Terâvîh Namâzı

Resule Hasret

Tecrübeli
(Nûr’ül-îzâh) şerhinde ve hâşiyesinde buyuruyor ki, (Erkeklerin ve kadınların, yirmi rek’at terâvîh kılması, sünnet-i müekkededir. İnanmayan sapıktır ve şâhidliği kabûl olmaz. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, birkaç gece, terâvîhi cemâ’at ile sekiz rek’at kıldı. [Evlerine gidince, yirmi rek’ate tamâmladılar.] Yalnız olarak yirmi rek’at kıldığı da bildirilmişdir. [Dört mezhebde de yirmi rek’atdir.] Sünnet olduğu buradan anlaşıldı. Üç halîfe ve zamânlarındaki Eshâb-ı kirâmın hepsi, cemâ’at ile yirmi rek’at kıldılar. Bu halîfelere ve Eshâb-ı kirâmın icmâ’ına uymamız, hadîs-i şerîf ile emr olunmuşdur).

Terâvîh, yatsının son sünnetinden sonra ve vitrden önce kılınır. [Bir kimse, yatsıyı kılmadan önce terâvîhi kılamaz (İbni Âbidîn s. 295). Vitrden sonra da kılınabilir. Sabâh namâzına kadar kılınabilir. Fecr doğunca kılınamaz. Kazâ da edilmez. Çünkü, terâvîh kuvvetli sünnet ise de, akşam ve yatsı son sünnetleri kadar kuvvetli değildir. Bu sünnetler ise, kazâ edilmez. Yalnız farz namâzlar ile vitrin kazâsı lâzımdır. Terâvîh, şâfi’îde kazâ edilir. Terâvîhi cemâ’at ile kılmak, sünnet-i kifâyedir. Ya’nî câmi’de cemâ’at ile kılındıkda, başkaları evde yalnız kılabilir, günâh olmaz. Fakat, câmi’deki cemâ’at sevâbından mahrûm kalır.] Evde, bir veyâ birkaç kişi ile, cemâ’at ile kılarsa, yalnız kılmakdan yirmiyedi kat fazla sevâb kazanır. Her iki rek’atde bir selâm verilip, hemen sonraki rek’ate kalkılır. Yâhud dört rek’atde bir selâm verilir. Her dört rek’at arasında, dört rek’at kılacak zamân kadar oturup, salevât veyâ tesbîh yâhud Kur’ân-ı kerîm okurlar. Veyâ sessiz otururlar. İki rek’atde bir selâm vermek ve her iftitâh tekbîrinde niyet etmek dahâ iyidir. Yatsıyı cemâ’at ile kılmıyanlar, toplanıp da, terâvîhi cemâ’at ile kılamazlar. Çünkü, terâvîhin cemâ’ati, farzın cemâ’ati olmak lâzımdır. Yatsıyı cemâ’at ile kılmıyan bir kimse, farzı yalnız kılıp, sonra terâvîhi kılan cemâ’ate katılabilir. [74. cü maddeye bakınız!]

Terâvîh namâzına kalkarken okunacak duâ:

Sübhâne zil mülki vel melekût. Sübhâne zil izzeti vel azameti vel celâli vel cemâli vel ceberût. Sübhânel melikil mevcûd. Sübhânel melikil ma’bûd. Sübhânel melikil hayyillezî lâ yenâmü ve lâ yemût. Sübbûhun kuddûsün Rabbünâ ve Rabbül melâiketi verrûh. Merhaben, merhaben, merhabâ yâ şehre Ramezân. Merhaben, merhaben merhabâ yâ şehrel-bereketi vel gufrân. Merhaben, merhaben, merhabâ yâ şehret-tesbîhi vet-tehlîli vez-zikri ve tilâvet-il Kur’ân. Evvelühû, âhiruhû, zâhiruhû, bâtınühû yâ men lâ ilâhe illâ hüv.

Terâvîh bitince okunacak duâ:

Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ Âli seyyidinâ Muhammed. Biadedi külli dâin ve devâin ve bârik ve sellim aleyhi ve aleyhim kesîrâ. Üç def’a okunur ve üçüncüsünde (ve salli ve sellim ve bârik aleyhi ve aleyhim kesîran kesîrâ.) denir. Yâ Hannân, yâ Mennân, yâ Deyyân, yâ Burhân. Yâ Zel-fadlı vel-ihsân nercül-afve vel gufrân. Vec’alnâ min utekâi şehri Ramezân bi hurmetil Kur’ân.
 
Üst