Şîa Nedir? Şîa Hakkında..

Münzevi

KF Ailesinden
Özel Üye
Şîa, Ehl-i sünnet grubunun dışında yer alan, günümüze kadar varlığınıkoruyan ve hâl-i hazır İslâm dünyasında da önemli sayıda taraftarı bulunanen önemli itikadî, fıkhî ve siyasî mezheptir. Sözlükte "taraftar, yardımcı"anlamına gelen Şîa, literatürde Hz. Peygamber'in vefatından sonra Hz. Ali'yihalifeliğe en lâyık kişi olarak gören ve onu ilk meşrû halife kabul eden, vefatındansonra da hilâfete Ali evlâdının getirilmesi gerektiğine inanan topluluklarınortak adı olmuştur. Hz. Osman'ın şehid edilmesini takip eden yıllardabu misyon ve iddia ile ortaya çıkanların oluşturduğu bir siyasî gruplaşmahareketi olarak doğmuş, hicrî II. yüzyılın ikinci yarısından itibaren deçeşitli fırkalara ayrılan itikadî bir mezhep haline gelmeye başlamıştır.Ancak, İslâm dünyasında Şîa hareketinin ortaya çıkışını sadece Hz. Ali'-yi destekleme teşebbüsünün giderek mezhep halini alması ve kurumlaşmasışeklinde açıklamak yerine bunda dış tesirlerin ve Araplar karşısında yenilgiyihazmedemeyen Irak ve İran halkının tepkisinin ve kimlik arayışının etkisininbulunduğunu da söylemek doğru olur.Şîa'nın günümüze ulaşan üç büyük fırkası Zeydiyye, İsmâiliyye veİmâmiyye-İsnâaşeriyye'den ibarettir. Zeydiyye Hz. Ali'nin torunu Zeyd b.Ali Zeynelâbidîn'e nisbet edildiği için bu ismi alır. Günümüzde Yemen bölgesindetaraftarları bulunan Zeydiyye itikadî konularda Mu‘tezile mezhebine,fıkıh sahasında ise Hanefî mezhebine yakın görüşlere sahiptir. Şîa içindekien mûtedil fırka olan Zeydîler, hilâfetin Hz. Ali'nin ve soyundan gelenlerinhakkı olduğuna inanmakla birlikte, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'in hilâfetinide meşrû görürler. Hilâfetin Hüseyinoğulları'na ait olduğu ve devlet başkanınınmâsum olduğu fikrini de kabul etmezler.Ca‘fer es-Sâdık'ın ölümünden sonra devlet başkanlığına oğlu İsmâil'in vesoyunun hak sahibi olduğu iddiası, Şîa içinde aşırı görüşleriyle tanınanİsmâiliyye fırkasının oluşmasının başlangıcını teşkil etti. İsmâilîler'in hicrî IV.yüzyılın başında Fâtımî Devleti’ni kurmasıyla mezhep güçlendi, daha sonradoğu ve batı İsmâilîler'i (Nizâriyye-Müsta‘liyye) şeklinde iki ana kola ayrıldı.Eski Yunan ve Doğu felsefelerinden, Ortadoğu dinlerinden etkilenmesi vebâtınî te’villere dayanması sebebiyle birçok uç görüşe sahip bulunan mezhepmensuplarına günümüzde, sayıları fazla olmamakla birlikte Pakistan,İran ve Orta Asya'da rastlanmaktadır.İmâmiyye, çağımızda dünya müslümanlarının yaklaşık yüzde onunuteşkil eden Şîa'nın büyük çoğunluğunu bünyesinde toplayan ana koldur.Mezhebin siyaset ve imâmet görüşü on iki imam düşüncesi etrafında şekillendiğindenİsnâaşeriyye, akaid ve fıkıhta Ca‘fer es-Sâdık'ın görüşlerini esasaldıklarından Ca‘feriyye adlarıyla da anılırlar. Hz. Ali ve Hüseyin soyundangelen on iki imama inanma, hem iman esaslarından birini hem de mezhebinana doktrinini teşkil eder. Akaid konularında yer yer Mu‘tezile mezhebiyleparalellik arzeden görüşlere sahiptir. Sadece Ehl-i beyt’e mensup râvilerinhadis rivayetini kabul eder, ilk üç halifenin hilâfetini meşrû görmez ve devletbaşkanlığına Hz. Ali ve soyunun nas ile tayin edildiğini yani imamlığın(halifeliğin) bunlara ait olduğunu Hz. Peygamber'in açıkça belirttiğini vebunların vahiy alma hariç peygamberlere benzer vasıflara sahip olup günahişlemekten ve hata yapmaktan korunmuş (mâsum) olduklarını iddia ederler.Küçük yaşta gaip olan on ikinci imamın kurtarıcı (mehdî) olarak tekrar gerigeleceğine inanma, açık ve gizli bir tehlikenin bulunduğu durumlarda inancıgizleme ve farklı görünme (takıyye), Hz. Ali'ye biat etmeyen sahâbîlere karşıtavır alma ve onlara ta‘n etme de yine mezhebin temel ön kabullerindendir.İmâmiyye halen İran'ın resmî mezhebi olup Irak'ta ve Azerbaycan'da yaşayanmüslümanların yüzde altmışı da bu mezhebe mensuptur.Hz. Ali döneminde başlayan, Emevî ve Abbâsî dönemlerinde de devameden iktidar mücadeleleri, başarısızlıklar ve mağduriyetler sebebiyle içinekapanan ve ümmet çoğunluğundan kendini tecrit ederek geçmişte kalansiyasî mücadeleler ve imâmet fikri etrafında kendine özgü teoriler geliştirenve bunları itikadî esaslar haline de getirerek ve kendi fıkıh doktrinini dekendi içinde geliştirerek siyasî, itikadî ve fıkhî açılımları bulunan bir mezhephaline getiren Şîa, daha çok ümmet içinde yol açtığı ihtilâflar, izlediği uzlaşmaztutum ve sahip olduğu itikadî görüşler sebebiyle Ehl-i sünnet âlimlerinceeleştirilmiştir. Fakat Allah'a, âhirete, Hz. Muhammed'in peygamberliğineiman, namaz, oruç, zekât, hac, içki, kumar, zina, hadler gibi İslâmîahkâm konusunda müslümanların çoğunluğu ile ittifak halinde bulunanmûtedil Şîa, hiçbir zaman tekfir de edilmemiştir. Günümüzde, mezhebinitikadî ve fıkhî görüşleri güncelleştirilerek ve geçmişte kalan husumetlercanlı tutularak siyasal ve sosyal hatta ekonomik örgütlenmede, kimlik vekültürel tavır belirlemede önemli bir unsur olarak değerlendirilmektedir.

Kunfeyekun.Org
Kaynak:Diyanet İlmihali
 
Üst