ALLAH Resulü'nün Tenine Değen Teni Cehennem Ateşi Yakmaz

FERASETLİ

KF Ailesinden
Özel Üye
]Sevgili Peygamberimiz gecenin geç saatlerinde Ammar bin Yasir'le İbni Mes'ud'u düşman karargâhına kadar gizlice sokularak son vaziyetleri hakkında bilgi getirmeleri için gönderdiler.

...aldıkları vazifeyi başarıyla ifa eden iki yiğit sahabinin düşmanın ruh haline dair getirdiği malumat çok kıymetliydi:

-Ey ALLAH'ın Resulü. Rabbimizin yardımı ve dualarınızın bereketi ile düşman karargâhının gayet yakınına kadar sokulduk...Endişeliler. Atlarının kişnemesinden bile korkuyorlar.

Haber, müminleri sevindirdi.

Ertesi sabah, iz takipçisi Nübeyh bin Haccac durumu farketti:

-Heyy Kureyş! Bakın Muhammediler buraya kadar gelmiş de biz hiç bir şey farketmemişiz!..

-Ne diyorsun sen ya Nübeyh! Böyle bir şey mümkün mü?

-Ben demiyorum! İşte izler ayaklarımızın önünde.. Bu Sümeyye'nin oğlu Ammar'ın ayak izi; bu da İbni Mes'ud'unki.

-Hayret!...

-Neyse telaşlanmayın. Anlaşılan o ki MUHAMMED bizimkilerin de Yesriblilerin de aklı kıt olanları ile gelmiş. Bana kalırsa cenk başlayınca sadece Yesriblileri öldürün. Bizim gençleri esir edip Mekke'ye götürdüğümüzde artık hatalarını anlamış olurlar.

.....

Yaradılmışların en üstünü Sevgili Peygamberimiz, o Cuma gecesi hiç uyumayarak çadırlarında sabaha kadar dua ettiler.

Dışarıda çisil çisil hafif bir rahmet yağarken büyük Peygamber başı secdede olduğu halde yalvarıyorlar:

-ALLAHım! Şayet bu cemaat düşman elinde helak olursa; bundan sonra yeryüzünde sana ibadet edecek kimse kalmayacaktır...

Âşık, maşukuna tekrar, tekrar aynı dualarla yalvarıyor. Sevgilisi Rabbinden zafer istiyor. Mü'minler bu harbi muhakkak kazanmak mecburiyetindeler. Eğer yenilirlerse Medine düşecek; kâfirler, müminlere karşı kanlı bir imha harekâtına girişeceklerdir... Bu yüzden Peygamberimizin gözüne uyku girmiyor...

Bu sırada mücahidlerin bazısı ağaç diplerinde bazısı kalkanlarının altında yağmurdan korunmaya çalışırken yarı uyur vaziyette sakin bir gece geçiriyorlar.

Fırtına öncesi sessizlik.

Namaz vakti girince Kâinatın Efendisi çadırdan çıkarak mubarek arkadaşlarına seslendiler:

-Ey ALLAHın kulları! Haydi namaza...

Sabah serinliği ve yağmur sonrası güzelliği...

Uzayıp giden incecik kum üzerinde önde diz çökmüş insanlığın En Hayırlısı, arkada yine iki dizleri üstünde arkadaşları...

Peygamber Müezzini Bilâl-i Habeş radıyallahü anh, ezanı Muhammedi okuyor...öyle bir okuyuş ki ruhlar biraz daha arınmakta; imanlar bir kat daha güçlenmekte. Billur ses, yankı yankı bütün vadiyi dolduruyor.

Huşu ile dinlenen ezan bitti.

Şimdi Peygamberler Peygamberi imam Eshab-ı Bedr, cemaaat...bir kaç kişi nöbetçi... Resulullahın yüksek bir belagatla okuduğu fatiha-ı şerif ve zammı sureler, dupduru tabiatta dörtbir yana yayılıyor.

Okunan o muazzam ezan, o muhteşem Kur'an, Harb meydanında kılınan namaz, Peygamberlerinin kumandan olarak başlarında olma güzelliği ile mücahidler, çelik iradelere sahipler.

.....

Medine'de kalan, çeşitli vazifelerle veya hastalandığı için yoldan geri çevrilen sekiz izinli sahabi dışında Bedir Mücahidleri'nin sayısı üçyüzbeş... Böylece izinlilerle birlikte toplam Eshab-ı Bedr üçyüz onüç kişi...

Bu rakamın da yaklaşık sayı ile üçte ikisi Ensar'dan; üçte biri Muhacirîn'den. Ensarın da üçte ikisi Hazreç kabilesinden; üçte biri Evs'den.

Sevgili Peygamberimiz, düşman, henüz ufukta görünmeden orduyu nizama koymayı ve iyi bir mevki tutmayı kararlaştırdılar. Bu maksatla askerinin yüzü batıya bakacak şekilde safa girilmesini emrettiler.

Böylece hücum ânında şiddetli güneş düşman ordusunun gözünü alacak ve müslümanlar da bundan faydalanacaktı...eşsiz kumandan, bu kadar ince noktaları bile savaş şartları içinde tutarak değerlendiriyor.

...kıyamete kadar gelecek bütün zamanların en üstün insanları, saf saf dizili.

Yüksek ve eşsiz kumandan karşılarında sessizce dualar okuyarak ahenkli adımlarla aşağı-yukarı gidip geliyorlar.

...Sevgili Peygamberimiz'in elinde bir ince uzun âsâ var. Bununla "sen ileri çık, sen az geriye dur" gibi talimatlar veriyorlar... Efendimiz, böylece safları düzeltirken ileri çıkmış olan Saved bin Gaziyye'ye:

-Ya Saved geri çık!

Buyurarak âsâ ile karnına dokundular...

...ancak o ân beklenmedik bir şey oldu; Hazreti Saved feryad etti:

-Ah! Canımı acıttın ya Resulallah! Seni hak din ve kitapla gönderen ALLAH için kısas isterim!...

Eshab-ı Kiram aleyhimürridvan, dona kaldı...şu incecik çubuğun dokunması ile ne acı duyulur ki?! Olsa bile aynı şeyin Peygamberimize de tatbiki nasıl istenir? Bütün herkes hayretler içinde...

Peygamberimiz, mubarek karnını açarak sakin ve yumuşak bir şekilde cevap verdiler:

-Pekâlâ. Öyleyse haydi kısasını yap da helâlleşelim..

Sevad radıyallahü anh, seri bir atılışla fırlayarak İki Cihan Sultanı'nın mubarek karnına gonca gül misali yumuşacık bir öpücük kondurdu...

Bütün eshab, derin bir oh çekerken Peygamberimiz sordular:

-Ya Sevad niçin böyle yaptın?

-Ya Resulallah! Bugün belki de ömrümün son günü. Bugün belki ölecek ve sizden ayrılacağım. Böyle muhtemel bir ayrılık fikri bile içimi hasretten kavuruyor. O yüzden hareketinizi fırsat bilerek bu cür'eti gösterdim. ALLAH Resulü'nün tenine değen teni cehennem ateşi yakmaz. Lûtfen kusuruma bakmayınız...

Merhamet kaynağı aziz Peygamber, mubarek sahabisine dua ettiler...diğer mücahidlerin gözlerinde gıpta ışıltıları.

alıntı
 
Üst