Ölüyoruz ey insanlık!
29 Temmuz 2011 Cuma 06:56
Afrika'nın Etiyopya-Somali-Kenya kuşağı son elli yılın en büyük kuraklığını ve iklim şartlarının yol açtığı kıtlığı yaşıyor. Birleşmiş Milletler Somali'nin belli bölgelerini 'kıtlık bölgesi' ilan etti bile. Kıtlığın harici dünyadaki varlığı ile BM'nin resmi söylemine yansıması arasında genellikle altı aylık bir zaman ve binlerce insanlık bir can farkı vardır. BM bir bölgeyi 'kıtlık bölgesi' ilan ettiyse, o bölgede büyük bir insanlık ayıbı yaşanmaya başlanmış demektir. Bu ilanın kendisi geç kalınmış olduğu anlamına gelir.
'Son elli yılın en büyük kuraklığı ve kıtlığı' ifadesi şu anlama geliyor: Bu defa 1971-73 yıllarında Etiyopya'da yaşanan kıtlıktan daha büyük bir felaketle karşı karşıyayız. Oysa o kıtlık 1,5 milyon can almış ve milyonlarca çocukta geri kazanımı mümkün olmayan büyüme ve gelişme kayıplarına yol açmıştı. BM, halihazırda üç ülkede 10 milyon civarında insanın açlıkla karşı karşıya olduğunu ve kısa zamanda bu sayının 40 milyona kadar çıkabileceğini söylüyor.
Kıtlığın en fazla etkileyeceği iki ülke (Somali ve Etiyopya) aynı zamanda BM'nin en az gelişmiş ülkeler listesinde bulunuyor. Bu da Türkiye'yi yaşanmakta olan insanlık dramına karşı daha bir sorumlu hale getiriyor. Çünkü on yılda bir yapılan En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı'nın sonuncusuna bu yıl içinde ev sahipliği yapmış olan Türkiye önümüzdeki on yıl boyunca bu ülkelerin gelişme süreçlerine müzahir olma görevini üstlenmiş durumda. Ne var ki bu konferans vesilesiyle kalkınmış kuzeyde az gelişmiş güneyin sözcüsü olma taahhüdünde bulunmuş olan Türkiye henüz üzerine düşeni yapabilmiş değil. Bir defa Ramazan'ın kutlu iklimine girmekte olan İslam dünyasının konuyla alakalı bilinçlendirilmesi, harekete geçirilmesi için yapılmış elle tutulur hiçbir şey yok. Sivil toplum örgütlerinin başlattığı insani yardım kampanyalarının sesi de felaketin büyüklüğü karşısında çok cılız çıkıyor. Oysa Ramazan vesilesiyle açlığın muvakkat bir nüvesini tadan Müslümanlar kıtlık coğrafyasını çok daha iyi anlayabilmeliydiler. Komşusu açken tok yatmayı ümmet-i Muhammed'den olmama emaresi olarak gören bir kültürün evlatları, tarihini Sanki Yedim Camii gibi hayırseverlik levhalarıyla donatmış bir milletin evlatları açlık ve kıtlık söz konusu olduğunda çok daha hızlı, çok daha kararlı bir şekilde harekete geçebilmeliydiler.
Açlık ve ölüm istatistiğe döküldükleri zaman anlamlarını kaybediyor. "Bir kişi ölmüş," demekle "Bin kişi ölmüş," demek arasındaki fark bir harfin kuyruğunu uzatmak kadar. Oysa ölen için, ölenin arkasında kalan için her bir ölüm bütün bir âlemin ölümü demek. Şairin "Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir. Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat?" dediği gibi, ölmeyen için, ölüm hanesini başına yıkmayan için, açlık gözlerini karartmayan için, kıtlık yaşam enerjisini yutmayan için anlamsız rakamlardan öteye geçmiyor bu istatistikler.
Sarkozy "Afrika'da kıtlık skandal olur," demiş ya; işte öyle. Canını sadece skandallarda sıkan bir adam için açlığın ne anlamı olabilir? Hangi skandaldan bahsediyorsun ey karnı tok, sırtı pek dert anlamaz; ölüyoruz biz! Ölüyoruz ey insanlık! Teker teker, biner biner, çocuk, kadın, yaşlı demeden ölüyoruz. İnsanlık ölüyor...
Her şeyi devletten bekleyenler, hiçbir şey yapmamaya kararlı olan tembellerdir. Şimdilik sesi cılız da çıksa niyetleri ve hedefleri itibarıyla gür bir insanlık çağrısı olan Kimse Yok mu Derneği'nin Afrika Gıda Yardımı Kampanyası www.kimseyokmu.org.tr adresinde bu Ramazanlarını kardeşlik ayına dönüştürmek isteyen dertli gönülleri bekliyor.
Cenab-ı Allah Şâfi isminin tecellisi için hastalıkları yaratmış; ama bu tecelli doktorların, eczacıların, duası makbul büyüklerin üzerinden oluyor. Rezzak isminin tecellisi için de açlıkları, kıtlıkları yaratıyor Allah. Bu tecelli de ancak eli bol, gönlü geniş, ateş nereye düşerse düşsün beni yakar diğergamlığını hayat felsefesi edinmiş insanlar üzerinden olabilir. İstemez misiniz Rezzak isminin tecelligahı olmayı? O'nun rahmetine ayinedarlık yapmayı istemez misiniz? Kimse Yok mu, ben varım diyen gönül erlerini bekliyor. Yoksa, ölüyoruz ey insanlık! İnsanlık, biz sahip çıkmazsak, ölüyor...
Zaman
29 Temmuz 2011 Cuma 06:56
Afrika'nın Etiyopya-Somali-Kenya kuşağı son elli yılın en büyük kuraklığını ve iklim şartlarının yol açtığı kıtlığı yaşıyor. Birleşmiş Milletler Somali'nin belli bölgelerini 'kıtlık bölgesi' ilan etti bile. Kıtlığın harici dünyadaki varlığı ile BM'nin resmi söylemine yansıması arasında genellikle altı aylık bir zaman ve binlerce insanlık bir can farkı vardır. BM bir bölgeyi 'kıtlık bölgesi' ilan ettiyse, o bölgede büyük bir insanlık ayıbı yaşanmaya başlanmış demektir. Bu ilanın kendisi geç kalınmış olduğu anlamına gelir.
'Son elli yılın en büyük kuraklığı ve kıtlığı' ifadesi şu anlama geliyor: Bu defa 1971-73 yıllarında Etiyopya'da yaşanan kıtlıktan daha büyük bir felaketle karşı karşıyayız. Oysa o kıtlık 1,5 milyon can almış ve milyonlarca çocukta geri kazanımı mümkün olmayan büyüme ve gelişme kayıplarına yol açmıştı. BM, halihazırda üç ülkede 10 milyon civarında insanın açlıkla karşı karşıya olduğunu ve kısa zamanda bu sayının 40 milyona kadar çıkabileceğini söylüyor.
Kıtlığın en fazla etkileyeceği iki ülke (Somali ve Etiyopya) aynı zamanda BM'nin en az gelişmiş ülkeler listesinde bulunuyor. Bu da Türkiye'yi yaşanmakta olan insanlık dramına karşı daha bir sorumlu hale getiriyor. Çünkü on yılda bir yapılan En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı'nın sonuncusuna bu yıl içinde ev sahipliği yapmış olan Türkiye önümüzdeki on yıl boyunca bu ülkelerin gelişme süreçlerine müzahir olma görevini üstlenmiş durumda. Ne var ki bu konferans vesilesiyle kalkınmış kuzeyde az gelişmiş güneyin sözcüsü olma taahhüdünde bulunmuş olan Türkiye henüz üzerine düşeni yapabilmiş değil. Bir defa Ramazan'ın kutlu iklimine girmekte olan İslam dünyasının konuyla alakalı bilinçlendirilmesi, harekete geçirilmesi için yapılmış elle tutulur hiçbir şey yok. Sivil toplum örgütlerinin başlattığı insani yardım kampanyalarının sesi de felaketin büyüklüğü karşısında çok cılız çıkıyor. Oysa Ramazan vesilesiyle açlığın muvakkat bir nüvesini tadan Müslümanlar kıtlık coğrafyasını çok daha iyi anlayabilmeliydiler. Komşusu açken tok yatmayı ümmet-i Muhammed'den olmama emaresi olarak gören bir kültürün evlatları, tarihini Sanki Yedim Camii gibi hayırseverlik levhalarıyla donatmış bir milletin evlatları açlık ve kıtlık söz konusu olduğunda çok daha hızlı, çok daha kararlı bir şekilde harekete geçebilmeliydiler.
Açlık ve ölüm istatistiğe döküldükleri zaman anlamlarını kaybediyor. "Bir kişi ölmüş," demekle "Bin kişi ölmüş," demek arasındaki fark bir harfin kuyruğunu uzatmak kadar. Oysa ölen için, ölenin arkasında kalan için her bir ölüm bütün bir âlemin ölümü demek. Şairin "Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir. Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat?" dediği gibi, ölmeyen için, ölüm hanesini başına yıkmayan için, açlık gözlerini karartmayan için, kıtlık yaşam enerjisini yutmayan için anlamsız rakamlardan öteye geçmiyor bu istatistikler.
Sarkozy "Afrika'da kıtlık skandal olur," demiş ya; işte öyle. Canını sadece skandallarda sıkan bir adam için açlığın ne anlamı olabilir? Hangi skandaldan bahsediyorsun ey karnı tok, sırtı pek dert anlamaz; ölüyoruz biz! Ölüyoruz ey insanlık! Teker teker, biner biner, çocuk, kadın, yaşlı demeden ölüyoruz. İnsanlık ölüyor...
Her şeyi devletten bekleyenler, hiçbir şey yapmamaya kararlı olan tembellerdir. Şimdilik sesi cılız da çıksa niyetleri ve hedefleri itibarıyla gür bir insanlık çağrısı olan Kimse Yok mu Derneği'nin Afrika Gıda Yardımı Kampanyası www.kimseyokmu.org.tr adresinde bu Ramazanlarını kardeşlik ayına dönüştürmek isteyen dertli gönülleri bekliyor.
Cenab-ı Allah Şâfi isminin tecellisi için hastalıkları yaratmış; ama bu tecelli doktorların, eczacıların, duası makbul büyüklerin üzerinden oluyor. Rezzak isminin tecellisi için de açlıkları, kıtlıkları yaratıyor Allah. Bu tecelli de ancak eli bol, gönlü geniş, ateş nereye düşerse düşsün beni yakar diğergamlığını hayat felsefesi edinmiş insanlar üzerinden olabilir. İstemez misiniz Rezzak isminin tecelligahı olmayı? O'nun rahmetine ayinedarlık yapmayı istemez misiniz? Kimse Yok mu, ben varım diyen gönül erlerini bekliyor. Yoksa, ölüyoruz ey insanlık! İnsanlık, biz sahip çıkmazsak, ölüyor...
Zaman
