet Şeref Aykut'un Kamalizm propagandası için yazdığı(1923) sahte ve saçma isnadlarla dolu olan Hanedan ve Millet isimli eserindendir ve aslı yoktur.



[29] Yavuz Sultan Selim Han (Rahmetullahi Aleyh) devr-i saltanatında kardeş katli vukuu bulmuştur, fakat kardeş katilleri şahsi ikbal için değil bekay-ı Devlet-i Ali Osman için yapılır. Yavuz'un babasına isyan etme hadisesi de Şah İsmail tehlikesini evvelden farkettiği içindir.



[30] Hürrem Sultan'ın (Rha) siyasete karışması ve gönderdiği bazı mektuplar onun Kanuniden yararlanıp kendi başına bir saltanat sürdüğünü göstermez Osmanlı Devleti'nde bir Divan-ı Hümayun vardır. Karar alma mercii Padişahtır bundan ötürü kadınlara alet oldu denilemez.



[31] Nihal ATSIZ, Kopuz Dergisi, 1939, Sayfa: 3 (MAKALELERİNDEN)



[32] Hür, Ayşe (2009-02-08). "Münferit(!) antisemitizm vak’aları". Taraf

Aviyente, Selim (2008-04-30). "1934 Trakya olayları: Bir aile dramı!". Şalom



[33] Özkırımlı, Umut, and Spyros A. Sofos, Tormented by history, (Columbia University Press, 2008), 168



[34] Hür, Ayşe (2007-11-15). "Büyük Ayıbımız: 1934 Trakya Olayları". Agos

Hür, Ayşe (2009-02-08). "Münferit(!) antisemitizm vak’aları". Taraf



[35] Anver Levi, ‘1934 Trakya Yahudileri Olayı – Alınmayan Ders’, Tarih ve Toplum, Sayı 151, Temmuz 1996, s.10-17



[36] Hür, Ayşe (2009-02-08). "Münferit(!) antisemitizm vak’aları". Taraf



[37] Avner Levi, Türkiye Cumhuriyeti'nde Yahudiler, İletişim yayınları, İstanbul 1996





[38] Orhun, MUSA'NIN NECİP(!) EVLATLARI BİLSİNLER Kİ sayı 7 s.139-140 1934



[39] "1934 Trakya Olayları, Ayşe Hür". Taraf Gazetesi. 30 Aralık 2011



[40] Mücahit Düzgün, Cumhuriyet'in İlanından İsrail'in Kuruluşuna Kadar Türkiye'deki Yahudiler



[41] "1934 Trakya Olayları, Ayşe Hür". Taraf Gazetesi. 30 Aralık 2011


 
Üst