Bir Anadolu Alpereni Elvan Seydi (Seyit) Hazretleri K.S.

Mukeka

Düzenleyici
Moderator
Özel Üye
Bir Anadolu Alpereni Elvan Seydi ve Vakfiyesi

Anadolu’nun fethi dediğimizde hiç şüphesiz ilk akla gelen, Malazgirt Savaşı ve onun muzaffer komutanı Alparslan olmaktadır. Alparslan’ın Bizans İmparatorluğu’na karşı kazandığı bu büyük zafer, Anadolu’nun kapısını Türklere açmış ve Anadolu’nun Türkleşmesini başlatmıştır. Ancak Anadolu’nun Türkleşmesini gerçekleştiren Alparslan’ın kılıcı değildi. O başarıyı gerçekleştiren Hoca Ahmet Yesevi’nin Orta Asya’daki ruhunu Anadolu’ya taşıyan, Anadolu’nun taşına, toprağına, insanına manevi bir solukla üfleyen sayısız Anadolu Alperenleriydi.

Anadolu’muzun üzerinde sinsi emellerin kol gezdiği bu tarihi günlerde, Anadolu’yu Türk ruhu ve İslam ideali ile yoğuran o sayısız alperenleri tanımak ve onların yüce misyonlarını anlamak zorundayız.

İşte Anadolu’yu Türkleştiren sayısız alperenlerden biri de Elvan Seydi Hazretleri’dir. Bu büyük zat, Çankırı/Orta-Elmalık Kasabası’nda metfundur. 1991–1995 yılları arasında Elmalık İlköğretim Okulu’nda tarih öğretmenliği yaptığım sırada bu zatın türbesi ve hayatı benim ilgimi çekmişti. Bu yazı bu ilginin sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

Elvan Seydi Hazretleri’nin tarihi şahsiyetini tespit etmek için yaptığımız araştırmalarda üzülerek belirtmeliyim ki doyurucu herhangi bir bilgiye rastlayamadım. Ancak kendi adına miladi 1299 yılında kurulan vakıf ve vakfiye belgeleri ile halk rivayetleri onu tanımamızda başlıca kaynak durumundadır.

Elvan Seydi'nin babası, Çankırı’ya bağlı Seydi Köyü’nde türbesi ve camisi bulunan Hacı Murad-ı Veli’dir. Hacı Murad-ı Veli’nin türbesinin bahçesinde bulunan taş işleme Horasani börklere bakılacak olursa, Hacı Murad-ı Veli’nin dolayısıyla da Elvan Seydi'nin, Horasan soylu alperenlerden olduğu anlaşılır.

Tayip Başer, halk rivayetlerinden derleyerek oluşturduğu "Karatekin Uluları" adlı eserinde, Elvan Seydi'nin dedesi hakkında şu bilgileri vermektedir:

"Elvan Seydi'nin dedesi Aliyyül Büka, 12. yüzyılda Türkistan’da doğmuştur. Aliyyül Büka, 12. yüzyılın başlarında hac ibadeti için Türkistan’dan ayrılmıştır. Hac görevinden sonra, önce Şam’a gitmiş. Daha sonra ise Urfa’ya gelmiştir. Urfa Halilurrahman Camisi’nde bir süre kayyımlık yaptıktan sonra İç Anadolu’ya doğru yola çıkmış ve Tosya-Çankırı havalisine yerleşmiştir."

Yine halk rivayetlerine göre Elvan Seydi Hazretleri seyittir. Yani soyu Hz. Ali vasıtasıyla Hz. Muhammed’e dayanmaktadır. Bunu Tayip Başer, sözü geçen eserinde, Orta kazası Elmalık Köyü’nde Himmet oğlu Hasan Doğan adında birinin elinde Elvan Seydi'ye ait bir şecerenin varlığından söz ederek dile getirmiştir. Elmalık Kasabası’nın yaşlıları sözü edilen şecerenin varlığının doğru olduğunu, ancak otuz-otuz beş yıl kadar önce kaybolduğunu belirtmektedirler. Bu şecerenin bulunması Elvan Seydi'nin tarihi şahsiyetini anlamamızı kolaylaştıracaktır.

Doğum ve ölüm tarihlerini net olarak bilemediğimiz Elvan Seydi'nin, 13. yüzyılda yaşamış olduğu 1299 yılına ait kendi adına düzenlenen vakıf ve vakfiyesinden anlaşılmaktadır. Elvan Seydi Hazretleri, Hacı Murad-ı Veli’nin üç oğlundan biridir. Diğer kardeşleri: Abdülgaffar Çelebi, babası Hacı Murad-ı Veli’nin türbesinde, seydi Köyü’nde; Pir Ali Çelebi ise, Ankara’nın Çubuk kazasının Selek Köyü’nde metfundur.

Elvan Seydi'nin, babası Hacı Murad-ı Veli’nin yanından kaç yıllarında ayrılıp Elmalık Kasabası’na geldiğini bilemiyoruz. Ancak kendi adına kurulan vakıf ve vakfiyenin 1299 yılında oluşturulduğunu düşünecek olursak; onun, 1200’lü yılların ikinci yarısında Elmalık Kasabası’na gelmiş olabileceğini söyleyebiliriz. Çünkü 1200’lü yılların başından itibaren Bizanslıların Paflagonya olarak ifade ettikleri Çankırı ve Kastamonu bölgesi, Anadolu Selçuklu Emiri Hüsameddin Çoban Bey tarafından yavaş yavaş fethedilmeye başlanmıştı. İşte bu tarihlerde fethedilmesi kuvvetle muhtemel olan Elmalık topraklarına, Türkmenleri yerleştirmek ve burasının Türkleşmesini sağlamak için Elvan Seydi Hazretleri'nin, manevi bir önder olarak gelmiş olabileceğini söyleyebiliriz.

Bu önderlik çerçevesinde Elvan Seydi, Elmalık Kasabası’nda bir mescit, bir zaviye ve hayvanlar için bir de ahır yaptırmıştır. Bununla ilgili Elvan Seydi Vakfiyesi’nde geniş bilgi bulunmaktadır. Vakfiyeye göre: Elvan Seydi'nin bu çalışmalarını duyan Ankara/Kalecik yöresinin beyi olan Mehmet Bey oğlu Mahmut Bey, kendi mülk toprağı olan Elmalık kasabası topraklarının bir kısmını Elvan Seydi Vakfı’na bağışlayarak vakfiye haline getirmiştir.

Vakfiyede, bağışlanan toprakların sınırı açık bir şekilde ifade edilmiştir. Şöyle ki; Birinci güney sınırı, Bayraklı namındaki büyük dağa, buradan Aşkar Pınarı’na iner. Buradan yol ile döner Soğucak Oluk denilen çeşmeye varır. İkinci doğu sınırı, Soğucak Oluk Çeşmesi’nden Çatdam’a, oradan İndere namındaki vadiye, sonra Yağlı Pınar’a ve oradan da Yoncalık Tepesi’ne varır. Üçüncü kuzey sınırı, Boşluk Gediği’ne, sonra yol ile Bastak (Yaylakent) Köyü’nden gelen diğer yola varır. Dördüncü batı sınırı, Çoban Ovası’ndan yol ile Kaya namındaki tepeye, sonra Ak Çukur’a, oradan birinci sınırda belirtilen Bayraklı Dağı’na kadar olan bölge Elvan Seydi Zaviyesi’ne vakıf edilmiştir, denilmektedir. Aradan yaklaşık 800 yıla yakın bir süre geçmesine rağmen yukarıda saydığımız mevki adlarının yörede bugün de aynı isimle anılması, kültürün devamlılığını göstermesi açısından önemli bir gösterge oluşturmaktadır.

Elvan Seydi Hazretleri ve soyundan gelenlerin, 1299 yılından 19. yüzyılın sonlarına kadar sözü edilen zaviyenin şeyhliğini yürüttükleri anlaşılıyor. 16. Yüzyıl Çankırı Tapu Tahrir kayıtlarına göre, bu yüzyıllarda Elmalık Kasabası’ndaki Elvan Seydi Zaviyesi’nde üç zaviyedar ve otuz da mürit olduğu kayıtlıdır. Ancak 19. yüzyılın sonlarında bu zaviyenin ortadan kalkmasından sonra bölge halkının zamanla vakfiyedeki toprakları tapuladıkları ve böylece Elvan Seydi Vakfı’nın da ortadan kalkmış olduğunu görüyoruz.

Elvan Seydi Hazretleri’nin kaç yılında öldüğünü bilemiyoruz. Ancak 14. yüzyılın başlarına kadar yaşamış olabileceğini söyleyebiliriz. Bununla beraber o, ölümünden sonra da bölgede manevi nüfuzu ile günümüze kadar yaşamış ve bundan sonra da yaşamaya devam edecektir.

Kaynakça

Elvan Seydi Vakfiyesi, Başbakanlık Devlet Arşivi, 600 Numaralı Defter, s. 241.
Tayip Başer, Karatekin Uluları, Çankırı, 1956.
Evliyalar Ansiklopedisi, İstanbul, 1989.
Mustafa Tatcı, Hacı Murad-ı Veli, Yaren Meclisi Degisi, s. 1, Ankara, 1993.
Ahmet Kangal, 16. Yüzyılda Tapu Tahrir Defterlerine Göre Çankırı (Basılmamış Dr.Tezi), Ankara, 1993.
Bahattin Ayhan, Çankırı, Ankara, 1984.
Yaşar Yücel, Anadolu Beylikleri Hakkında Araştırmalar I, Ankara, 1991.

ELVAN SEYDİ HAZRETLERİ (Bir Başka Kaynaktan Alıntıdır)


Elvan Seyyid Hazretlerinin Ismi:
Elvan: Arapça levn isminin çoguludur. Renkler, çesitler anlamina gelir.
Levn: Arapça isimdir. Renk, boya anlamindadir. Ikinci anlami da nevi, çesittir.
Seyyid: Arapça isimdir.Birinci anlami bey, aga, ileri gelen, bas, baskandir.Ikinci anlami ise Hz. Muhammedin torunu Hz. Hasan soyundan olan kimselere verilen isimdir.
Elvan Seyyid Hazretlerinin Dedesi: Elvan Seyyid Hazretlerinin dedesi Aliyülbükadir.Aliyülbüka Hazretleri Türkistanlidir. 12. yüzyilda buradan Hicaza gelmistir.Burada hac görevini yaptiktan sonra Sama, gitmis oradan da Urfaya geçerek, muuhaddisin den (1). Abdüllatifin verdigi bilgiye göre uzun yillar buradaki Halilürrahmanda (2). kapicilik yapmistir. O günkü Anadoluyu Müslümanlastirmak politikasinin bir parçasi olarak buradan da Kastamonunun Tosya çevresine gelmistir.Aliyülbükanin Tosya bölgesinde söhret kazanan bir zat oldugu kendisinin Yer kuyu köyü civarina yerlestigi; annesi Hatice haniminda Ahlat köyü civarindaki Gürlek tepede medfun bulundugu tespit edilmistir.(3).Aliyülbüka Türkistandaki alimlerden ders alarak yetismis ve bulundugu Sam, Urfa, Tosya çevresinde Islamiyetin yayilmasi için çalismis, arzu edenleri tenvir ve irsat etmistir.(4).
Son zamanlarda ele geçen ve Orta kazasinin Elmalik kasabasi esrafindan Himmetogllarindan Yusuf oglu Hasan Dogan adindaki kisi tarafindan kopyasi alinan bir secereye göre Aliyülbükanin sülalesinin Hz.Aliye mensubiyeti kaydedilmekte ise de yukaridaki tespitlere göre bu bilginin dogrulugu mümkün degildir.Böyle bir iddianin bizce iki sebebi vardir. Birincisi, Aliyülbükanin uzun müddet Hicazda kalmasi ve Halilürrahmanda kapicilik yapmasi sebebiyle Hz.Peygamberimize ve Hz.Aliye mensubiyetini ileri sürmüs olmasidir. Ikinci sebebi ise, Aliyülbüka Hazretlerinin Hz.Peygamberin su hadis-i serifinin tesirlerinde kalarak bu mensubiyeti ileri sürdügü tahmin olunabilir.Bu hadis-i serifte;bir kimse, kendisini bana yakin görürse ve mensubiyetine iddia ederse , ayni zamanda Hz.Aliyi severse , beni sevmis olur,böylece talim edesiniz.demistir.Aliyülbüka Hazretlerinin bu hadis-i serif uyarinca baba ve dedelerinin isimlerini Hz.Aliye baglamak suretiyle mevkiini daha yüksek göstermis olmak ve hadis-i serifi serefine nail olmak düsüncesiyle böyle hareket ettigi büyük bir ihtimal dahilindedir. Nitekim, konumuz olan ve Aliyülbükanin torunu bulunan Elvan Seyyid Hazretleri ayin zihniyet ve düsünce ile isminin sonuna Seyyid unvanini getirmistir ki, Seyyid kelimesinin sözlük anlaminin Hz.Muhammed in torunu Hz. Hasanin soyundan olan kimselere verilen isim oldugunu yazimiz giris bölümünde belirtmistik.
Elvan Seyyid Hazretlerinin Babasi: Elvan Seyyid Hazretlerinin babasi Haci Murad-i Velidir .Haci Murad-i Veli,yukarida tanitmaya çalistigimiz Aliyülbüka Hazretlerinin ogludur. 1117 yilinda dogmustur.
Haci Murad-i Veli, müçtehidinden imami Yusufa göre; Necmeddin Mahmud-u isfahaniden, Seyh Bedrettin Mahmuddan ve babasi Aliyülbüka Hazretlerinden dersler alarak yetismistir.1187 yilinda Çankirinin Eldiven ilçesine bagli Seydi köyüne yerlesmistir. Bu yörede Islamiyeti yaymaya çalisan alim ve fazil bir zattir. 1207yilinda burada vefat emis olup burada medfundur. Haci Murad-i Velinin Seydi köyündeki türbesi,civar halki tarafindan halen ziyaret edilmektedir.
Haci Murad-i Velinin Abdulgaffar,Pir Ali Çelebi, Elvan Seyyid isimli üç oglu vardir.Bunlar da babalarinin yolunu takip ederek Çankiri ve havalisin deki halki tenvir ederek Islamiyetin yayilmasi için çalismislardir.Elvan Seyyid,Orta kazasin Elmalik kasabasinda medfundur.Civar halki tarafindan bu gün dahi türbesi ziyaret edilmektedir.Abdulgaffar Çelebi,Seydi köyünde;babasi Haci Murad-i Veli Hazretlerİnin hemen yaninda medfundur.Pir Ali Çelebinin ise Eski Pazar kazasinin Sadeyaka köyü Sihlar mahallesinde bir tekke kurdugu ve oradan irsatta bulundugu daha sonra Ankaranin Çubuk kazasinin Selek(Sele) köyüne giderek orada vefat ettigi, türbesinin burada bulundugu bilinmektedir.(4).
Elvan Seyyid Hazretleri: Elvan Seyyid Hz.,Haci Murad-i Velinin üç oglunda biridir.Babasinin ikamet ettigi Seydi köyünden ne zaman ayrilip Elmalik kasabasina geldigi bilinmemektedir.Tarihi bilgilerimize göre;lü yillardan itibaren Çankiri ve Kastamonu bölgesinin Anadolu Selçuklu Emiri Hüsameddin Çoban Bey tarafindan fethedilmeye baslandigini biliyoruz.Bu tarihlerde fethedildigi kuvvetle muhtemel olan Elmalik civarinin Türklesmesini ve Islamlasmasini saglamak için Elvan Seyyid Hz.inin buraya yerlestigi ve tekkesini kurdugu sanilmaktadir.
Elmalik ta bugün ki Eski camii olarak bilinen caminin civarinda Salihler, alimler, fakir ve düskünler için bir zaviye, zaviyenin yaninda bir mescit ve hayvanlar için bir ahir yaptirmistir.Elvan Seyyid Hz.nin bu çalismalarini duyan Çobanogullari Beylerinden biri olan Mehmet Bey oglu Mahmut Bey, kendi mülk topragi olan Elmalik topragini Elvan Seyyid Vakfina bagislayarak bir vakfiye hazirlatmistir.Hicri 698, Miladi 1298 tarihinde yazilan ve Elmalik Seyyid-i bin-i Musallih Seyidi Vakfiyesi adini alan bu vakfiye halen Vakiflar Genel Müdürlügü Arsivin deki 1766 numarali defterin 396 nolu sayfasinda kayitli bulunmaktadir.
Bu vakfiyeden anlasildigina göre Elvan Seyyid Hz.1298 tarihinden çok önce Elmalik kasabasina gelmis ve zaviyesini açmistir.1298 tarihinden 19.yüzyilin sonlarina kadar Elvan Seyyid soyundan gelenler sözü edilen zaviyenin Seyhligini yürütmüslerdir.
Doç Dr. Ethem Cebecioglu,Türkiye Diyanet Vakfi Dünyamizi Aydinlatanlar Dizisinin ikinci kitabi olan Haci Bayram Veli isimli kitabinin 36.sayfasinda Elvan Seyyid Hz.hakkinda çok yeni ve çok önemli bir bilgi veriyor.Sayin Cebecioglu nun bu tespitini buraya aynen aliyorum.Haci Bayram Veli Hz.nin her, fani beser gibi evlendigini çoluk çocuga karistigini görüyoruz.Daha önce bahsettigimiz kardeslerinden Abdal Murad a Abdal Murad-i Veli denilmektedir.Bu muhterem zat, agabeyi Haci Bayram Veli kadar meshur olmasa da onun gibi bir Allahin erenidir. Bu zatin mezarinin nerde oldugunu bilmiyoruz ama, oglu Elvan Seyyid Hz.nin Elmalik köyünde medfun bulundugunu, soyunun günümüze kadar geldigini biliyoruz.Safiyüddin, ortanca kardesi olup mezari,nerede yerlestigi ve soyunun devam edip etmedigi konusunda herhangi bir malumata sahip degiliz.
Sayin Cebecioglu nun verdigi bu bilgilere göre;Elvan Seyyid Hz.nin babasi Abdal Murad-i Veli yani bizim yukarida tespit ettigimiz Haci Murad-i Velidir. Haci Murad-i Veli de Haci Bayram Velinin en küçük kardesidir. Buna göre Elvan Seyyid Hz. Haci Bayram Velinin küçük kardesi Haci Murad-i Velinin oglu yani Haci Bayram Velinin yegenidir.
Buradan hareketle Haci Bayram Veli Safiyüddin ve Haci Murad-i Velinin babasi da yukarida belirttigimiz Elvan Seyyid Hz.nin dedesi bölümünde tanittigimiz Aliyülbüka Hazretleridir.
Sayin Cebecioglu,Elvan Seyyid Hz. nin babasi olan Haci Murad-i Velinin mezarinin nerede oldugunu bildigimizi belirtiyor ise bu dogru degildir.Çünkü Haci Murad-i Veli Hz.mezarinin Eldiven kazasinin Seydi köyünde oldugunu yukarida Elvan Seyyid Hz.nin babasi bölümünde belirtmistik.Ve bundan tereddüt de yoktur.
19. yüzyilin sonlarinda Elvan Seyyid zaviyesinin yavas yavas dagilmaya basladigin, vakfa ait arazilerin bölge halki tarafindan kendi üzerlerine kayit edildigini 1988baslayan tapulama çalismalariyla Elvan Seyyid Vakfinin tamamen ortadan kalktigini görüyoruz.
Elvan Seyyid Hz.nin ne zaman öldügü tam olarak bilinmemekle birlikte yukarda adi geçen vakfiye tarihinin 1298 olmasindan hareket ederek 14. yüzyilin ilk yarisi içinde vefat ettigi tahmin edilmektedir. Elvan Seyyid Hz.nin türbesi, diger Anadolu erenlerinin çogunda görüldügü gibi zaviyesinin ve camisinin bulundugu yerde degil;belki bir halk adami olarak yasamis olmasinin ifadesi bugünkü kasaba mezarliginin tam orta yerindedir. Bu türbe,1970li yillara kadar tas duvarli,ahsap çatili,oluklu kiremit döseli,tahminen 5x5 ebadinda eski tip bir yapi idi.Türbenin içinde tam orta yerinde merhumun tahta sandukasi bulunurdu.sandukanin bas tarafinda oymali bir mezar tasi mevcuttu. Sandukanin üzerinde de asirlardir kullanilmaktan ötürü cilali bir mermere benzeyen Sivama Tasi vardir.Türbenin bir kösesinde de çatalli bir geyik boynuzu bulunurdu.Bu boynuza dilek bezlerinin baglandigini,sivama tasi ile de türbeye ziyarete gelenlerin vücutlarinin sivandigini hatirliyorum.
Elvan Seyyid Hz.nin bu eski yapi türbesi 1970 yilinda kasabamizin eski Belediye Baskanlarindan merhum Hasan AKDEMIR in baskani bulundugu bir dernek tarafindan yaptirilarak bu günkü betonarme,altigen yapi insa edilmistir.Yeni türbe de sandukanin yeri hiç degistirilmemis olup yalniz ahsap sanduka yerine mermer kabir yapilmistir .Eski sandukanin basindaki oymali mezar yine yerinde muhafaza edilmistir. Yukarida sözünü ettigimiz sivama tasi da halen eski islevini devam ettirmektedir.
Elvan Seyyid Hz.nin türbesi bu günde yogun bir ziyaretçi trafigine sahiptir.Bu ziyaretçilin ziyaretlerini huzur içinde yapabilmeleri ve adaklarini kesip pisirebilmelerini saglamak amaciyla türbenin yanina bir pilavlik ve diger ihtiyaçlarini karsilayabilecekleri bölümler yine betonarme olarak yapilmistir.
Belediyemiz imkanlari ölçüsünde, türbenin bakim ve onarim hizmetleri sürdürülmektedir.
Çünkü Elvan Seyyid Hz. 7 yüzyildir yöremizde manevi bir lider olarak yasatilmistir.Bölgemizin her türlü sikintisinda manevi bir siginak ve dayanak ve olmustur.Nun manevi vesilesi ile birlik, dirlik, düzenlik, esenlik ve huzur içinde yasanilmistir.Bundan sonrada Elvan Seyyid Hz.nin manevi liderliginde bu topraklarda hosgörü, birlik,ve kardeslik duygulari içinde daha nice yillar yasayacagiz.
 
Son düzenleme:
Üst