Dünya ateşinin ışık vermesi gibi, cehennem ateşi de ışık vermekte midir? Cehennemi neden göremiyoruz

İslami Sorular

KF Ailesinden
Özel Üye
Dünya ateşinin ışık vermesi gibi, cehennem ateşi de ışık vermekte midir? Cehennemi neden göremiyoruz

Cehennemde ateş vardır; ancak onun ateşi nursuzdur. Bu nedenle cehennemde, ışık, nur, aydınlık gibi güzellikler yoktur.


Nitekim bir hadiste şöyle buyurulmuştur:

"Cehennem kıpkırmızı kesilinceye değin bin yıl yakıldı, sonra bembeyaz olana kadar bin yıl daha yakıldı, daha sonra da simsiyah olana kadar bin yıl daha yakıldı. O, şimdi simsiyah (Tirmizi, Cehennem, 8; İbn. Mâce, zühd 38) ve kapkaranlıktır. (bk. Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları, 23/407)

Bir başka rivayete göre, Peygamberimiz (a.s.m.) “Cehennem ateşi dünya ateşinden yetmiş derece daha sıcaktır.” (Müslim, Cennet, 30; Tirmizi, Cehennem, 8) buyurmaktadır. Cehennem “Nâr” yani ateş olduğu için sıcaklığı gibi, dondurucu soğukluğu da vardır. Zemherîr (İnsan, 76/13) cehennemin soğukluğunu anlatır. (Buhari, Bed’ul-Halk, 10; Tirmizi, Cehennem, 9) Ateşin eksi mertebesi dondurucu soğuk olduğu bilenen bir husustur.

Peygamberimiz (a.s.m.) “Şüphesiz kıyamet gününde cehennemliklerin azap itibariyle en hafif olanı, ayaklarının altına iki kor parçası konulan ve sıcaklığından beyni kaynayan kimsedir. O zanneder ki kendisinden daha şiddetli azap gören hiç kimse yoktur. Hâlbuki o azabı en hafif olandır.” (Buhari, Rikak, 51; Müslim, İman, 363-364; Tirmizi, Cehennem, 12) buyurur.

Dinin amacı insanları yaratılış amacı olan imana ve gerçek hayat olan ve ebedî olarak kalacağımız ahiret hayatına yönlendirmektir. Yüce Allah “Dünya hayatını ve onun fani güzelliklerini arzulayanlar bir istediklerini dünyada veririz. Ancak ahirette onlara ateşten başka bir şey yoktur.” (Hud, 11/15-16) buyururken, dünyada yapılan hiçbir şeyin karşılıksız kalmayacağını ve ahirette bir karşılığının olduğunu da “Kim zerre miktarı hayır işlerse onun karşılığını görür. Kim de zerre kadar şer işlemişse onun karşılığını görür.” (Zilzal, 99/7-8) ayeti ile ifade etmiştir.

Cennet ve cehennemin dünya ve insan ile çok yakından ilgisi ve alakası vardır. Amellerimizin neticeleri anında cennete ve cehenneme ulaşır. “Cehennem şehvetlerle ve nefsin hoşuna giden şeylerle donanmıştır. Cennet de nefsin hoşuna gitmeyen ibadetlerle kuşatılmıştır.” (Buhari, Tecrid-i Sarih, 12/195) Peygamberimiz (sav) “Cennet size ayakkabının bağından daha yakındır. Cehennem de bunun gibidir.”(Buhari, Tecrid-i Sarih, 12/195) buyurmuşlardır.

“Cehennem nerededir?” şeklindeki bir soruya Bediüzzaman Hazretleri “gerçeği Allah’ın bileceğini” bununla beraber, Peygamberimizin (a.s.m.) hadislerine dayanarak “Yerin altındadır” şeklinde cevap vermiştir. “Küre-i Arzın bir senede döndüğü yörüngenin haşir meydanını oluşturacağını, cehennemin de bu yörünge ile belirlenen hududun alt kısmında olabileceğini, gökyüzünde bulunan ve ışığı olmayan cirimlerin görünmediği gibi cehennemin de ışığı olmadığı için görünmediğini, ama dünyamızın altında ve içinde bulunan “Mağma tabakasının” cehennemin küçük bir örneği olabileceğini" belirtir.

Bediüzzaman, ahiretin dünya ile münasebetinin devamlı olduğunu, işlenen amellerin hemen ahirete gittiğini ve ölenlerin ruhlarının anında ahirete gittiğini belirtir. Ayrıca yazın şiddet-i hararetine hadis-i şerifte “min feyhi cehennem/cehennemin harareti” (Buharî, Mevâkît, 9, 10; Müslim, Mesâcid: 180, 181; Ebû Dâvud, Salât: 4) denilerek bu münasebete dikkat çekilmiştir.

Ahiret ile bu derece sıkı bir münasebet içinde olduğumuz halde cehennemi göremememizin sebebini de cehennemin ışığının olmaması yanında çok büyük olmasına da bağlar. Dünyevî küçük gözlerimizle görmemizin mümkün olmadığını, ancak yıldızlar gibi gözlere sahip olmakla görülebileceğini, ancak akıl gözü ile görmenin mümkün olduğunu belirtir. (bk. Mektubat, Birinci Mektup)
 
Üst