Ya Mecîd ismiyle dua

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
images



Ya Mecîd: Şanı büyük, şerefli, yüksek, hâkimiyeti ve ikramı sonsuz ve her şeye galib olan anlamlarına gelen Yüce Allah'ın İsm-i Şerifidir.



"(Allah) yüce arşın sahibidir; Mecîd'dir." (Bürûc suresi, 15)



Bismihi,

Yüce Allah'ım,

Ya Mecîd,

Sen ki azamet ve şan sahibisin. Sen ki bütün kâinatı yaratan, sen ki yerleri ve gökleri donatan, tanzim edensin. Sen ki sonsuzluk sahibisin, ezeli, ebedi ve azizsin. Seni anlatmaya bu sınırlı kalemim ve dahi dilim kâfi değildir. Benim sınırlı aklım, senin sınırsız azametin, hâkimiyetin ve hikmetin karşısında kör ve topaldır Rabbim. Vakit sehere yaklaşmakta ve kâinat derin bir uykuda şimdi. Simsiyah peçesini giyinmiş gökyüzündeki yıldızlar yeryüzünü gözleyen derin ve ışıltılı gözler gibi dikizlenmiş üzerimize. İnsanlar derin bir uykuda. Bir benim uyanık. Devasa çınarların yaprakları hışırtıyla esnerken, kapının dibinde omuz omuza vermiş güller seni tespih ederken, ben ne kadar acizim, ben ne kadar çaresizim böyle?

Anlıyorum ki seni bilmem gerektir,

Anlıyorum ki seni her dem anmam gerektir,

Ve anlıyorum ki sadece sana tapınmam gerektir…

Azamet, genişlik, kerem ve ululuk sana mahsus…

Seni anbean hatırlamasa yüreğim,

Hiç güvende değilim…



Sevgili Allah'ım,

Ey Sevgili, En sevgili,

Ya Mecîd,

Zaman yüreğime basarak geçiyor Allah'ım, geçerken ben nefsimin ellerinde yorgun, yılgın, zarar ve ziyan içindeyim. Ruhumun ta derinlerinde verip de tutmadığım sözler aklıma düşüyor birden, utanıyorum. Sen ki geniş keremin, sonsuzluğun, sınırsız ihsanın, yüksek izzetin, hadsiz azametin ve eşsiz Celal sahibi oluşunla beni çokça bağışladın, çokça sevdin, çokça merhamet ettin. Ben nefsime kul- köle oldum, nankörlük ettim, unuttum, sözümü tutmadım, dünyanın malına ve dahi zevklerine kapıldım.

Ama gördüm ki öylesine büyük bir yalandayım ki,

Öylesine büyük ziyandayım ki, meğer bütün acılarım kendi kendime ettiklerim yüzündendir. Senden uzak düşmemdendir… Unuttuğumdandır.

Artık anlıyorum ki seni bilmem gerektir,

Anlıyorum ki seni her dem anmam gerektir,

Ve anlıyorum ki sonsuzluk sana mahsustur…

Azamet, genişlik, kerem ve ululuk sana mahsus…

Seni anbean hatırlamasa yüreğim,

Hiç güvende değilim…


"...Allah'ın emrine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve bereketi sizin üzerinizdedir, ey ev halkı şüphesiz O, övülmeye lâyık olandır, Mecîd'dir." (Hud suresi, 73)



Rabbim,

Ey Sevgili, En Sevgili,

Ya Mecîd,

Bütün güç ve kuvvet hiç şüphesiz sendedir Rabbim. Ben güçsüz, ben çaresiz, ben kimsesizim bu yalan dünyada. En sevdiklerim sırtını döndü bana, yüz çevirdi. Yeryüzü zindanım imiş meğer çok geç anladım… Çok geç farkettim, insana dayanmamak gerektiğini. Sınırsız sevginin, merhametin, hikmetin, bereketin sadece senin ikliminde mevcut olduğunu unutturmuş dünya bana, unutmuşum. Kötü rüyalar görmüşüm, acılara gark olmuş yüreğim, yenilmişim, savrulmuşum kederden kedere, kendimi taşlara vurmuşum. Nefsimin sırça sarayları yalancı hayallerle avutmuş beni, yalancı teselliler sunmuş dimağıma. Sonra ansızın bir deprem yaşamış yüreğim, tarumar olmuş zavallı gönlüm… Düşmüşüm sırça saraylarından dünyanın, kendimi senin yollarına vurmuşum, sana gelmişim, sana sığınmışım…

Şimdi anlıyorum ki sana tapınmak vaktidir sonsuza kadar…

Artık anlıyorum ki seni bilmem gerektir,

Anlıyorum ki seni her dem anmam gerektir,

Ve anlıyorum ki sonsuzluk sadece sana mahsustur…

Azamet, genişlik, kerem ve ululuk sana mahsus…

Seni anbean hatırlamasa yüreğim,

Hiç güvende değilim…



llah'ım,

Ya Mecîd,

Sultanım,

Dünya seyahatim öylesine elemli ki kendimi senin iklimine vurduğum zaman, sana yöneldiğim zaman, ruhumu namazla miracına yolladığım zaman kendimi güvende hissediyorum. Bütün yüreğim korkusuzca, kınanacağını düşünmeden, hiçbir kaygı duymadan, bütün gizleriyle kendini sana anlatıyor bu yolculukta. Oysa dar-ı dünyada kime yüreğimizi açtık kınandık, ziyana düştük, kedere duçar oldu yaralı yüreğimiz. En dost bildiklerimiz bile yaralarımız elledi, zora soktu aklımızı. Güvendiğimiz nice dağ çöktü üzerimize, yeni baştan yaralandık.

Anladık ki burada güvende değiliz, sırtımızı vermemeliydik dağa taşa…

Başımızı secdeye koyduk,

Yüreğimizi dualarımıza yükledik saldık senin dergâhına.

Anladık ki sonsuzluk sadece sana mahsustur…

Bildik ki halimiz ahvalimiz en iyi sen bilirsin, sen görürsün…

Ve yine anladık ki sınırsız merhamet, şefkat, hikmet sana mahsustur…

Azamet, genişlik, kerem ve ululuk sana mahsus…

Seni anbean hatırlamasa yüreğimiz,

Hiç güvende değiliz…



Rabbim,

Allah'ım,

Ya Mecîd,

Azamet, genişlik, kerem ve ululuk sana mahsustur. Sen fazl ve lütuf sahibisin. Senin hükmün herşeye galiptir Allah'ım. Sen ezelimizi ve ebedimizi her haliyle bilensin. Bizi en iyi bilen ve tanıyan sensin. Senden başka hiç kimse ne bizi tanır, ne derdimizi bilir. Senin lütfun ve kereminle ayaktayız, yaşıyoruz. Her gün bizi milyonlarca tehlikeden ırak tutan, koruyan, merhamet eden, rahmetini ve bereketini selsebil üzerimize yağdıran sensin. Sana hamd ederiz.

Sen ki Mecid'sin, bizi şerefinle şereflendir,

Sen ki Övülmeye layıksın, bizi kereminle itibarımızı ziyade kıl.

Sen ki İzzet ve ikram sahibisin, bize ilim, irfan, salah, sağlık ver, bizi sevdiklerimize bağışla, onları bize… Bütün sevdiklerimizi koru, gözet, onlardan merhametini, şefkatini, rikkatini esirgeme Allah'ım.

Bizi ve sevdiklerimizi güvende kıl…

Şüphesiz, sen Mecîd'sin,

Sen Vedûd'sun,

Sen Rahman ve Rahim'sin…

Senin her şeye gücün yeter…

Âmin…



Meryem Aybike Sinan
Esmâü'l Hüsnâ Yazıları (49)

 
Üst