Atmışaltıncı Mektup

Nurun Ala Nur

Düzenleyici
Moderator
Atmışaltıncı Mektup



Bu mektûb, yine Hân-ı azama rahmetullahi aleyh yazılmışdır. Bu yolu medh etmekde ve Eshâb-ı kirâmın büyüklüğünü bildirmekdedir: Allahü teâlâya hamd olsun! Onun seçdiği, sevdiği kimselere selâm olsun! Büyüklerimizin yolunda, nihâyet, başda yerleşdirilmişdir. Hâce-i Nakşibend [Behâeddîn-i Buhârî] rahmetullahi aleyh buyurdu ki: (Nihâyeti, bidâyetde yerleşdirdik.) Bu yol, tam Eshâb-ı kirâmın aleyhimürrıdvân yoludur. Çünki, o büyükler, o Serverin aleyhisselâm sohbetinde, dahâ birinci günde, öyle şeylere kavuşdu ki, sonra gelen en büyük Evliyâ, en nihâyetde, ancak, bundan bir parçaya kavuşabilmişdir. İşte bunun içindir ki, Vahşî, hazret-i Hamzayı radıyallahü anhümâ şehîd etmiş iken, müslimân olunca, bir kerrecik, Seyyid-il-evvelîn vel-âhirînin aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm sohbeti ile şereflendiği için, Tâbiînin en üstünü olan, Veysel Karânîden dahâ yukarı oldu.

Hayr-ül-beşerin aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm sohbetinin başlangıcında Vahşîye radıyallahü anh nasîb olanlara, Veysel Karânî, o kadar yüksek olduğu hâlde, en nihâyetde bile kavuşamadı. Demek ki, zemânların, asrların en iyisi, Eshâb-ı kirâmın aleyhimürrıdvân asrıdır. Sonra gelenler, (Sonra) kelimesinden dolayı çok geride kaldı. Dereceleri de, hep sona kaldı. Abdüllah ibni Mubârekden birisi sordu ki, (Muâviye mi dahâ yüksekdir, Ömer bin Abdülazîz mi ). Cevâbında buyurdu ki, (Resûlullahın sallallahü aleyhi ve sellem yanında giderken, hazret-i Muâviyenin radıyallahü anh bindiği atın burnuna giren toz, Ömer bin Abdülazîzden, birkaç kerre dahâ hayrlıdır).

İşte büyüklerimizin yolu, (Silsiletüzzeheb)dir. Bu yolun, başka yollardan üstünlüğü, Eshâb-ı kirâm aleyhimürrıdvân zamânının, sonraki zamânlardan üstünlüğü gibidir. Bu yolun büyükleri, öyle kimselerdir ki, Allahü teâlâ, bunlara fadl ve merhameti ile, dahâ başlangıçda, nihâyetin tadını tatdırmışdır. Bunların derecelerini, başkaları anlıyamaz. Bunların vardığı makâmlar, başkalarının vardıkları makâmların çok üstündedir. Fârisî mısra tercemesi:

Gül bahçemi gör de, behârımı anla!

Fârisî mısra tercemesi:

Senenin bereketi, behârından belli olur.

Bu nimet, çok büyükdür. Allahü teâlâ, bunu ancak dilediğine nasîb eder. Onun nimetleri pek çokdur. Hâce Nakşibend rahmetullahi aleyh buyurdu ki: (Biz, cenâb-ı Hakkın fadlına, ihsânına kavuşduk). Allahü teâlâ, bizi ve sizi, bu büyükleri sevmekle şereflendirsin ve yollarında bulundursun! Âmîn.
 
Üst