Nerde kaldın can?

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Sarı bir sonbahar sabahı… Sonbahar kadar sarı bir ten… Hasta bir çehre… Uzanmış yatıyor bir sedire… Solunda geçmişi sağında geleceği… Düşünüyor… Düşünüyor… Bir hayal düşüyor gözlerine… Gözlerinden kalbine… Kalbi hasta, dayanamıyor hiçbir hayale… Hayaller toplanıyor bir bir… Birikiyor kalbin içine… Kalp bir gemide... Demir almış gidiyor… Zaman artık sıkamayacak bu kalbi… Akıl artık hatırlamaz hiçbir hayali… Hayallerde terk etti bu bedeni…

Ve insan nasıl yaşardı ki… Kalp olmadan… Sol yanında bir ses duymadan… Yeni bir kalbe ihtiyacı vardı… Acil bir kalp nakline… Uzun bir zaman bir kalp bekledi… Ama günler beklemezdi onu ve aylar… Derken tecelli etti kader… Yalnız bedenin rüyalarındaki o kalp çıkacaktı artık gün yüzüne… Her gece rüyalarına giren o kalp ve o kalbi taşıyan… Yüzü güneş kadar parlak… Gözleri siyah birer sevgi topu… Düştüğü gönlü yakacak kadar siyah… Ay kıskanacak bu kalbi ve güneş ağlayacak… İnsanlar isyan edecek… Hakkımıydı diye… Sitem edecek dudaklar… Oysa evet, evet hakkıydı… Hasta bir bedenle yaşamıştı bir asır… Çoktan bekliyordu bu kalbi… Ve belki de kalpte onu…

Mavi denizin dalgalarının süslediği güneşli sonbahar sabahı… İnsanı eskimiş ama sevgisi eskimemiş bendenler… Cıvıl cıvıl kuş sesleri… Ve işte o…Evet bu beklediği beden… Bu uğruna hasta düştüğü can… Bu beklenen kalp… Belliydi kuşların sesinden… Güneşin parlak ışıklarından… Mavi denizin haber verişiymiş dalgaların coşması… O anda durdu beyni

Hatırladı kahrolası geçmişi… Ve kalbini alıp giden hayalleri… Acı bir tebessüm etti dudakları… Kaldırdı başını ağır, ağır… Keskin bakışlarını fırlattı uzağa… Ta sevgiliye kadar… Sevgili irkildi kaldırdı başını derin düşüncelerden… Bir anda göz göze geldiler…

Ama cesareti yoktu, oysa emindi o aradığı kalpti… Beklediği oydu… O beklenendi… Ama ya değilse… Eriyesi aklı gene oyunbozanlık etmişti… Vaaz geçirdi… Cesareti eridi ayaklarının altında, arkasını döndü kaçar adımlarla yürüdü sarı yaprakların arasında… Sarı yapraklarda kızmıştı ona sessizce düşüyorlardı ayakucuna… Ve uzaklaştı aradığı kalpten…

Gene yalnızdı, ağlıyordu… Gözlerinin siyahı eriyecek düşecekti neredeyse… Ama susmada… Ağladı, ağladı ve uyuyakaldı…

Rüyada bir melek indi siyah bulutların arasından… Elleriyle değdi yalnız bedenin omzuna… Sildi gözlerini ve tebessüm etti… “hadi gül artık… Züleyha’ya Yusuf’u, Aliye Fatıma’yı veren Rabbin sana da bu kalbi verdi…” diyerek sol yanını işaret etti… Gördüğü gerçek bir kalpti… Atıyordu üstelik ve tertemizdi… Hayallerindeki gibi… Hayallerim dedi rüyada… Geri gelmişti onu terk eden o hayaller… Aradığı el değmemiş, gönlüne kimseler girmemiş, gözlerine hayal değmemiş… Yusuf gibi iffetli, Yakup gibi şefkatli, Ömer gibi adaletli ve Resulü Ekrem gibi ibadette… Biriydi… Sevinçle kucakladı hayallerini… Bir tebessümle uyandı mahur gözleri… Elleri kalbinin üstündeydi… Kulakları o ahenkte… Ayakları koşmak istiyordu… Fırladı yerinden bir ok gibi… Yöneldi kapıya açtı ve uçtu…

Mavi denizin yanına…

Kalp orda kala kalmıştı, yalnız beden gidince oradan… Masumca eğmişti başını, denizi seyrediyordu… Yaklaştı yanına yalnız beden… SEN OSUN… Dedi… Utangaç bakışlarını çevirdi sevgiliye… Sevgili kaldırdı başını tebessüm etti… Nerde kaldın can?

Malum sebepler dünyasında yaşıyoruz…

Her şey bir sebebe bağlı…

İnsanın yaşamı da bir kalbe…

Her kalbe bir kalp duasıyla

(fezapilotu)
 
Üst