IV. Murat zamanında İbni Kemal adında bir alim vardı.
Ancak ilmiyle mağrurdu kibirliydi. Bunun için halkla pek iletişim kurmazdı kursa da onlarla oturup kalkmaz oturup kalsada hep son sözü o söylemek isterdi. Bazen mecbur kalıp bilmiyorum demesi gerekse mütevazi görünmek için bilmediği şeyi bilmiyorum derken bile ''Bu gereksiz şeyden de hiç anlamam'' tarzında küçümseyerek söylerdi...
Bir gün bir çoban İbni Kemal'i ziyarete geldi ve bir sorusunun olduğunu söyledi. Ancak kapısında adamları yandaşları kemal'in laf kalabalığına kapılmış bir takım efradı vardı ve çobanın önce bunları geçmesi gerekiyodu. Çoban kapıdakilere bir sorusunun olduğunu söyledi ve şöyle cevap aldı:
"senin sorun varsa; müftü var hoca var onlara sorsaydın ya Kemal efendi seninlemi uğraşacak"
Çoban: " ben onlara da sordum ama cevap alamadım Kemal efendiye soracağım. Bu konuya anca Kemal efendi gibi alim bir zat cevap verebilir"
Adamları iletir Kemal'e o da aynı bilmişlikle karşılar ve sonra huzuruna alır. Dedik ya ilmi vardır az buçuk Kemal efendinin enaniyetini sinsi bir mütevazilikle gizler önce misafirperverlik yapar yüzündeki sahte gülümsemesiyle.
Çoban birkaç sorum olacak beni aydınlatın büyük alim kişi der ve sorar:
-'ın ilmi ne kadardır?
İbn-i Kemal önce hah der tam yerine geldin. Bunu senin gibi bir cahile anca ben anlatabilirdim. Kemal bir daire çizer ve 'ın ilmi bu dairenin içinde kalan alan ve dışında kalan alandır.
Peki Çok güzel anlattın tatmin oldum der çoban.
Ve yine sorar
-Peygamberin ilmi ne kadardır?
Kemal gurula cevaplar hemen
-Dairenin içinde kalan alandadır.
-Peki bundan da tatmin oldum der çoban.
Çoban sorusuna devam eder.
-Bu zamana kadar gelen 124 peygamberin ilmi ne kadardır?
İbn-i Kemal dairenin içine bir daire daha çizer.Bu dairenin içinde kalan alandadır ilimleri der.
Çoban bundan da tatmin olur ve
diğer sorusunu sorar
-Pirlerin mevlevilerin velilerin evliyaların ilmi ne kadardır? diye sorar.
İbn-i Kemal yine mütevazi görünmeye çalışarak gururla dairelerin en iç tarafına küçük bir nokta yapar bu kadardır der.
Çoban son bir sorum var der.
-Peki senin ilmin bu noktanın neresinde?
Ancak ilmiyle mağrurdu kibirliydi. Bunun için halkla pek iletişim kurmazdı kursa da onlarla oturup kalkmaz oturup kalsada hep son sözü o söylemek isterdi. Bazen mecbur kalıp bilmiyorum demesi gerekse mütevazi görünmek için bilmediği şeyi bilmiyorum derken bile ''Bu gereksiz şeyden de hiç anlamam'' tarzında küçümseyerek söylerdi...
Bir gün bir çoban İbni Kemal'i ziyarete geldi ve bir sorusunun olduğunu söyledi. Ancak kapısında adamları yandaşları kemal'in laf kalabalığına kapılmış bir takım efradı vardı ve çobanın önce bunları geçmesi gerekiyodu. Çoban kapıdakilere bir sorusunun olduğunu söyledi ve şöyle cevap aldı:
"senin sorun varsa; müftü var hoca var onlara sorsaydın ya Kemal efendi seninlemi uğraşacak"
Çoban: " ben onlara da sordum ama cevap alamadım Kemal efendiye soracağım. Bu konuya anca Kemal efendi gibi alim bir zat cevap verebilir"
Adamları iletir Kemal'e o da aynı bilmişlikle karşılar ve sonra huzuruna alır. Dedik ya ilmi vardır az buçuk Kemal efendinin enaniyetini sinsi bir mütevazilikle gizler önce misafirperverlik yapar yüzündeki sahte gülümsemesiyle.
Çoban birkaç sorum olacak beni aydınlatın büyük alim kişi der ve sorar:
-'ın ilmi ne kadardır?
İbn-i Kemal önce hah der tam yerine geldin. Bunu senin gibi bir cahile anca ben anlatabilirdim. Kemal bir daire çizer ve 'ın ilmi bu dairenin içinde kalan alan ve dışında kalan alandır.
Peki Çok güzel anlattın tatmin oldum der çoban.
Ve yine sorar
-Peygamberin ilmi ne kadardır?
Kemal gurula cevaplar hemen
-Dairenin içinde kalan alandadır.
-Peki bundan da tatmin oldum der çoban.
Çoban sorusuna devam eder.
-Bu zamana kadar gelen 124 peygamberin ilmi ne kadardır?
İbn-i Kemal dairenin içine bir daire daha çizer.Bu dairenin içinde kalan alandadır ilimleri der.
Çoban bundan da tatmin olur ve
diğer sorusunu sorar
-Pirlerin mevlevilerin velilerin evliyaların ilmi ne kadardır? diye sorar.
İbn-i Kemal yine mütevazi görünmeye çalışarak gururla dairelerin en iç tarafına küçük bir nokta yapar bu kadardır der.
Çoban son bir sorum var der.
-Peki senin ilmin bu noktanın neresinde?
