Cuma Namazı Türkiyede kılınırmı neden kılınmaz

  • Konuyu başlatan Kayıtsız Üye
  • Başlangıç tarihi
K

Kayıtsız Üye

Ziyaretçi
Cuma Namazı Türkiyede kılınırmı neden kılınmaz
cuma namazı türkiyede kılınırmı darül harb midir?
 

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Soru: Hanefi mezhebine göre devlet başkanının, halifenin izni olmazsa cuma namazı kılınmaz. Yani cumanın sıhhat şartıdır. Bu yüzden bazı kişiler Türkiye’de cuma namazının kılınamayacağını söylüyor ve kendileri de kılmıyorlar. Normal olarak bizim de kafamız karışıyor. Türkiye’de Cuma namazı kılınır mı kılınmaz mı? Bunu açıklayabilir misiniz?

Cevap:
Hanefi mezhebinde Cuma namazının kılınmasının farz olması için bazı şartlar koşulmuştur. Bu şartlardan birisi de Cumayı kıldıracak olan imamın sultan veya onun görevlendireceği bir kişi olmasıdır. Hanefî mezhebinin böyle bir görüşe varmasının sebeplerini okumamış olan bir kısım müslümanlar, burada sözü edilen sultan kelimesini devlet başkanı olarak anlamışlardır. Bu sebeple Cuma namazını ya müslüman devlet başkanının veya onun görevlendireceği bir kimsenin kıldırması gerektiği zannedilmektedir. Bu görüşe, bazı hayali gerekçeler de eklenerek, Hanefî mezhebinin Cuma namazı için belirlediği şartların Türkiye’de oluşmadığı öne sürülmektedir. Bu yanlış iddia şu şekilde özetlenebilir:

“Türkiye laik bir ülkedir. Burada devlet başkanının Cuma namazını bizzat kıldırması söz konusu değildir. Cuma namazı İslâmî egemenliğin bir simgesidir. Fakat laik yönetim İslam’ın egemen olmasını kabul etmez. Bu sebeple böyle bir yönetimin görevlendireceği imamların arkasında Cuma namazı kılınmaz.”

Allah’ın emrini yerine getirmekten başka arzusu olmayan ve çoğunluğu gençlerden oluşan kardeşlerimizden bir kısmı bu görüşün doğru olduğuna inanmışlardır. Günümüzde, bu sebeple Cuma namazını kılmayan ve bunu İslam’ın egemen olması uğruna yapılan bir cihat sanan insanlar ortaya çıkmıştır.

Hanefî mezhebi böyle bir görüşü asla kabul etmez. Bu gerekçelerle ortaya çıkan kişiler, Cuma namazı gibi bir ibadete engel oldukları için çok ağır bir vebale girmektedirler. Bu yanlış yoldan dönmedikleri sürece hem kendi günahlarını hem de onların görüşlerine dayanarak Cuma namazı kılmayanların günahları kadar bir günahı üstlenmeye devam edeceklerdir.
 
K

Kayıtsız Üye

Ziyaretçi
iyide arkadaş,kılmayanların bir dayanağı var.kılanların dayanağı nedir.cumanın şartları yokmudur.cuma devlet namazı değilmidir.peygamberimiz hangi şartlarda kılmıştır.
 
K

Kayıtsız Üye

Ziyaretçi
Selamun aleykum,
cuma namazı bir siyasi namazdır.şeriat hükmü olmadan fasık kişilerin ve taguta bağlı kişilerin arkasında kılınmaz taguttan emir alan hizmette bulunan hiç bir insanın arkasında namaz kılınmaz.biz dinimizi doğru düzgün yaşayamıyoruz bugün kuranda 24 yerde cihat emrediliyor.80 küsür yerde hüküm var.bu ahir zamanın hocaları bigüne bigün cihattan bahsettilermi kuranı kendilerine göre saklıyorlar.birde diyorlar ki en büyük cihat nefisle olan cihattır.sizi bizi bununla kandırıp allahın emrettiği cihatı saklıyorlar.çünkü korkuyorlar içeri atılacaklar diye.açık kuranı okuyun cihadla ilgili ayeteleri.böyle insanların arkasında namaz kılınmaz.cumada olsa vakit namazıda olsa farketmez.
 

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
SORU
Türkiye'de cuma namazı farz mıdır? Devlet izni ve namazı devlet reisinin kıldırması şart mıdır?

CEVAP

Değerli kardeşimiz;
Cuma namazının farz olması için bâzı şartlar olduğu gibi, sahih olması için de bâzı şartlar vardır. Bu şartlar şunlardır:
1. Cuma namazının öğle vaktinde kılmak.
2. Namazdan evvel hutbe okunmak.
3. Cuma namazı kılınan yer, herkese açık olmak. Muayyen kişileri içeriye alıp sonra kapısı kilitlenen bir camide cuma kılınmaz.
4. İmamdan başka en aşağı üç erkek cemaat bulunmalıdır. Bu sayı, İmam Mâlik'de otuz; Şâfiî'de kırk kişidir. Ebû Yûsuf'a göre ise iki erkek cemaat de kâfidir.
5. Cuma namazını kıldırmak için vazife sahibi, yani, cumayı kıldırmaya resmen izinli bir kimse bulunmalıdır. Eğer yetkili bir kimseden izin alınmış olmaz da Müslümanlar da namaz için toplanmış bulunurlarsa, içlerinden birini imam yaparak cumayı kılabilirler.
6. Cuma namazı kılınacak yer, şehir veya şehir hükmünde olmalı. Şehrin ne demek olduğu müctehidler arasında ihtilâflıdır. Daha sonraları, köylerde bile cuma namazının kılınabileceği hükme bağlanmıştır.

Diyanet İşleri Başkanlığının da bu konuda izni vardır. Bir camiye cemaat sığmadığı takdirde, o beldedeki sair camilerde de cuma namazı kılınabilir. Fakat müteaddit yerlerde kılınamıyacağını söyleyen fakihler de vardır. Bunlara göre, bir beldede ilk kılınmaya başlanan cuma namazı sahih, diğer yerlerde kılınan cumalar ise fâsiddir. Bu durumda cemaate öğle namazını kılmak vâcib olur. Sıhhatli olan ve alimlerin çoğunluğunun kabul ettiği görüş, cuma namzının aynı beldede değişik camilerde kılınabileceğidir.

Eğer bir yerde birden çok camiye cuma izni verilmişse, onların hepsinde cuma namazı olur. Zaten cami ve mescit özelliği olan her yere cuma için izin verilmiştir.

Cuma namazının sahih olması için "devlet temsilcisinin izni" problemi İslâm hukukçularınca tartışılmıştır. Bu iznin gerekli olduğunu söyleyenler olduğu gibi aksini savunanlar da bulunmuştur. Biz aşağıda her iki görüşü ve delillerini vererek, konuyu değerlendirmeye çalışacağız.

Hanefi hukukçularına göre, cuma namazı için izin gereklidir. Dayandıkları delil Câbir b. Abdullah ve İbn Ömer'den nakledilen şu hadistir:
"Kim cuma namazını ben hayatta iken veya benden sonra, adaletli ve câir (zâlim) bir imamı (önderi) varken, onu küçümseyerek veya inkâr ederek terkederse, Allah iki yakasını bir araya getirmesin ve işini bitirmesin." (İbn Mâce, İkâme, 78)
İbn Mâce bu hadisin senedinde bulunan Ali b. Zeyd ve Abdullah b. Muhammed el-Adevî sebebiyle isnâdı zayıf sayar. Heysemî, hadisin benzerini naklettikten sonra şöyle der: Bu hadisi Taberanî, el-Evsat'ında nakletmiştir. Oradaki senedde Musa b. Atıyye el-Bâhilî vardır. O'nun biyografisini bulamadım. Geri kalan râviler güvenilir. (Mecmau'z-Zevâid, II, 169, 170)
Bu hadiste, cuma namazının farz olması için, adaletli veya adaletsiz bir yöneticinin bulunması öngörülmüştür. Cuma namazı büyük cemaatle kılınacağı ve hutbede topluma hitap edileceği için, onun toplum düzeni ile yakından ilgisi vardır. Devletten izin alma şartı aranmazsa fitne çıkabilir. Cuma kıldırmak ve hutbe okumak bir şeref vesilesi sayılarak rekabet doğabilir. Bazı kimselerin çekişme ve ihtirasları cemaatin namazını engelleyebilir. Camide bulunan her grubun namaz kıldırmak istemesi, cumadan beklenen faydayı yok eder. Bir grup kılarak, diğerleri çekilse yine amaca ulaşılmaz. Kısaca hikmet ve toplum psikolojisi bakımından da cumanın İslâm devletinin kontrolünde kılınması gereklidir.

Ancak yöneticiler cumaya ilgisiz kalır ve önemli bir sebep olmaksızın Müslümanları namaz kılmaktan alıkoymak isterse, onların bir imamın arkasında toplanarak cuma namazı kılmaları mümkündür. İmam Muhammed, bu konuda şu delili zikreder: Hz. Osman (ra), Medine'de kuşatma altında iken, dışarıda bulunan sahabiler Hz. Ali (ra)'in arkasında toplanmış ve o da cuma namazını kıldırmıştır. (el-Kâsânî, I, 261; el-Fetâvâ'l-Hindiyye, I,146; İbn Âbidin, I, 540) Bilmen, bunun dâru'l-harpte mümkün ve câiz olduğunu belirtir (Bilmen, Ömer Nasuhi, Büyük İslâm İlmihali, İstanbul 1985, s. 162)

Devlet başkanı veya valilerin bizzat cuma namazı kıldırmaları gerekli midir?

İbnü'l-Münzir şöyle der: "Öteden beri cuma namazını, devlet başkanı veya onun emriyle kıldıracak bir kimsenin kıldırması şeklinde uygulama yapılmıştır. Bunlar bulunmazsa, halk öğle namazı kılar." (Ahmed Naîm Tecrid-i Sarih Tercümesi, III, s. 48)

Burada şunu belirtelim ki, yukarıda kaydettiğimiz hadisten imam ya da Müslümanların halifesi yoksa, cuma namazı kılınamaz, diye bir hüküm çıkarmak mümkün değildir. Bu hadisin ilgili bölümlerinin anlattığı, "ister adil, isterse de zâlim olsun bir imamın varlığına rağmen" cuma terk edilecek olursa, belirtilen tehditlerle karşı karşıya kalınacağından ibarettir. Çünkü hadis, "imam yoksa cuma namazı kılamazsınız" demiyor, olduğu halde kılınmazsa, son derece tehlikeli tehditlerde bulunuyor. İmamın yokluğu halinde kılınmayacak olursa o takdirde bu hadisten, olsa olsa tehditlerin daha hafif olacağı sonucuna varılabilir. O da en müsamahalı bir istidlâl olur.

İçtihada dayalı olarak ileri sürülmüş gerekçelerin dışında, cuma namazının kılınması için şart kabul edilen ve eda şartları arasında sayılan, imamın varlığı şartının nakli bir delili yoktur. Ayrıca bu şart, yalnızca Hanefî mezhebinde öngörülmüş bir şarttır. Dolayısıyla terki halinde terettüp edeceği bildirilen bir takım tehditlere maruz kalmamak için, en azından ihtiyaten böyle bir şartı öngörmeyen diğer mezhep imamlarının görüşlerine uyularak kılınması gerekir. Diğer taraftan kaynaklarda hadis diye belirtilen: "Dört şey vardır ki, veliyyul emirlere aittir: Cihad'tan elde edilen ganimetlerin paylaştırılması zekâtın toplanması, hudut (şer'i cezaların tatbiki) ve cumaları kıldırmak." ifadeleri ise hadis değildir. [Fethu'l-Kadir'de (II, 412)] bunun İmam Hasan el-Basrî'ye ait bir söz olduğu belirtilmiştir. Son asır alimlerinden Seyyid Sâbık da "Fıkhu's-Sünne" adlı esrinde (1, 306) bunun aynı şekilde Hasan'ü'l Basrî'ye ait bir söz olduğunu kaydetmektedir. O halde böyle bir şartın öngörülmesi için dayanak teşkil edebilecek nakli bir delil elde mevcut değildir. Bu konuda ileri sürülen bu şartın sebebi, yalnızca karışıklık çıkma ihtimaline dayalı bulunmaktadır.

Veliyyü'l-Emr yoksa

Veliyyü'l-Emr ve izn-i sultânî diye belirtilen hususun gerçekleşebilmesi için, Müslümanların başında en azından -zâlim de olsa- bir yöneticinin bulunması zorunludur. Başa geçmiş bulunan yöneticinin, İslâm'ı kabul etmesi ise onun, Müslümanların veliyyü'l-emri olarak görülmesinin asgarî şartıdır. Yani Müslümanların İslâmî olmayan yönetimlerin tahakkümü altında yaşamaları halinde, haliyle böyle bir şartın varlığından söz etmek imkânı olamaz. Bu durum "Günümüzün Müslümanlarına; İslâm'ın öngördüğü mânâsıyla bir yöneticiye sahip olmadığımıza göre, kıldığımız cuma namazının hükmü nedir?" diye başlayan ve onun etrafında dönüp dolaşan diğer bir takım soruları daha sordurmaktadır.

Öncelikle Türkiye'nin Dar-ı İslam olduğunu cuma namazının şartlarını taşıyan her erkeğe farz olduğunu ifade edelim.

Bu konuda İbn Nüceym der ki:

"Şayet hiç bir şekilde kadı veya ölmüş olan halifenin (yerine geçmiş) halifesi yoksa, âmme de bir kişinin (cuma namazını kıldırmak üzere) öne geçirilmesi üzerinde ictimâ edecek olsalar, zaruret dolayısıyla caizdir." (İbn Nuceym, el-Bahrü'r-Râik, II, I55).

Bu açıklamalara göre cuma namazının, camide devletin izin verdiği bir imamın arkasında kılınması gerekli ise de, devletin izin vermediği kimselerin imamlığında mescid veya başka yerlerde kılınan cuma namazlarının kabul olmadığı iddia edilemez. Bununla beraber yukarıda söylenen bazı sakıncalarının da olduğu unutulmamalıdır. Bu şekilde cuma namazı kılanların, zuhr-i ahir namazını da mutlaka kılmalarını önemle tavsiye ederiz.

Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet
KAYNAK
http://www.sorularlaislamiyet.com/a...zi-devlet-reisinin-kildirmasi-sart-midir.html
EK BİLGİ
http://www.sorularlaislamiyet.com/q...-darulharp-midir.html?yorumsil=151&yorumlar=1
 

kalpteniman

KF Ailesinden
Özel Üye
Türkiyenin yüzde sekseni müslümandır darul harpta değildir insanlar hür ve serbestir
Cumhur başkanı başbakan ve hükümet erkânı Cuma namazlarını kılıyorlar onun için
böyle lüzumsuz tartışmaları gündeme taşıyıp insanların zihinlerini bulandıranları anlamak
mümkün değil.
Böyle saçma sapan şeylerle vakit harcamak yerine böylesi önemli bir namazıçeşitli mazeretler göstererek kılmıyanları camiye teşvik etmenin daha yararlı olacağını düşünüyorum.
 

milliemlak1907

Yeni Üye
Üye
Ben de bu durumu ilk defa duydum. Ama günümüzde bu durum şarta göre şekillenebilir diye düşünüyorum. mesela bizim gibi cumhuriyet olan bir ülkede yani sultan olmayan bir ülkede diyanetin atadığı imamlar tam olmasa da bu durumun karşılığı oluyor (yani sultanın görevlendirdiği imam = Cumhuriyetin din işleri sorumlusunun atadığı imam). yani bence Türkiyede kılınır.
 
A

ALİ SİNAN

Ziyaretçi
Peygamber efendimiz ebu cehil başkan olduğu zamanda cuma namazı kılmamıştır diyor.Bir kaç araştırmalarıma göre imamlar atatürk laik ve inkilaplarına sadık kalacağına hiçbir şekilde karşı gelmeyeceğine dair yemin ediyor.Peygamber efendimizin de dediği gibi bir kişi ya ALLAH ın isim ve sıfatları üzerine yemin etsin yada sussun. Şu durumdada laik bir devleette yaşıyoruz ve her imamın göreve başlaması için bu yemini etmesi gerekiyormuş araştırdğım bilgilere göre ama ALLAH en iyisini doğrusunu bilir benim dediğim bilgilere ya bu doğrudur veya başka adamın dediği doğrudur demeyin birazda sizler araştırın malum cuma namazının önemi çok büyük
 

Nurcu Genç

Üye
Üye
Peygamber efendimiz ebu cehil başkan olduğu zamanda cuma namazı kılmamıştır diyor.Bir kaç araştırmalarıma göre imamlar atatürk laik ve inkilaplarına sadık kalacağına hiçbir şekilde karşı gelmeyeceğine dair yemin ediyor.Peygamber efendimizin de dediği gibi bir kişi ya ALLAH ın isim ve sıfatları üzerine yemin etsin yada sussun. Şu durumdada laik bir devleette yaşıyoruz ve her imamın göreve başlaması için bu yemini etmesi gerekiyormuş araştırdğım bilgilere göre ama ALLAH en iyisini doğrusunu bilir benim dediğim bilgilere ya bu doğrudur veya başka adamın dediği doğrudur demeyin birazda sizler araştırın malum cuma namazının önemi çok büyük


Ali sinan durum biraz farklı dostum. Eğer memleket darul harb olsa orada cuma namazı kılınmaz, ama devlet imam serahsiye imam ebu hanifeye ve imam şafiiye göre darul islamdır. Çünkü şirkin ahkamı tamamıyla tatbik edilmiyor (İmam serahsi, El Mebsut)

veya devlet daha önceden İslam devleti olmuştu ondan dolayı bu devlette islam devleti sayılır (imam şafii)
 
B

bal

Ziyaretçi
Ali sinan durum biraz farklı dostum. Eğer memleket darul harb olsa orada cuma namazı kılınmaz, ama devlet imam serahsiye imam ebu hanifeye ve imam şafiiye göre darul islamdır. Çünkü şirkin ahkamı tamamıyla tatbik edilmiyor (İmam serahsi, El Mebsut)

veya devlet daha önceden İslam devleti olmuştu ondan dolayı bu devlette islam devleti sayılır (imam şafii)



Başa geçmiş bulunan yöneticinin, İslâm'ı kabul etmesi ise onun, Müslümanların veliyyü'l-emri olarak görülmesinin asgarî şartıdır. Yani Müslümanların İslâmî olmayan yönetimlerin tahakkümü altında yaşamaları halinde, haliyle böyle bir şartın varlığından söz etmek imkânı olamaz. Bu durum İslâm'ın öngördüğü mânâsıyla bir yöneticiye sahip olmadığımıza göre cuma namazı da kılınmaz.
 
Üst