Ehl-i kalb ne demektir?

ma'vera

Emektar
Özel Üye
Ehl-i kalb:
Kalbi uyanık, basireti ziyade olan. Gönül ehli. Mâneviyata çok kıymet veren, kalben Cenab-ı Hakk'a çok yakınlık hissedip çok hikmetlerden anlayan zât.


Ehl-i kelâm:
(Bak: Mütekellimîn)


Ehl-i keşf:
f. Perdeli olan ve zâhir hislerle bilinmeyen hakikatları, Cenab-ı Hak'kın lütf u ihsanı ile bilen veliler.


Ehl-i keşf-il kubur:
Kabir âleminde olanları bilen,kabirdeki ölünün ahvâlini keşfedip doğru olarak haber veren veli,evliyâ.

(Ehl-i keşf-i kuburun müşahedesiyle, müteadditvâkıatla, tahsil-i ulûm ânında vefat eden bazı müştak ve ciddî bir talebe-i ulûm, şehidler gibi kendini hayatta ve kendi dersiyle meşgul görüyor. Hattâ meşhur bir ehl-i keşf-i’l-kubur, vefat eden ve ilm-i sarf ve nahvi okuyan bir talebenin kabrinde Münker, Nekir’e nasıl cevap verecek diye murakabe etmiş. Ve müşahede edip işitmiş ki, melek-i suâl, ondan sordu. “Men Rabbûke? Senin Rabbin kimdir?” dediği zaman, o nahv dersiyleiştigal ederken vefat eden talebe, o meleğin cevabında demiş: “Menmübtedâdır,Rabbûke onun haberidir.” Nahiv ilmince cevap vermiş, kendini medresede zannetmiş.Ş.)


Ehl-i kıble:
Müslüman, kıble ehli.


Ehl-i kitab:
f. Allah'ın gönderdiği kitaplara inanan.
* Müslüman, Hristiyan veya Yahudi olan.
(Hakiki Hristiyanlık veya Yahudilikten çıkmamış bulunan.)

(Kur’ân’ın hükümleri ve kanunları o kadar sabit ve rasihtir ki, asırlar geçtikçe daha ziyade kuvvetini gösteriyor. Evet, en ziyade kendine güvenen ve Kur’ân’ın sözlerine karşı kulağını kapayan şu asr-ı hazır ve şu asrın ehl-i kitap insanları, Kur’ân’ın
blank.gif
1
يَاۤ اَهْلَ الْكِتَابِ يَاۤ اَهْلَ الْكِتَابِhitab-ı mürşidânesine o kadar muhtaçtır ki, güya o hitap doğrudan doğruya şu asra müteveccihtir ve يَاۤ اَهْلَ الْكِتَابِ lâfzı, “Yâ ehle’l-mektebmânâsını dahi tazammun eder; bütün şiddetiyle, bütün tazeliğiyle, bütün şebabetiyle
blank.gif
2
يَاۤ اَهْلَ الْكِتَابِ تَعَالَوْا اِلٰى كَلِمَةٍ سَوَاۤءٍ بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمْ sayhasını âlemin aktârına savuruyor.S.)
Dipnot-1 “Ey kitap ehli! Ey kitap ehli!” Âl-i İmrân Sûresi, 3:64.
Dipnot-2 “Ey kitap ehli! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze gelin.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:64.




(Kur'an-ı Kerim, o cümlede ehl-i kitabı imana teşvik etmekle, onlara bir ünsiyet, bir sühulet gösteriyor. Şöyle ki:
Ey ehl-i kitab! İslâmiyeti kabul etmekte size bir meşakkat yoktur. Size ağır gelmesin! Zira, size bütün bütün dininizi terketmenizi emretmiyor. Ancak, itikadatınızı ikmal ve yanınızda bulunan esasat-ı diniye üzerine bina ediniz; diye teklifte bulunuyor.
Zira Kur'ân, bütün kütüb-ü sâlifenin güzelliklerini ve eski şeriatlarının kavaid-i esasiyelerini cem'etmiş olduğundan, usulde muaddil ve mükemmildir. Yâni ta'dil ve tekmil edicidir. Yalnız, zaman ve mekânın tegayyür etmesi tesiriyle tahavvül ve tebeddüle maruz olan füruat kısmında müessistir. Bunda aklî ve mantıkî olmayan bir cihet yoktur.
Evet, mevasim-i erbaada giyecek, yiyecek ve sair ilâçların tebeddülüne lüzum ve ihtiyaç hasıl olduğu gibi, bir şahsın yaşayış devrelerinde, talim ve terbiye keyfiyeti tebeddül eder. Kezalik, hikmet ve maslahatın iktizası üzerine, ömr-ü beşerin mertebelerine göre ahkâm-ı fer'iyede tebeddül vardır.
Çünkü, fer'î hükümlerden biri, bir zamanda maslahat iken, diğer bir zamana göre mazarrat olur. Veya bir ilâç, bir şahsa deva iken, şahs-ı âhere dâ' olur. Bu sırdandır ki, Kur'ân, fer'î hükümlerden bir kısmını nesh etmiştir. Yâni vakitleri bitti, nöbet başka hükümlere geldi, diye hükmetmiştir. İ.İ
.)


Ehl-i kubur:
Kabir ehli. Ölüler.

(Ehl-i kuburun çendan ruhları bâkidir; fakat kendilerini ölmüş biliyorlar. Berzahta aldıkları lezzet ve saadet, şühedanın lezzetine yetişmez.Mek.)


Ehl-i kura:
Köylerde, kasabalarda yaşayan.


Ehl-i Kur'ân:
Kur'âna tabi olan.Müslüman.Kur'ân öğrenmek ve öğretmekle meşgul kişi.Kur'ân'a sahip çıkan. Hafız.


K:Yeni Lûgat
 
Üst