Hayırlı günler hoşgeldiniz,
Öncelikle böyle bir hassasiyeti ve islami kaygıyı taşımanız çok güzel, inşaAllah bütün evlilikler islami ölçüler gözütülerek kurulur ve imanlı nesiller arkamızdan duacı bırakırız. Sorduğunuz soru ile ilgili daha önce sorularlaislamiyet sitesinde sorulmuş ve cevabı verilmiş benzer sorular mevcut onları aşağıda paylaşıyoruz, ayrıca inşaAllah yeni evlenecek bütün gençlerimize sizin bu düşüncelerinizin örnek alınmasını Cenab-ı Erhamurrahimin den temenni ediyoruz.
SORU: Evlilik öncesi görüşme ve telefonlaşmada ölçü nedir; tarafların birbirini tanıması nasıl olmalıdır?
Evlenmek isteyen gençlere ne ölçülerde izin veriliyor görüşmeye konuşmaya; Peygamberimiz (asm) nelere izin vermişti? Hiç görüşmeden telefonla mesajlaşarak bir-iki yıl devam edilen ilişki, en sonunda nikahla sonlandığında, sağlam zeminler üstüne kurulmamış mı olur?
CEVAP:
Değerli kardeşimiz,
Evlenmek düşüncesiyle görüşecek olan tarafların yanında, mutlaka üçüncü bir şahıs hazır olmalıdır. Aksi halde
“halvet” olarak tabir edilen
“başbaşa yalnız kalma” söz konusu olur ki, bu caiz değildir. Bu görüşmenin içine konuşma, sohbet etme, tarafların birbirlerinden talep ve isteklerini dile getirmeleri de girer. Çünkü gerek konuşmadaki tutukluk veya kekemelik, gerekse ses tonu; tarafların düşünce ve kültür seviyeleri daha çok konuşunca açığa çıkar.
Bu görüşme ve konuşmalardan bir müddet sonra, tarafların birbirleri hakkındaki kanaat ve intibaları belli olur. Çok geçmeden kararlarını bildirirler.
Dinî müsaade bir defalık görüşme için vardır. Üç-beş defa görüşme hem ciddiyetten uzaktır, hem de kurulacak ailenin sağlığı açısından bir faydası yoktur.
Bu meseleye Şâfiî mezhebinin bakışı, aile müessesesinin vakar ve ciddiyetini göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Evlenmek isteyen kişinin, talip olmadan önce kıza bakması gerekir. Bundan kızın ve ailesinin haberinin olmaması lâzımdır. Bu şekilde davranmak kızın ve ailesinin şerefi açısından daha münasiptir. Eğer kızı beğenirse talip olur, böylece kız da, ailesi de incinmemiş olur. Makul ve tecrübeye şayan olan görüş de budur. Kızın izni olsun olmasın, bakmanın caiz olduğunu gösteren hadis-i şerifler de bu görüşü teyid etmektedir.
Nikâha kadar bundan sonraki görüşmelerde, herhangi yabancı bir kadına bakmada olduğu gibi, şehevî bir duygu taşımamak kaydıyla bakmakta bir mahzurun olmadığı açıktır.
İlave bilgi için tıklayınız:
-
Evlenmeden önce, nişanlılık döneminde görüşmenin (telefonlaşma, bilgisayarla görüşme) ölçüsü nedir?..
-
Müslümanların karşı cinsten (kızla / erkekle) yabancı bir insanla chatleşmesi, normal konularda forum sitelerinde, internette (msn) konuşması caiz midir?..
- - - - - -
SORU: Evlenmeden önce, evlenilecek adayla görüşmede ölçüler nelerdir?
CEVAP:
Değerli kardeşimiz,
Evliliğe niyet etmek, sonsuz bir beraberlik için atılan ilk adımdır. Kişi henüz bu niyet safhasında iken meseleyi ciddîye alır, ölçülü ve mâkul davranırsa, ilerisi için sıhhatli ve huzurlu bir yaşayışın temelini atmış sayılır. Çünkü yaratılış, mizaç ve huy bakımından farklı olan değişik çevre ve muhitte yetişen iki ayrı insanın beraberliği söz konusudur.
Aile hayatının istenilen şekilde olması ve arzu edilen saadet ve huzurun temini açısından ilk teşebbüslerdeki davranışlar mühim bir yer tutmaktadır. Mesut bir yuvanın fertleri hem dünyaları, hem de dinî hayatları bakımından kazançlı kimselerdir. Geçimsiz bir evde ise, maddî ve manevî sarsıntıların her an ortaya çıkması mümkündür. İşte, yuvanın temeli atılırken, dikkatli, ihtiyatlı ve akıllıca hareket etmek lâzımdır.
Evlenmeye teşebbüs eden insan, ilk olarak araştırma ve soruşturmaya başlar. Müsait bir aday bulunca, nasıl bir insan olduğunu öğrenmek için görmek ve bazı hususiyetlerini bilmek ister. Bu hâl, şahsın bizzat kendisi tarafından yapılabildiği gibi, yakınları veya itimat ettiği kimseler tarafından da gerçekleştirilebilir. Bu meselede dinimizin gösterdiği yol ve tavsiye ettiği usûl en mâkulü ve en isabetlisidir.
İstenmeyen birtakım durumların ortaya çıkmasını baştan önlemek için, tarafların birbirlerini görmeleri istenmiş ve bu görme sünnet olarak vaz edilmiştir. Ashabdan Muğire bin Şube, bir gün Peygamberimize gelerek bir kadınla evlenmek istediğini söyler. Resul-i Ekrem Efendimiz, "Onu gördün mü?" diye sorunca,
"Hayır" der. Bunun üzerine Peygamberimiz,
"Git, o kadına bak. Çünkü bakman, evlendiğinizde aranızda ülfet [uyuşma, geçim] ve sevginin devam etmesi için daha uygundur."
buyururlar. Hz. Muğîre, Peygamberimizin dediğini yapar, daha sonra kadınla evlenir. Hz. Muğîre, Peygamberimizi tavsiyesi üzerine yaptığı bu evlilikten mesut olduğunu ve çok iyi anlaştıklarını söylemektedir.(1)
Yine bir başka sahabi Peygamberimize gelerek, Ensâr kadınlarından birisiyle evlenmek istediğini söyler. Peygamberimiz, ona da "O kadına baktın mı?" diye sorar.Görmediğini söyleyince Resulullah,
"Öyleyse git, o kadına bak. Çünkü Ensarın gözlerinde bir şey vardır." buyurur.(2)
Rivayetlerde Ensar kadınlarının bazılarının gözlerinin küçük veya gece körlüğüne müptelâ olduğu bildirilmektedir. Muhammed bin Mesleme'ye de Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır:
"Allah, bir erkeğin kalbine bir kadınla evlenme isteğini attığı zaman, artık onun o kadına bakmasında hiçbir beis yoktur."(3)
Ulemâdan Âmeş ise bu hususta şöyle demektedir:
"Hangi evlenme ki bakmaksızın ve tetkik etmeksizin olmuştur, sonu üzüntü ve sıkıntıdır."(4)
Bütün mezhep imamları evlenmek niyetinde olan kimsenin talip olduğu kadına, kadının da erkeğe bakmasının caiz olduğu hükmüne varmışlardır. Ancak, bu görüşme esnasında, kadının yanında mahremlerinin birisinin bulunması şartı aranmaktadır. Çünkü taraflar her ne kadar evlenmek niyetiyle bir araya gelmişlerse de nikâh olmadığı müddetçe birbirlerine yabancı ve nâmahremdirler. Yalnız olarak bir arada bulunmaları doğru olmaz.
Tarafların birbirlerini görmeleriyle sadece güzellik veya çirkinlikleri belli olur. Fakat, diyanet ciheti, ahlâkı ve ev hanımında bulunması gereken özellikleri ise, ya bizzat kendisi sorar veya sözlerine güvendiği bir kimse vasıtasıyla öğrenebilir.
Bu meselede dikkat edilmesi gereken en mühim husus, tarafların açık fikirli ve iyi niyetli olmalarıdır. Daha işin başındayken alışkanlık ve huylarını anlatmalıdırlar. Hattâ sevip sevmediği yemeklere varıncaya kadar konuşmalarında fayda vardır. Sadece beğenilen huyların bahsedilmesi, hususî mizaç ve alışkanlıklardan söz edilmemesi, ileride bazı rahatsızlıklara meydan verebilir.
Çok kere tarafların yüz yüze konuşmaları mümkün olmaz. Bu durumda her iki adayın durumu bir başkası kanalıyla öğrenilir. Bu hususta îmam-ı Gazalî Hazretleri şu tavsiyede bulunmaktadır:
"Kadının gerek ahlâkını ve gerekse güzelliğini, ancak, doğru, basiret sahibi, iyiye kötüyü birbirinden ayırdedebilen birisinden öğrenmelidir. Kendisiyle istişare edilen kişi, istenilen kıza fazla taraftar olmamalı ki, kızın vasıflarını olduğu gibi anlatsın. Aynı zamanda bu kişi kızı sevmeyen birisi de olmamalı ki, onun iyi vasıflarını gizleyip, meziyetlerinden gereği gibi bahsetmemesi durumu ortaya çıkmasın. Çünkü insan tabiatı, evliliğin başlangıcında ve kendisiyle evlenilmek istenen kadınların vasfında ya ifrata veya tefrite meyledicidir. Bu hususta normal hareket edip, gerçeği söyleyen pek azdır. Bu sebeple, ihtiyatlı hareket etmek, hanımından başkasına gönül vermekten korkan bir mü'min için çok mühimdir."(5)
Gerçekten de çevremizde mübalağacı bazı kadınların erkeği veya kızı aşırı derece övmesi, onlarda bulunmayan vasıfları bir bir sayması büyük mahzurlara yol açmaktadır. Evlilik gerçekleşip, eşler bir araya geldiklerinde, birbirlerinde söylenenleri bulamayınca huzursuzluklar başlamaktadır. Bunun için, her şeyi olduğu gibi anlatmalı, ifrata ve tefrite kaçmamalıdır.
Dipnotlar:
1. Neseî, Nikâh: 17; tbni Mâce, Nikâh: 9.
2. Müslim, Nikâh: 74.
3. tbni Mâce, Nikâh: 9.
4. İhya, 2: 40.
5. a.g.e.
(bk. Mehmet PAKSU, Kadın, Aile, Hayat, Nesil Yayınları)
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet