Balkan Savaşı Hakkında Özet Kısa Bilgi
Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ devletlerine karşı yaptığımız savaştır. Bu dört müttefik, Rusya’nın yardımıyla, Türkiye’nin Avrupa’daki topraklarını paylaşmaya karar verip, 8 Ekim 1912’de Türkiye’ye saldırdılar. Makedonya ve Trakya’daki birçok topraklarımız elden çıktı.
Bulgar ordusu ancak İstanbul’un hemen yakınındaki Çatalca’da durdurulabildi. 1913’te Bulgaristan ve Yunanistan arasında çıkan II. Balkan Savaşı sonunda Türkiye, Edirne’yi geri aldı.
BULGAR MEZALiMi’NDEN
Balkan Harbi'nde, zahire taciri Yanko adında bir habis, Zağra’nın istilasından sonra kendisine Rus zabıtası süsü vererek arkasına aldığı Bulgarlarla Müslümanları mahvetmek için Bükülmük’e geldi. 102 kişi seçilip samanlığa ve 110 kişi de câmi ve mektebe habsedildi...
Üç gün mahpus tutulduktan sonra, samanlık ateşe verildi. Biçareler feryatlar ederek cayır cayır yandılar! Bu sırada Bulgarlar gayda çalarak hora oynar ve; “Kebap pişiriyoruz!” derlerdi.
Hızır Bey, Külbe, Canbazören, Hriste, Çoranlı köylüleri hep katledildiler. Hele bir kişiyi dipdiri yüzmüşlerdir! Sütçünün Hâfızı denmekle mâruf ulemâdan ve müderrislerden bir zatın göğsünde ateş yakıp öldürdüler... Müflis köyü papazı, genç bir kadının göğüslerini keserek kanıyle ellerini yıkadı...
Umurculu, Hasköycük, Bayezidli, Biçareli, Saltıklar, Şekerilli köylerinden 180 araba ile insanları toplayıp Şıpka’da üç gün tevkif ettiler. Müslümanlara bir büyük kuyu kazdırdıktan sonra hepsini öldürüp buraya doldurdular! Bunlardan 2 çocuğu ile birlikte öldürülen bir kadının 6 yaşındaki bir kız çocuğu fırın içine saklanarak kurtulmuş, 4 yaşındaki öteki kız çocuğu ise kendine geldiğinde, annesini yaşıyor zannıyla ibrikçiğiyle su götürüp, “iç ana!..” diye ağzına su akıtmıştır. Karlova’da bir papaz âyinde, bir demet gül çıkarıp şöyle demiştir:
“Bu güller Müslüman çocukların kanlarıyla sulanmış kilise bahçesindeki bir gülün kırmızı çiçeğidir!”
Eski Zağra Müftüsü Hüseyin Efendi
Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve Karadağ devletlerine karşı yaptığımız savaştır. Bu dört müttefik, Rusya’nın yardımıyla, Türkiye’nin Avrupa’daki topraklarını paylaşmaya karar verip, 8 Ekim 1912’de Türkiye’ye saldırdılar. Makedonya ve Trakya’daki birçok topraklarımız elden çıktı.
Bulgar ordusu ancak İstanbul’un hemen yakınındaki Çatalca’da durdurulabildi. 1913’te Bulgaristan ve Yunanistan arasında çıkan II. Balkan Savaşı sonunda Türkiye, Edirne’yi geri aldı.
BULGAR MEZALiMi’NDEN
Balkan Harbi'nde, zahire taciri Yanko adında bir habis, Zağra’nın istilasından sonra kendisine Rus zabıtası süsü vererek arkasına aldığı Bulgarlarla Müslümanları mahvetmek için Bükülmük’e geldi. 102 kişi seçilip samanlığa ve 110 kişi de câmi ve mektebe habsedildi...
Üç gün mahpus tutulduktan sonra, samanlık ateşe verildi. Biçareler feryatlar ederek cayır cayır yandılar! Bu sırada Bulgarlar gayda çalarak hora oynar ve; “Kebap pişiriyoruz!” derlerdi.
Hızır Bey, Külbe, Canbazören, Hriste, Çoranlı köylüleri hep katledildiler. Hele bir kişiyi dipdiri yüzmüşlerdir! Sütçünün Hâfızı denmekle mâruf ulemâdan ve müderrislerden bir zatın göğsünde ateş yakıp öldürdüler... Müflis köyü papazı, genç bir kadının göğüslerini keserek kanıyle ellerini yıkadı...
Umurculu, Hasköycük, Bayezidli, Biçareli, Saltıklar, Şekerilli köylerinden 180 araba ile insanları toplayıp Şıpka’da üç gün tevkif ettiler. Müslümanlara bir büyük kuyu kazdırdıktan sonra hepsini öldürüp buraya doldurdular! Bunlardan 2 çocuğu ile birlikte öldürülen bir kadının 6 yaşındaki bir kız çocuğu fırın içine saklanarak kurtulmuş, 4 yaşındaki öteki kız çocuğu ise kendine geldiğinde, annesini yaşıyor zannıyla ibrikçiğiyle su götürüp, “iç ana!..” diye ağzına su akıtmıştır. Karlova’da bir papaz âyinde, bir demet gül çıkarıp şöyle demiştir:
“Bu güller Müslüman çocukların kanlarıyla sulanmış kilise bahçesindeki bir gülün kırmızı çiçeğidir!”
Eski Zağra Müftüsü Hüseyin Efendi
