el-Âhir

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
el-Âhir

imaj%20%2875%29.jpg


el-Âhir; varlığının sonu olmayan, tüm varlıkların hayatı son bulsa da varlığı daimi olan, demektir.
Kâinatı seyreden insan, kusursuz bir planla tasarlanmış uzayın, her biri, kendisi için özel planlanmış yörüngelerde dönen gezegenlerin, eksen eğimi 1 derece
farklı olsa, her şeyi yakıp kavuracak bir güneşin etrafında dönen dünyanın ve yıldızların, hep yaratılmış olduğunu, her birinin bir ömrü olduğunu, yani, her
yaratılanın muhteşem bir kudretin emir eri olduğunu görür, dostlar.
Tüm mevcudata bir ömür biçilmiş, hepsinin evveli ve ahiri hesaplanmıştır. Bugünün ilmi, bütün gezegenlerin, ayın, güneşin ve dahi dünyanın yaşını hesap

edebilmekte; böylece bu asrın insanına yardımcı olmaktadır.
Yaradılmış her şey fanidir, sonludur.
Ama onları yaradan yüce kudret için zaman sınırlaması söz konusu değildir. O, her şeyden önce vardır; El-Evvel’dir. Her şey sonlanınca da kalacak olan O’dur;

el-Âhir’dir.
“İlk” ve “son” kavramları, zaman gerçeğini baştanbaşa kuşatır dostlarım.
Rahmân sûresi (55), 26, 27: “Yer üzerinde bulunan her şey fânidir. Yalnız celâl ve ikram sahibi Rabbinin yüzü (zâtı) bâkî kalacaktır.”
O, varlığının başlangıcı olmaması açısından “Evvel”dir; varlığının sonu olmaması açısından “Âhir”dir. Kalplerden geçeni, daha başından bilmesi açısından

“Evvel”, dilediği takdirde kalbindekini amele döken kullarının, varsa hatalarını sonuna kadar örtüp, bağışlaması ile “Âhir”dir. O, Ol emriyle yaratmayı
başlatmasıyla “Evvel”; yol göstericiliği ve “öl” emriyle hayatı sonlandırmasıyla Âhir’dir.
Hadîd sûresi (57), 6: “Geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü gecenin içine sokar. O, göğüslerin özünü bilir.”
Kâinatın gördüğü en mükemmel insan, kâinatı yaratan Yüce Allah’ın Habibi; Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.)’dir, dostlar.
“Yâ Muhammed! Sen olmasan Cennet’i yaratmazdım, sen olmasan Cehennem’i yaratmazdım, sen olmasan dünyayı yaratmazdım!” (Usûl-i Hadîs ve Mevzûât-ı

Aliyyü’l-Kârî Tercemesi, Ahmed Serdaroğlu, shf. 99.) ilâhî hitabının muhatabı olan İki Cihan Serveri Muhammed Mustafa’nın (s.a.s.) nurunu önceden yaratan
O’dur!
Vücutça sonda gelse de, peygamberlerin manen en evveli, Sevgili Peygamberimizdir (s.a.s.)
Ve “el-Âhir” olan Allah’ın âhir zaman Peygamberi de O’dur! Allah’ın nurunu ilk yarattığı ve Hz. Adem’e arşta seyrettirdiği ismin sahibi O’dur!
Allah’ın bütün zamanı ve mekânı kuşatmak üzere gönderdiği peygamber O’dur.
Biz, âhir zaman ümmetinin peygamberi O’dur.
Allah, el-Evvel’dir; el-Âhir’dir dostlarım.
“Evvel” ismine baharı şahit kılıp, her baharda yerküreyi binbir renk ve koku cümbüşüyle raksa kaldıran, “Âhir” ismine, kışı şahit kılıp, kullarına ölümü ve

ahireti hatırlatan O’dur!
Kuluna, âhir ama ebedî olan hayatı için dünya hayatını evvel kılan ve orada ebedî hayat için hazırlık yapmasını isteyen O’dur!
Kıyâme sûresi (75), 13: “O gün insana, yapıp öne sürdüğü ve geri bıraktığı ne varsa bildirilir.”
Necm sûresi (53), 25: “Son da ilk de (ahiret de dünya da) Allah’ındır.”
Hacc sûresi (22), 76: “O (Allah), onların geçmişlerini ve geleceklerini bilir. Bütün işler Allah’a döndürülür.”
Tüm hesaplarımızı, O’nun rızasını kazanabilmek için yapmalı, bütün işlerimizin hesabını O’na vereceğimizin idrakiyle yaşamalıyız dostlar.
Allah’ım, evvelimizi, âhirimize basamak eyle! Evvelimizi de âhirimizi de hayırlı eyle. Evvelimizde seni bulmayı; âhirimizde seninle olmayı müyesser eyle!
Aciziz, takatimizin tükendiği yerde, evvelimizi de âhirimizi de bağışla!
Enbiyâ sûresi (21)’nde (35): “Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak şer ile de hayır ile de deniyoruz. Hepiniz de sonunda Bize

döndürüleceksiniz.” buyuruyorsun, Rabbim!
Ey, varlığının başlangıcı ve de sonu olmayan Allah’ım! Ey, el-Evvel ve el-Âhir olan yaradanım! Bu sonlu, fâni ve aciz kulun, isimlerinin enginliğinde sana

sığınıyor ve sadece senin kapının tokmağını çalarak, senden talepte bulunuyor:
Ahiretime yürürken, bu sonlu ömrümü, ebediyen Sen’li eyle!
Ellerim, dergâh-ı ilâhine uzanmış, benden, mağfiretini esirgeme. Beni bağışla! Ömrümün geri kalan kısmını, geçen zamanımdan daha kıymetli ve daha bereketli

kıl. Son günümü en güzel günüm, son amelimi en makbul amelim eyle! Âmin.
el-Evvel ve el-Âhir isimleri, zaman gerçeğini baştan başa kuşatırken; el-Bâtın ve ez-Zâhir isimleri mekân gerçeğini bütün boyutlarıyla kuşatır dostlar.
Allah (cc), ez-Zâhir’dir. Varlığı, delillerle aşikâr olandır. Allah (cc), el-Bâtın’dır, mahiyeti gizlidir.
Şimdi gözlerinizi, idrakinizi ve yüreğinizi bir ağaca, yemyeşil, meyveler yüklü bir ağaca çevirin dostlarım ve Yüce Allah’ın isimlerinin tecellilerini bu

ağaçta seyredin:
Hz. Allah, el-Evvel ismi ile o ağacın bütün programını bir minicik çekirdekte toplamış; ağacın cinsini, yapraklarını şeklini, meyvesinin tadını, kokusunu,

biçimini, ağacın ömrünü, dallarının sayısını, kalınlığını ve diğer tüm bilgileri, küçücük bir çekirdeğe yüklemiş ve âdeta çekirdeğe bir hafıza vermiştir.
el-Âhir isminin tecellisi ile her ağacın meyvesi hayat bulur dostlar. Siz, o meyveyi elinize alıp, meyvenin tadını kokusunu ve faydalarını düşünerek, o ağacı

tarif edebilirsiniz.
Rabbim! Ahirimizi hayr eyle. Amin.


 
Üst