Osman Paşanın Edepi

!!_serp!L_!!

Deneyimli Üye
Kademeli
Şehirlerin anası olan mekke halkını ve bütün etrafındaki memleketler halkını sakındırasın ve hakkında şüphe olmayan o kıyamet gününün dehşetini haber veresin diye sana böyle arapça bir Kur'an vahyettik. O kıyamet gününde toplananlardan bir kısmı (müminler) cennettedir, bir kısmı (kafirlerde) cehennemdedir."


Herkese islami emirleri öğrenmesini emrediyorum. 90 yaşında olsa bile. Öyle ise bir an evvel başlanılsın. Neden? Çünkü 90 yaşındaki bir insan ilme başlayıp ölürse bu iyi niyeti ile muamele görür.

Tarikatta böyledir.Tarikata girip ölse kabirde ona: "Otur! Çalış! Mevla ile aranda olan mesafeleri bitir" denilecek.

"Mü'minin niyeti amelinden hayırlıdır."

"Ancak her kişi için niyet ettiği vardır." buyurmaktadır Resulullah (sallahu aleyhi ve sellem)

İbadetinde niyetin Allah için ise onun mükafatını bulacaksın. Niyetin desinler için veya bir makam içinse bir karşılık bulamayacaksın.

Kur'an-ı Kerim'in vahyedilmesi Resulullah (sallahu aleyhi ve sellem) efendimize ve onun ümmetine ne büyük saadet ne büyük devlettir.Bu nimetlerin en büyüğüdür.

Basra karyelerinde Beni Kurayza ve Beni Nadir yahudilerine eşya taşıyan yedi kafile toplandılar. Bunların yüklerinde çeşitli kumaşlar, koku kapları, cevherler ve deniz meta'ları vardı. B u kafileleri ve bunların taşıdığı kıymetli eşyayı gören mü'minler: "Şu mallar bizim olmuş olsaydı bununla kuvvetlenir ve bunları Allah yolunda sarf ederdik." dediler. Bunun üzerine Allah azze ve celle ayet inzal buyurdu.

"Habibim celelim hakkı için yemin ederim ki sana seb'i mesaniyi ve Kur'an-ı azimi verdik"(Hicr suresi:87)

Seb'i Mesani'den murad Fatiha suresidir veya bütün Kur'an'dır. Öyle ise:

"Onlardan bir takımlarını faydalandırdığımız şeylere gözlerini dikme. Onlar üzerine mahzun da olma ve müminleri kanadının altına al."(Hicr suresi:88)

O zenginler niçin bizim saflarımıza geçip müslüman olmuyorlar, dini yükseltmeye çalışmıyorlar diye üzülme. Zira biz sana Fatiha'yı ve Kur'an-ı Kerim'i yani dünya ve ahiretin en hayırlısını verdik. O Kur'an seni bana ve rıza-i şerifime kavuşturur. Bana seni sevdirir ve cennetime girdirir. Dünyada seni hakim, düşmanlarını mahkum eder.

O Kur'an-ı Kerim bizim elimizde olduğu halde bu nimete erişmiyorsak bundan ne anlaşılır? Kur'an'a layık amelimiz olamdığı anlaşılır. Efendimiz (sallahu aleyhi ve sellem) bir Hadis-i Şerifin de şöyle buyurur:

"Her kim Kur'an-ı Kerimle zengin olmadı ise bizden değildir."

Yani bir kimse kendisine Kur'an-ı Kerim verildiği halde zengin olmadığına inanıyorsa o bizden değildir. Demek ki en zenginler Kur'an ehli olanlardır. Şu halde bu nimete şükredelim.

Kur'an-ı Kerim okunmazsa vay halimize, okunulup amel edilmezse yine vay halimize. Bunu bırakıp millet neyin peşinde koşuyor. İmansızların diplomasına meyl ediyorlar. Mevla bize en büyük nimetini bildiriyor.Gözümüz hala o diplomalarda. Bu hal fakir bir adama bir çuval altın verildiği halde onun gözünün bir başkasının elindeki kesede kalmasına benzer.

Başka bir surede de Kur'an-ı Kerim şöyle medh edilir;

"Gerçekten bu Kur'an, insanları en doğruya iletir ve salih ameller işleyen müminlere de kendileri için büyük bir mükafat olduğunu müjdeler."(İsra suresi:9)

Her şeyimiz Kur'an-ı Kerimdedir. Hoca öyle ama Kuar'an-ı Kerim bana örtünmemi emrediyor, geniş uzun elbise giydiriyor, abdest aldırıyor, uykunun tatlı vaktinde kaldırıyor. Anlıyorsunuz değil mi? Bunlardan sebep sevmiyorlar. Halbuki onlar kabre girince bütün bu yapmadıkları şeyler için pişman olacaklar. "Şimdi vakit olsa da hepsini yapsak" diyecekler.

Altın madeni toprağın altında gizlidir. Onu bulmak için ne kadar çok meşakkatlere katlanırlar, ya Kur'an-ı Kerim için?

Birisi dedi ki; "Ölüm gelince herşey bozuluyor" doğru söyledi. Bozulacak şeyler sevilir, bozulmayacak muhkem olan Kur'an yolu sevilmez. En büyük nimet olan Kur'an-ı Kerim'e mazhar olmaya çalışalım.Elinde Kur'an'ı olan ve onunla amel eden kimsenin sırtı yere gelmez. Onu kimse yenemez.

Osamlı Devleti Kur'an'ı Kerim ile Osmanlı Devleti oldu.

Osmanlı Devletinin kurucusu olan Osman Gazi bir gün bir yerde misafir olur. Akşam yemeğini yeyip biraz sohbet ettikten sonra yatma zamanı gelir. Ev sahibi Osman Gazi'nin yatacağı yatağını hazırlar ve "Allah rahatlık versin efendim" der kapıyı çeker çıkar. Osman Gazi yatmak için hazırlanıp tam yatacağı zaman gözüne karşısındaki duvarda asılı kur'an-ı Kerim torbası ilişir. Osman Gazi yatağa iki dizinin üzerine oturur, sabaha kadar böyle kalır.

Sabah olur ev sahibi gelir birde bakar ki yatak hiç bozulmamış.Akşam serdiği gbi duruyor. Ev sahibi Osman Gazi'ye;
" Aman efendim, niçin istirahat etmediniz? Yatak benim yaptığım gibi duruyor. Yoksa bir rahatsızlık mı oldu" diye sorar?
Osman Gazi;
" Hayır bir rahatsızlık falan yok. Duvarda asılı olan Kur'an-ı Kerim'i gördüm, Kur'an'nın karşısında ayağımızı uzatıp yatmak bize yakışmaz...


Mahmud Efendi Sultanimizin (k.s) sohbetlerinden
 
Üst