Başörtüsü Microsoft'tan Geçti

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Microsoft’ta çalışan üç başörtülü Türk

Fetiye, Esra, Nazan; dünyanın bir numaralı teknoloji şirketi Microsoft’ta çalışan üç başörtülü Türk. Onlar, ‘dinle bilim çatışır’ söylemeni boşa çıkartırcasına hem ilmin merkezinde çalışıyorlar hem de inançlarını özgürce yaşıyorlar.

Üzülüyorum bu tartışmalara... Ve Türkiye’nin hâlâ bu konuyu tartışıyor olmasını çok anlamsız buluyorum. Bu çağda insanların başörtüsünü tartışması çok üzücü… Kıyafet tercihlerinden dolayı insanların eğitim hakkından mahrum bırakılmaları, çağdışı bir şey. Ben başörtüsünü siyasi simge olarak hiç görmedim. Hiçbir zaman bu şekilde örteni de görmedim…’ Dünyanın en büyük şirketlerinden Microsoft’ta çalışan Fetiye Karabay böyle konuşuyor. Boğaziçi Üniversitesi’nde lisans eğitimi sırasında giyimiyle ilgili problem yasamasa da aynı okulda yüksek lisansa başladığında başını açmak zorunda kalmış. Engellemeler karşısında yılmamış, Türkiye’de bıraktığı eğitimine ABD’de devam etmiş.

Türkiye’de son dönemde “din ile bilim çatışır” diyenlere en güzel cevabı başarısıyla veriyor 32 yaşındaki Fetiye: “Böyle bir çatışma olsaydı benim için de bir engel olurdu. Dinimi yaşayan bir birey olarak bilimde de bir hayli ilerlediğimi düşünüyorum. Güney Kaliforniya Üniversitesi’nde başörtümle devam ettiğim doktora programını tamamlamak üzereyim. Bilimin dinle çatıştığını düşünmüyorum; hatta tersine dinimin bilimi teşvik ettiğini görüyorum. İslam’da bilimi, araştırmayı ve düşünmeyi teşvik eden pek çok ayet ve hadis var. İnancımın bu yönü eğitim sürecimde bana en büyük destek oldu.”

Bugün Microsoft’un merkez kampüsü Redmond’da dilbilimci sıfatıyla, program yöneticisi olarak çalışan Fetiye Karabay aslen Burdurlu. Lise ve ortaokulu zor şartlarda Burdur’da tamamlayan Fetiye, Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdikten sonra Batı Dilleri ve Edebiyatı Bölümü’nde yüksek lisansa başlamış. İnancının gereği taktığı başörtüsünden dolayı sorunlarla karşılaşmış bu dönemde; ama pes etmemiş. Evlendikten sonra ABD’ye taşınınca eğitimine orada devam etmiş. Dil bilimi üzerine başladığı doktorasının tezini yazıyor şimdi. Başarısı ona Microsoft’ta çalışma imkânı sağlamış; ama bu süreç kolay da olmamış tabii.

PROGRAM YÖNETİCİSİ OLDU

1999’da Boğaziçi’nde yüksek lisansına devam ederken, ABD’de masterini tamamlayan Davut beyle tanışıp evlenmiş. Bilgisayar mühendisi eşi Microsoft’tan iş teklif alınca Seattle, Washington’a taşınmışlar. Doktorasına uzaktan devam etmiş. 2006’da Microsoft’ta yaptığı başvurusu kabul edilince 3 ay Natural Language grubunda program yöneticisi stajyeri olarak çalışmış. Başarısı amirlerin gözünden kaçmamış, 3 ayın sonunda şirkette çalışması istenmiş: “Dilbilimci olarak Microsoft’ta çalışıyor olmam şaşırtıyor genelde insanları. Ben başarılı bir stajyerlik geçirdim ve sonrasında aynı grupta program yöneticiliği teklifi aldım. Ağustos 2007’de çalışmaya başladım.”

Fetiye, Microsoft’ta bilgisayar mühendisliği mezunu program yöneticileri ile aynı grupta bulunuyor, onların yaptığı işi yapıyor. Dil biliminin yanı sıra bilgisayar programları konusunda da geliştirmiş kendisini. Türkçenin yanı sıra pek çok dilde sözcük denetimi (spell checker), dilbilgisi denetimi (grammar checker), heceleme (hyphenator) sözcük üretimi (word breaker), ve eş-karşıt anlamlılar sözlüğü gibi çözümler üzerine çalışıyor. Çalışmaları, Office programı içindeki Word, Outlook, PPP, Windows Mail, Hotmail, Windows desktop search gibi pek çok üründe kullanılıyor. Bununla birlikte yeni üretilen programların geri dönüşleriyle de ilgileniyor: “Projelerin vaktinde ve kaliteli üretilmesinden sorumluyum. Üzerinde çalıştığım ürünlerin spesifikasyonlarını da yazıyorum. Aynı zamanda müşteri ile programcılar arasında bir uzlaşmacı rolümüz de var. Gelecek ürünlerin planlamasında rol alıyorum.”

MİCROSOFT MERKEZİNDE 10 BAŞÖRTÜLÜ VAR

Fetiye hanımın verdiği bilgilere göre, yaklaşık 30 bin çalışanın bulunduğu Redmond kampüsünde 180 kadar Türk var. Microsoft’un diğer ülke ve şehirlerindeki merkezlerinde de Türk çalışan olabileceğini ifade ediyor. Türklerin genelde başarılı olduklarını belirtiyor. Ama Hindistanlı ve Çinlilerin şirket genelinde yoğun olduğundan bahsediyor.

Fetiye ile birlikte başörtülü iki Türk daha varmış Redmond’da. Bunlardan biri 2001’de Microsoft’a katılan ve Windows Bilgisayar Ağları-Aygıtları Grubu’nda çalışan Nazan Kurt. Diğeri ise Haziran 2007’den bu yana XBOx ve Zune gibi ürünlerin derlenmesinde görev alan Esra Usta (34). Türklerin dışında da başörtülüler varmış kampüste. Ancak sayının 10’u geçmeyeceğini tahmin ediyor.

AYRIMCILIK İŞTEN ATILMA SEBEBİ

Türkiye’deki “başörtüsü sıkıntısının” Microsoft’ta olup olmadığını soruyoruz Fetiye’ye. Şirkette kendisine normal bir çalışan gibi davranıldığını, başörtüsünden dolayı bugünü kadar en ufak bir ima dahi almadığını belirtiyor. Amerika’da dil, din, ırk gibi farklı inanç ve tercihlere ayrıcalıklı davranılmadığını aktarıyor: “Şirkette bu tür ayrımcılık yapmak yasak. Birisi size bunlardan dolayı farklı davransa veya incitici söz söylese, o kişi yönetici bile olsa, isinden atılmaya kadar varabilecek ciddi cezaları var. Genelde çok saygılılar. Mesela grupla yemekli toplantı yapılacaksa, neler yiyip yemediğimi, dışarıda bir aktivite organize edilecekse bana uygun olup olmayacağını dahi soruyorlar. Mesela bir beyle aynı ofisi paylaşıp paylaşamayacağımı sordular. Bunlara dikkat ediyorlar.”

Microsoft bütün inanışlara çok saygılı yaklaşıyormuş. Mesela Fetiye’nin grubunda çalışan bir Musevi de inancının gereği kipalı dolaşabiliyormuş ofiste. Geleneksel giyinişi ve bukleli faullerini de kimse eleştirmiyormuş: “Şirkette çeşitlilik teşvik ediliyor; farklı millet ve inanışlardan insanların aynı yapıda bulunması hoş karşılanıyor. Ayrıca kadınlar yöneticiliğe teşvik ediliyor, farklılığa değer veriliyor. Bu çeşitliliğe göre çalışma ortamı sağlanıyor.”

Kampüste özel bir mescit bulunmuyor; ama isteyen kendi odasında inancının gereklerini rahatça yerine getirebiliyor. Çalışma saatinin ibadetlerine göre ayarlanabildiğine, herkesin istediği saatte ibadetini yerine getirebildiğine vurgu yapıyor Fetiye. Kendisi gibi Redmond’da çalışan eşi Davut bey de cuma namazlarını rahatça kılabiliyormuş: “Ben namazlarımı odamda kılıyorum. Namaz kılmak isteyenler için ofisini diğer çalışanlara açanlar da var, ya da boş bir ofisi kullanabiliyorsunuz.”

YABANCILARA TÜRKİYE’DEKİ YASAĞI ANLATAMIYORUZ

Fetiye, yaşanan son başörtü tartışmalarını da üzülerek takip ediyor: “Bu tartışmaları çok anlamsız buluyorum. Hâlâ bazı insanlar bu çağda dar çerçeveden bakıyorlar, bu üzücü. Bıraksınlar kızlar eğitim alırken hem inançlarını özgürce yaşasın hem de ekonomik özgürlüklerini kazansın.”

Türkiye’deki başörtü yasağını soran yabancı arkadaşlarına durumu anlatmada zorlandığını da aktarıyor Fetiye: “Mesela burada Türkiye’de başörtüsü takma konusunda bir zorlamanın olduğunu zannediyorlar. Onlara yasaklamayı anlatmakta zorluk çekiyoruz. Başörtülü okula girememe yönündeki yasağı anlatamıyoruz. Çünkü onlar tam tersinin olduğunu düşünüyorlar.”

Microsoft Office 2009 versiyonunda imzası bulunan Fetiye, Türkiye’de yaşadığı sıkıntılara rağmen, inancını yaşayabileceği ileriki günlerde, edindiği tecrübeyle ülkesine katkıda bulunmak istiyor.

KIYAFET DEĞİL VERİMLİLİK ÖNEMLİ

Microsoft, 2007 itibariyle yıllık geliri 51,2 milyar dolar olan Amerikan bilgisayar teknolojisi şirketi. 102 ülkede toplam 72 bin çalışanı var. Genel Merkezi Redmond, Washington’da. Üniversiteyi 1975 yılında bırakan Bill Gates, New Mexico’da kurar Microsoft’u. İlk uluslararası ofis 1978’de Japonya’da açılır. 1979’da ise şirket Bellevue, Washington’a taşınır. Bir yıl sonra Steve Ballmer Microsoft’a katılır. 1985’te Windows’un ilk versiyonu piyasaya sürülür. Ve hızlı büyüme devam eder.

Şirket, kural ve çalışma alanlarını “personel verimliliğini artırma odaklı” olarak düzenlemiş. Microsoft’ta genelde tek kişilik odalarda çalışılıyor. Yerel kıyafetiyle bir Hindu’yu veya Musevi’yi görmek sıradan bir durum kampüste. Kafeteryada da helal, koşer, diyet ve vejetaryenler için özel menüler bulunuyor. Bu yolla Microsoft’ta huzurlu ve konsantreli bir çalışma ortamı sağlanıyor. Personelin çalışıp çalışmadığı da düzenli olarak denetlenmiyor; yıllık hedeflerini tutturup tutturamadığına bakılıyor.
 
Son düzenleme:

bicare

Yeni Üye
Üye
Uzun yıllardır düşünüyorum bu konu hakkında ama bir sonuca varamadım. 2 kesim açısındanda olaya tarafsız olarak bakıyorum. Başörtüsünü istemeyen vatandaşlar açısından düşündüğümde çok mantıksız bir şey. Karşındaki vatandaş başörtüsü taksa ne olur takmasa ne olur. Boş yere ortalığı karıştırıyorlar. Başörtüsü takanlar adına düşündüğümde de olayı çok abartıyorlar. Yani sanki bütün dini vecibeleri yerine getiriyorlar namazı dört dörtlük kılııyorlar, her gece teheccüt namazlarını eda ediyorlar, her an Allah'ın isimlerini tekrar ediyorlar, her an tövbe istiğfar ediyorlar, kılı kırk yararcasına zekatlarını hesaplıyorlar, insanlara haklarının geçmemesi için adeta ölümü göze alabiliyorlar ama sadece başörtüsünü takamıyorlar. Ben zannetmiyorum ki bütün bunları yaptıktan sonra ilim öğrenmek için başörtülerini takmadıkları zaman dini açıdan sıkıntı çıksın. Tabi bu söylediklerim yanlış anlaşılmasın. Tabiki isteyenin istediği gibi dini vecibelerini yerine getirmesinden yanayım. Ama biraz da kendimize çeki düzen vermemiz gerekmiyor mu. Zaten biz dört dörtlük insanlar olduktan sonra ve gerçekten içten gelerek istedikten sonra Allah bütün kapıları açar. Böyle bağırıp çağırmaya, neden hakkımızı elimizden alıyorsunuz demeye falan gerek kalmaz. bakıvermişsiniz bir gün herşey kendiliğinden düzelmeye başlamış. Dünya'yı kurtarmak için önce kendimizi düzeltmemiz lazım...
 

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
bicare Teşekkür ederim size özel bir yorum olmuş. Bence din bir bütündür diğer bütün vecibeleri yerine getirip başörtüsü takmama gibi birşey olmaması gerekir. Başka bir ifadeyle bir yönetici makamına oturduğu zaman dinden bağımsız hareket edemez. Türkiyede buna laiklik deniyor devlet işler ile dini karıştırmama... Bir yönetici dini kimliğini makamına oturunca çıkaracak makamından inince o kimliğe bürünecek böyle saçma bişey olamaz. Din bir bütündür....
 

bicare

Yeni Üye
Üye
Sanırım yanlış anlaşıldım. Ben zaten bacılarımızın üniversitelerde başörtüsü takamamasının mantıksız olduğunu söyledim. Tabi din bir bütün ve bütün emirlerin yerine getirilmesi gerekiyor. Fakat toplumun dini yaşama ile olan sorunu bu değil. Gittikçe yozlaşan bir millet var.Türkiyenin % de kaçı acaba 5 vakit namazını kılıyor. Eğer islam adına bişey yapılacaksa en ilk yapılması gereken namazdır.Eğer bişeyler yapılacaksa ilk olarak islam anlatılmalı gençlerimize. Enerjimizi bunlara yoğunlaştırmamız lazım. Benim söylemek istediğim bu.
 

beyza-nur

Tecrübeli
dünya çapında çok sorun yapılmıyor başörtü ama türklerdayse bayaa büyütülüyor başörtülü olmasına değilde türk olmasına şaşırdım doğrusu:eek:
 
Üst