Dünyaca Ünlü Hafızların Hayatları

fersah

Yeni Üye
Üye
Yeni Asya gazetesinden dünyaca ünlü hafızlara dair muhteşem yazı dizisi.
 

fersah

Yeni Üye
Üye
Ünlü Türk Hafız Abdurrahman Gürses Hocaefendi

Kur’ân tilâveti hususunda her ne kadar Mısır tavrı üzerine yazılar kaleme alsak da, kıraat ve tilâvet dünyası sadece bu coğrafyadan ibaretmiş gibi algılanmamalı.

Kur’ân’ın manasını yine onun ruhuna daha uygun olarak yansıttığı için, bu belde uluslar arası arenada popüler olsa da, bu anlamda dünyanın farklı noktaları ve kendine has bir terennüm tarzı ile meşhur olmuş yerleri de vardır. Kuşkusuz İstanbul bu mekânlardan biridir.

Kur’ân’a ve hassaten Kur’ân ilimleri içinde en zirve noktada bulunan kıraat ilmine samimane hizmet etmiş, en etkili ve verimli bir noktadır İstanbul. Geçmişe gidildiğinde bu şehrin isminin İslambol olduğunu görmek bunun en açık delilidir. Dolayısıyla, İstanbul’un yetiştirmiş olduğu önemli kıraat âlimi, hafız ve hatiplerini de çalışmalarımızda ele alacağız.

Bu vesileyle, İstanbul tarzının en önemli temsilcilerinden kabul edilen üstad Abdurrahman Gürses Hocaefendi’yi, bu sahanın Türkiye’deki ilk halkalarından olması hasebiyle tanıtmaya çalışacağız.

Nurullah Dağ (Yeni Asya Gazetesi)
 
Son düzenleme:

fersah

Yeni Üye
Üye
Tilâvetin vakar abidesi: Mahmud Ali Benna

Mısır’ın duâyen kurralarından Mahmud Ali Benna sadece okuyuşuyla değil, yüce Kelâm’ı yaşama bakımından da örnek teşkil etmektedir. Bu sebeple onun hem cemaate yönelik okuyuşlarından hem de murattel hatminden büyük oranda istifade edilmelidir.

İnsanların en fazla değer verdikleri şey, belki de güzel bir ses ve bu sesle icra edilen sanatsal çalışmalardır. Zira böyle bir yetenek, kişiyi vitrine çıkarmakta ve gözde bir şahsiyet haline getirmektedir. Aynen bunun gibi, kelâm-ı İlâhi’yi formatına uygun bir şekilde okuyabilen, Kur’ân’ın o eşsiz ahengini san’atıyla yoğurabilen ve bunu da insanlara sunma fırsatını yakalayan nice hafız ve kari’ler (Kur’ân okuyucusu) vardır ki, bu başarıları altında inlemektedirler. Toplumun teveccühü o kimselerin birtakım kabiliyetleri ile bir araya gelince, insan nefsin dürtüleri altında ezilmekte ve bu eziklik onu Allah katında deforme etmektedir. Bunun sonucu olarak da uzun yıllar emek verdiği bu çalışmalar kendisini manen sıkıntıya sokmaktadır.

Nurullah Dağ (Yeni Asya Gazetesi)
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

fersah

Yeni Üye
Üye
“Mekke-Kahire-İstanbul” ekseninde Kur’ân Kültürü

Kur’ân-ı Kerîm, hem orijinal ifadelerinin mükemmelliği hem de anlamı itibariyle kurtuluş ve mutluluğun en büyük unsurudur.

Onun bu yönüdür ki, kendisine enfes tarifler getirilmesine yol açmıştır. Zira onun için, “Kur’ân, insanoğlunun kıymet ve değeri ölçüsünde, onun kalp, ruh, akıl ve cismaniyetini nazar-ı itibara alarak, yüksekler yükseğinden nüzul ile insanlık ufkunda tulû etmiş, en mükemmel mesajlar ve ilâhî kanunlar mecmuasıdır” ve yine “Sonsuzun, kelime ve harfler dünyasının parıldayan ışığıdır Kur’ân. İns ü cinnin duygu, düşünce ve his atlasında melekûtun sesi soluğudur Kur’ân…” (Kur’ân’dan İdrake Yansıyanlar) şeklinde mükemmel tarifler yapılmıştır.
Kelâm-ı İlâhi’ye getirilen böylesine enfes tanımlarla, onun sesinin duyulmasıyla gözler aydınlığa kavuşmuş; duygu ve dil bütünlüğünün elde edilmesiyle gönül dile gelmiş ve o gönlün sesi manevî bir sedaya bürünmüştür. Bu da demektir ki, insanoğlu bu mesajlara her açıdan kulak vermelidir. Kur’ân’ı, kalbiyle, ruhuyla, aklıyla yoğurmak suretiyle bir hayat nizamı oluşturmalı ve onun gayesine uygun söz ve davranış birliği elde etmelidir. Ayrıca bu, Kur’ân’ın hissiyatına matuf olmalı ve engin derinliğinden çıkmışçasına bir ahenk arz etmelidir.

Nurullah Dağ (Yeni Asya Gazetesi)
 
Üst