Beraat gecesi okunacak dua

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
عَنْ عَائِشَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا ، قَالَتْ : " لَمَّا كَانَتْ لَيْلَةُ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ انْسَلَّ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مِنْ مِرْطِي ، ثُمَّ قَالَتْ : وَاللَّهِ مَا كَانَ مِرْطُنَا مِنْ خَزٍّ ، وَلا قَزٍّ ، وَلا كُرْسُفٍ ، وَلا كَتَّانٍ ، وَلا

صُوفٍ ، فَقُلْنَا : سُبْحَانَ اللَّهِ ، فَمِنْ أَيِّ شَيْءٍ ؟ قَالَتْ : إِنْ كَانَ سَدَاهُ لَشَعْرٌ ، وَإِنْ كَانَتْ لُحْمَتُهُ لَمِنْ وَبَرِ الإِبِلِ ، قَالَتْ : فَخَشِيتُ أَنْ يَكُونَ أَتَى بَعْضَ نِسَائِهِ ، فَقُمْتُ أَلْتَمِسُهُ فِي الْبَيْتِ ، فَيَقَعُ قَدَمِي عَلَى قَدَمَيْهِ

وَهُوَ سَاجِدٌ ، فَحَفِظْتُ مِنْ قَوْلِهِ وَهُوَ يَقُولُ : " سَجَدَ لَكَ سَوَادِي وَخَيَالِي ، وَآمَنَ لَكَ فُؤَادِي ، وَأَبُوءُ لَكَ بِالنِّعَمِ ، وَأَعْتَرِفُ بِالذُّنُوبِ الْعَظِيمَةِ ، ظَلَمْتُ نَفْسِي فَاغْفِرْ لِي ، إِنَّهُ لا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلا أَنْتَ ، أَعُوذُ

بِعَفْوِكَ مِنْ عُقُوبَتِكَ ، وَأَعُوذُ بِرَحْمَتِكَ مِنْ نِقْمَتِكَ ، وَأَعُوذُ بِرِضَاكَ مِنْ سَخَطِكَ ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْكَ ، لا أُحْصِي ثَنَاءً عَلَيْكَ ، أَنْتَ كَمَا أَثْنَيْتَ عَلَى نَفْسِكَ " ، قَالَتْ : فَمَا زَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ ،

يُصَلِّي قَائِمًا وَقَاعِدًا حَتَّى أَصْبَحَ ، فَأَصْبَحَ وَقَدِ اصْمَعَدَّتْ قَدَمَاهُ ، فَإِنِّي لأَغْمِزُهَا ، وَقُلْتُ : بِأَبِي أَنْتَ وَأُمِّي ، أَتْعَبْتَ نَفْسَكَ ، أَلَيْسَ قَدْ غَفَرَ اللَّهُ لَكَ مَا تَقَدَّمَ مِنْ ذَنْبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ ؟ أَلَيْسَ قَدْ فَعَلَ اللَّهُ بِكَ ؟ أَلَيْسَ ؟

أَلَيْسَ ؟ فَقَالَ : " بَلَى يَا عَائِشَةُ ، أَفَلا أَكُونُ عَبْدًا شَكُورًا ؟ هَلْ تَدْرِينَ مَا فِي هَذِهِ اللَّيْلَةِ ؟ " قَالَتْ : مَا فِيهَا يَا رَسُولَ اللَّهِ ؟ فَقَالَ : " فِيهَا يُكْتَبُ كُلُّ مَوْلُودٍ مِنْ بَنِي آدَمَ فِي هَذِهِ السَّنَةِ ، وَفِيهَا أَنْ يُكْتَبَ كُلُّ هَالِكٍ

مِنْ بَنِي آدَمَ فِي هَذِهِ السَّنَةِ ، وَفِيهَا تُرْفَعُ أَعْمَالُهُمْ ، وَفِيهَا تَنْزِلُ أَرْزَاقُهُمْ " ، فَقَالَتْ : يَا رَسُولَ اللَّهِ ، مَا أَحَدٌ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ إِلا بِرَحْمَةِ اللَّهِ ؟ فَقَالَ : " مَا مِنْ أَحَدٍ يَدْخُلُ الْجَنَّةَ إِلا بِرَحْمَةِ اللَّهِ " ، قُلْتُ : وَلا أَنْتَ يَا

رَسُولَ اللَّهِ ؟ فَوَضَعَ يَدَهُ عَلَى هَامَتِهِ ، فَقَالَ : " وَلا أَنَا إِلا أَنْ يَتَغَمَّدَنِيَ اللَّهُ مِنْهُ بِرَحْمَةٍ " يَقُولُهَا ثَلاثَ مَرَّاتٍ .


عَنْ عَائِشَةَ، رَضِيَ اللَّهُ عَنْهَا قَالَتْ: كَانَتْ لَيْلَةُ النِّصْفِ [ص:195] مِنْ شَعْبَانَ لَيْلَتِي، فَبَاتَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عِنْدِي فَلَمَّا كَانَ فِي جَوْفِ اللَّيْلِ فَقَدْتَهُ فَأَخَذَنِي مَا يَأْخُذُ النِّسَاءَ مِنَ الْغَيْرَةِ فَتَلَفَّعْتُ

بِمِرْطِي، أَمَا وَاللَّهِ مَا كَانَ مِرْطِي خَزًّا وَلَا قَزًّا وَلَا حَرِيرًا وَلَا دِيبَاجًا وَلَا قُطْنًا وَلَا كَتَّانًا، قِيلَ: وَمِمَّ كَانَ يَا أُمَّ الْمُؤْمِنِينَ؟ قَالَتْ: كَانَ سَلَاوهُ شَعَرًا وَلُحْمَتُهُ مِنْ أَوْبَارِ الْإِبِلِ، قَالَتْ: فَطَلَبْتُهُ فِي حُجَرِ نِسَائِهِ فَلَمْ

أَجِدْهُ، فَانْصَرَفْتُ إِلَى حُجْرَتِي فَإِذَا بِهِ كَالثَّوْبِ السَّاقِطِ عَلَى وَجْهِ الْأَرْضِ سَاجِدًا وَهُوَ يَقُولُ فِي سُجُودِهِ: «سَجَدَ لَكَ سَوَادِي وَخَيَالِي وَآمَنَ بِكَ فُؤَادِي، هَذِهِ يَدِي وَمَا جَنَيْتُ بِهَا عَلَى نَفْسِي، يَا عَظِيمُ يُرْجَى لِكُلِّ

عَظِيمٍ، اغْفِرِ الذَّنْبَ الْعَظِيمَ، سَجَدَ وَجْهِي لِلَّذِي خَلَقَهُ وَشَقَّ سَمْعَهُ وَبَصَرَهُ» ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ فَعَادَ سَاجِدًا فَقَالَ: " أَعُوذُ بِرِضَاكَ مِنْ سَخَطِكَ، وَأَعُوذُ بِمُعَافَاتِكَ مِنْ عُقُوبَتِكَ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْكَ، أَنْتَ كَمَا أَثْنَيْتَ عَلَى

نَفْسِكَ، أَقُولُ كَمَا قَالَ أَخِي دَاوُدُ عَلَيْهِ السَّلَامُ: أُعَفِّرُ وَجْهِي فِي التُّرَابِ لِسَيِّدِي، فَحَقٌّ لَهُ إِنْ سَجَدَ " ثُمَّ رَفَعَ رَأْسَهُ فَقَالَ: «اللَّهُمَّ ارْزُقْنِي قَلْبًا مِنَ الشَّرِّ نَقِيًّا لَا كَافِرًا وَلَا شَقِيًّا» قَالَتْ: ثُمَّ انْصَرَفَ فَدَخَلَ مَعِي فِي

الْخَمِيلَةِ وَلِي نَفَسٌ عَالٍ فَقَالَ: «مَا هَذَا النَّفَسُ يَا حُمَيْرَاءُ؟» فَأَخْبَرْتُهُ فَطَفِقَ يَمْسَحُ بِيَدِهِ عَنْ رُكْبَتِي وَيَقُولُ: «وَبِئْسَ هَاتَيْنِ الرُّكْبَتَيْنِ مَاذَا لَقِيَتَا فِي هَذِهِ اللَّيْلَةِ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ، يَنْزِلُ اللَّهُ عَزَّ وَجَلَّ إِلَى السَّمَاءِ

الدُّنْيَا فَيَغْفِرُ لِعِبَادِهِ إِلَّا لِمُشْرِكٍ أَوْ مُشَاحِنٍ» سَمِعْتُ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ أَحْمَدَ بْنِ حَنْبَلٍ يَقُولُ: سَمِعْتُ أَبِي يَقُولُ فِي مَعْنَى حَدِيثِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: «إِنَّ اللَّهَ عَزَّ وَجَلَّ يَطَّلِعُ فِي لَيْلَةِ النِّصْفِ مِنْ شَعْبَانَ عَلَى

عِبَادِهِ فَيَغْفِرُ لِأَهْلِ الْأَرْضِ إِلَّا لِمُشْرِكٍ أَوْ مُشَاحِنٍ» قَالَ: الْمُشَاحِنُ: هُمْ أَهْلُ الْبِدَعِ الَّذِينَ يُشَاحِنُونَ أَهْلَ الْإِسْلَامِ وَيُعَادُونَهُمْ

Hz.Aişe (radıyallahü anha) annemiz şöyle anlatmıştır:

‘’Şa’ban’ın yarısının gecesi olduğunda Rasülüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benim şalımdan sıyrılıp çıktı.

Ben ‘’Hanımlarından birine gitmiştir’’ diye endişelenip kalktım. O’nu evde aramaya başladım.

Ayağım, secde halindeyken O’nun mübarek ayaklarına değdi.(Secdede o kadar uzun kaldı ki Allahu Te’ala O’nun ruhunu secdede kabzetti sandım.

Ayaklarınadokunduğumda, hareket edince, yaşadığını anlayarak çok sevindim.)Secdede söylediği dualardan, şunlar aklımda kaldı.

‘’Karartım da, hayalim de Sana secde etti. Gönlüm Sana iman etti. İşte elim ve onunla kendi aleyhime işlediklerim! Ey her büyük şey için kendisine umut bağlanan büyük Allah’ım! Ey büyük Allah’ım! Büyük günahları affet! Yüzüm, kendisini yaratan, kulağını ve gözünü yar(ıp yarat)ana secde etti. Nimetlerini sana karşı ikrarediyorum.Büyük günahlarımı itiraf ediyorum. Ben nefsime zulmettim. Öyleyse beni bağışla. Zira günahları Senden başkası affedemez. Azabından affına sığınıyorum.Hışmından rahmetine sığınıyorum. Gazabından rızana sığınıyorum. Senden Sana sığınıyorum. Zat’ın pek yüceolmakta daim oldu.Sana karşı övgüyü sayıp bitiremem. Sen, kendini övdüğün gibisin.’’

Sonra mübarek başını kaldırıp şöyle dua etti:‘’Ey Allah’ım! Bana, şerden arınmış bulunan, takva sahibi olan, kafir ve bedbaht olmayan bir kalb bağışla.’’

Daha sonra tekrar dönüp secde yaptı ve şöyle duada bulundu.‘’Ya Rabbi, sana, kardeşim Davud (Aleyhisselam)’ın dediği gibi diyorum.
Seyyidim için yüzümü toprağa sürüyorum. Efendimin cemali için tüm yüzler toprağa sürülmeye değer.
’’

Daha sonra başını kaldırdığında, ben kıskançlıkla onun peşine düştüğümden utanarak;‘’Anam- babam sana feda olsun ya Rasulellah! Sen bir vadidesin, ben ise başka bir vadideyim (sen ne düşünüyorsun, ben ne düşünüyorum?)!’’ dedim.

O zaman bana: Ey Humeyra! Bilmez misin ki bu gece, şa’banın yarı gecesidir. Bu gecede, Kelb kabilesinin koyunlarının kıllarıkadar, Allah’ın (cehennemden) azatlıları vardır’’ buyurdu.

Ben de kendisine:‘’Kelb kabilesinin koyunlarının tüylerinin durumu nedir (ki ondan bahsettiniz)?

Diye sorunca:‘’Araplar içinde onlardan fazla sürüye sahip olan bir kabile yoktur.Ancak ben, (affolunacaklar arasında) altı kişiden bahsetmiyorum ki bunlar; içki içmeye devam eden, ana babasına isyan eden, zinaya ısrar eden, sıla-ı rahimi kesen, heykel tasvir eden ve söz gezdirendir’’ buyurdu.

O zaman ben:‘’Ya Rasulellah! Sizin, bu gece secdenizde bir duada bulunduğunuzu işittim ki, bu zamana kadar bu duayı yaptığınızı hiç işitmemiştim. Secdede diyordunuz ki:

Azabından affına sığınıyorum. Hışmından rahmetine sığınıyorum. Gazabından rızana sığınıyorum. Senden Sana sığınıyorum.

Zat’ın pek yüce olmakta daim oldu. Sana karşı övgüyü sayıp bitiremem. Sen, kendini övdüğün gibisin’ deyince,

‘’Sen bunu belledin mi?’’ diye sordular. Ben ‘’Evet’’ deyince:

‘’Bunları iyi öğren ve öğret. Çünkü Cibril (Aleyhisselam) bana bunları
secdede tekrar tekrar söylememi emretti.’’ Buyurdular.

İşte Rasulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) böylece sabaha kadar ayakta ve oturarak namaza devam etti. Sabah olduğunda iki ayağı da iyice şişmişti. Ben onları oğuştururken:

‘’Anam babam Sana feda olsun! Kendinize çok zahmet verdiniz, Allahu Te’ala sizin geçmiş ve gelecek günahlarınızı bağışlamamış mıydı? Şöyle yapmamış mıydı? Böyle yapmamış mıydı?’’ diye sayınca:

‘’Ey Aişe! (Madem ki O, bana bu kadar lütuflarda bulundu) şimdi ben çok şükreden bir kul olmalı değil miyim? Bu gecede neler olduğunu bilir misin?’’ buyurdu.

Ben:

’Ey Allah’ın Rasülü! Bu gecede neler var?’’ dediğimde:

‘’Adem oğullarından bu sene doğacakların tamamı bu gece yazılır.


Adem oğullarından bu sene öleceklerin tümü bu gece kaydedilir, amelleribu gece yükseltilir, rızıkları da bu gece indirilir.’’


buyurdu.

Bu sefer ben:‘’Ya Rasülellah! Allah (Celle Celalühü)’nün rahmeti olmadan kimse cennete giremez mi?’’ dediğimde:

‘’Allah(Celle Celalühü)’nün rahmeti olmadan kimse cennete giremez.’’ Buyurdu.

Tekrar ben:‘’Sen de mi ya Rasülellah!?’’

deyince, mübarek elini başının üstüne koyarak, üç kere:‘’Allah(Celle Celalühü), rahmeti ile beni kuşatmazsa ben de giremem’’buyurdular.


(Beyhakî,Fedâilul Evkat,26,27 ; Taberâni,Dua,no:606)
 
Üst