Kızlarımız Okumalı mı ?

Kızlarımız Okumalı mı ?

  • Evet Okusunlar

    Kullanılan: 53 73.6%
  • Hayır Okumasınlar

    Kullanılan: 10 13.9%
  • Bilemiyorum

    Kullanılan: 5 6.9%
  • Yorum Yok

    Kullanılan: 4 5.6%

  • Kullanılan toplam oy
    72

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Kızlarımız Okumalı mı ?
nasıl okumalı / neden okumamalı ?
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

eternafelicity

KF Ailesinden
Özel Üye
Bu nasıl bir ankettir??
Allah'ın (cc) ilk emri "İkra" değil mi?
Okumayı en başta O emretmiyor mu?
Hz. Ayşe vaktinde komutanlık yapmadı mı? Halife atamadı mı? Neden ve ne zaman böyle olduk? İslamiyet kız çocuklarını diri diri gömülmekten kurtarmadı mı?
yok ben sevmedim bu anketi!.. (Gerçi oyumu verdim ama..)
Keşke en azından "Neden okumalı/okumamalı?" yerine "Kızlarımız nasıl okumalı?" deseydiniz de bi çözüm yolu önerseydik!!!
 

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
Bu nasıl bir ankettir??
Allah'ın (cc) ilk emri "İkra" değil mi?
Okumayı en başta O emretmiyor mu?
Hz. Ayşe vaktinde komutanlık yapmadı mı? Halife atamadı mı? Neden ve ne zaman böyle olduk? İslamiyet kız çocuklarını diri diri gömülmekten kurtarmadı mı?
yok ben sevmedim bu anketi!.. (Gerçi oyumu verdim ama..)
Keşke en azından "Neden okumalı/okumamalı?" yerine "Kızlarımız nasıl okumalı?" deseydiniz de bi çözüm yolu önerseydik!!!

haklısınız anket biraz daha açıklayıcı şekilde genişletilebilir, ayrıca bu konu altında da çözüm yolları önerebilirsiniz, anketin nasıl bir anket olduğu konusuna gelince bu konu açıklayıcı olabilir:
https://www.kunfeyekun.org/islami-onemli-konular/haydi-kizlar-diri-diri-okula-10265/
 

eternafelicity

KF Ailesinden
Özel Üye
haklısınız anket biraz daha açıklayıcı şekilde genişletilebilir, ayrıca bu konu altında da çözüm yolları önerebilirsiniz, anketin nasıl bir anket olduğu konusuna gelince bu konu açıklayıcı olabilir:
https://www.kunfeyekun.org/islami-onemli-konular/haydi-kizlar-diri-diri-okula-10265/

Anket ve konu tekrar gözden geçirilmeli bence.
Ankete bakıp bir de ilk mesajı okuyunca biraz (!) sinirlendim :S
Ayrıca verdiğiniz linke göz attım.. Teşekkürler.
Ben yine de ısrarlıyım "neden okumalı" yerine, "nasıl okumalı / okumamalı" denirse daha uygun olacağını düşünüyorum. Biraz benim anlayış kıtlığımdan ya da dar kafalılığımdan da kaynaklanıyor olabilir. Ama İslamî bir forum sitesinde "Kızlarımız okumalı mı?" şeklinde bir başlık görünce; sanki okumamalı, dünyalık işlerden elini eteğini çekip evden dışarı çıkmamalı gibi bir sonuç çıkacakmış izlenimi uyandırdı bende.
Dediğim gibi benim önyargım ve 'kıt'lığım. Böyle düşünmemize, bu şekilde çağrışım kurmamıza sebep olanlar utansın. İşte tam da bu noktada "Neden"den ziyade "Nasıl"a cevap aranmalı..
 

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Âyet-i kerîmede kadınların örtünmesi konusunda şöyle buyurulur:

“Mü'min kadınlara da söyle; gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Zînet yerlerini açmasınlar, bunlardan kendiliğinden görünen kısmı müstesnadır. Başörtülerini yakalarının üstüne koysunlar, zînet yerlerini, kendi kocalarından, kocalarının babalarından, oğullarından, kocalarının oğullarından, kendi erkek kardeşlerinden, kendi kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, kölelerinden, erkeklik duygusu kalmayan hizmetçilerden veya henüz kadınların gizli yerlerine muttalî olmayan çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizlemekte oldukları zînetleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü'minler! Hepiniz Allah'a tevbe edin. Böylece korktuğunuzdan emin, umduğunuza nîil olursunuz.” (en-Nûr , 31)

Bir başka âyet-i kerîmede:

“Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına dış örtülerini üstlerine giymelerini söyle. Bu onların tanınıp kendilerine sarkıntılık edilmemesi için daha uygundur. Allah çok bağışlayıcı ve çok esirgeyicidir.” (el-Ahzâb, 59)

Bu âyet-i kerîmeler ve diğer islâmî prensipler göz önünde bulundurulduğunda kadının elbisesinde şu özellikler aranmaktadır:

1- Bütün bedeni örten bir elbise olmalıdır.

2- İnce ve şeffaf olmamalıdır.

3- Dar olup vücut hatlarını belli etmemelidir.

4- Erkek elbisesine benzememelidir.

5- Elbise süslü olmamalıdır.

6- Gayr-i müslimlerin elbiselerine benzememelidir. ( Dr. Faruk Beşer, Hanımlara Özel İlmihal, sh. 253-254)

-----------------------------------
Tesettür hakkında
(Onbeşinci Nota'nın İkinci ve Üçüncü Mes'eleleri iken, ehemmiyetine binaen Yirmidördüncü Lem'a olmuştur.)

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ

يَا اَيُّهَا النَّبِىُّ قُلْ ِلاَزْوَاجِكَ وَبَنَاتِكَ وَنِسَاءِ الْمُؤْمِنِينَ يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلاَبِيبِهِنَّ
ilâ âhir... âyeti, tesettürü emrediyor. Medeniyet-i sefihe ise, Kur'anın bu hükmüne karşı muhalif gidiyor. Tesettürü, fıtrî görmüyor, "bir esarettir diyor.

Elcevap: Kur'an-ı Hakîm'in bu hükmü tam fıtrî olduğuna ve muhalifi gayr-ı fıtrî olduğuna delâlet eden çok hikmetlerinden, yalnız "dört hikmet"ini beyan ederiz.

Birinci Hikmet: Tesettür, kadınlar için fıtrîdir ve fıtratları iktiza ediyor. Çünki kadınlar hilkaten zaîf ve nazik olduklarından, kendilerini ve hayatından ziyade sevdiği yavrularını himaye edecek bir erkeğin himaye ve yardımına muhtaç bulunduğundan, kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve istiskale maruz kalmamak için, fıtrî bir meyli var. Hem kadınların on adedden altı-yedisi ya ihtiyardır, ya çirkindir ki; ihtiyarlığını ve çirkinliğini herkese göstermek istemezler. Ya kıskançtır; kendinden daha güzellere nisbeten çirkin düşmemek veya tecavüzden ve ittihamdan korkar, taarruza maruz kalmamak ve kocası nazarında hıyanetle müttehem olmamak için, fıtraten tesettür isterler. Hatta dikkat edilse, en ziyade kendini saklayan ihtiyarlardır. Ve on adedden ancak iki-üç tanesi bulunabilir ki; hem genç olsun, hem güzel olsun, hem kendini göstermekten sıkılmasın. Malûmdur ki; insan sevmediği ve istiskal ettiği adamların nazarından sıkılır, müteessir olur. Elbette açık-saçıklık kıyafetine giren güzel bir kadın, bakmasına hoşlandığı nâmahrem erkeklerden onda iki üçü varsa, yedi sekizinden istiskal eder. Hem tefahhuş ve tefessüh etmeyen bir güzel kadın, nazik ve seri-üt teessür olduğundan, maddeten tesiri tecrübe edilen belki semlendiren pis nazarlardan elbette sıkılır. Hatta işitiyoruz; açık-saçıklık yeri olan Avrupa'da çok kadınlar, bu dikkat-i nazardan sıkılarak, "Bu alçaklar bizi göz hapsine alıp sıkıyorlar" diye polislere şekva ediyorlar. Demek medeniyetin ref-i tesettürü, hilaf-ı fıtrattır. Kur'an'ın tesettür emri fıtrî olmakla beraber, o maden-i şefkat ve kıymetdar birer refika-i ebediye olabilen kadınları, tesettür ile sukuttan, zilletten ve mânevî esaretten ve sefaletten kurtarıyor.
Hem kadınlarda, ecnebi erkeklere karşı fıtraten korkaklık, tahavvüf var. Tahavvüf ise, fıtraten tesettürü iktiza ediyor. Çünki sekiz dokuz dakika bir zevki cidden acılaştıracak sekiz dokuz ay ağır bir veled yükünü zahmet ile çekmekle beraber, hamisiz bir veledin terbiyesiyle sekiz dokuz sene, o sekiz dokuz dakika gayr-ı meşru zevkin belâsını çekmek ihtimali var. Ve kesretle vaki olduğundan, cidden şiddetle nâmahremlerden fıtratı korkar ve cibilliyeti sakınmak ister. Ve tesettür ile nâmahremin iştihasını açmamak ve tecavüzüne meydan vermemek, zaîf hilkatı emreder ve kuvvetli ihtar eder. Ve bir siperi ve kal'ası çarşafı olduğunu gösteriyor. Mesmuatıma göre: Merkez ve payitaht-ı hükûmette, çarşı içinde, gündüzde, ahalinin gözleri önünde, gâyet âdi bir kundura boyacısı, dünyaca rütbeten büyük bir adamın açık bacaklı karısına bilfiil sarkıntılık etmesi, tesettür aleyhinde olanların hayasız yüzlerine bir şamar vuruyor!..

İkinci Hikmet: Kadın ve erkek ortasında gâyet esaslı ve şiddetli münasebet, muhabbet ve alâka; yalnız dünyevî hayatın ihtiyacından ileri gelmiyor. Evet bir kadın, kocasına yalnız hayat-ı dünyeviyeye mahsus bir refika-i hayat değildir. Belki hayat-ı ebediyede dahi bir refika-i hayattır. Madem hayat-ı ebediyede dahi kocasına refika-i hayattır; elbette ebedî arkadaşı ve dostu olan kocasının nazarından gayrı başkasının nazarını kendi mehâsinine celbetmemek ve onu darıltmamak ve kıskandırmamak lâzım gelir. Madem mü'min olan kocası, sırr-ı imânâ binaen onun ile alâkası hayat-ı dünyeviyeye münhasır ve yalnız hayvanî ve güzellik vaktine mahsus muvakkat bir muhabbet değil; belki hayat-ı ebediyede dahi bir refika-i hayat noktasında esaslı ve ciddî bir muhabbetle, bir hürmetle alâkadardır. Hem yalnız gençliğinde ve güzellik zamanında değil, belki ihtiyarlık ve çirkinlik vaktinde dahi o ciddî hürmet ve muhabbeti taşıyor. Elbette ona mukabil, o da kendi mehâsinini onun nazarına tahsis ve muhabbetini ona hasretmesi mukteza-yı insaniyettir. Yoksa pek az kazanır, fakat pek çok kaybeder.
Şer'an koca, karıya küfüv olmalı, yâni birbirine münasib olmalı. Bu küfüv ve denk olmak, en mühimmi diyanet noktasındadır. Ne mutlu o kocaya ki; kadınının diyanetine bakıp taklid eder, refikasını hayat-ı ebediyede kaybetmemek için mütedeyyin olur.
Bahtiyardır o kadın ki; kocasının diyanetine bakıp "ebedî arkadaşımı kaybetmeyeyim" diye takvaya girer.
Veyl o erkeğe ki; sâliha kadınını ebedî kaybettirecek olan sefahete girer. Ne bedbahttır o kadın ki; müttaki kocasını taklid etmez, o mübarek ebedî arkadaşını kaybeder.
Binler veyl o iki bedbaht zevc ve zevceye ki; birbirinin fıskını ve sefahetini taklid ediyorlar. Birbirine ateşe atılmasında yardım ediyorlar!..

Üçüncü Hikmet: Bir ailenin saadet-i hayatiyesi; koca ve karı mabeyninde bir emniyet-i mütekabile ve samimî bir hürmet ve muhabbetle devam eder. Tesettürsüzlük ve açık-saçıklık, o emniyeti bozar, o mütekabil hürmet ve muhabbeti de kırar. Çünki açık-saçıklık kılığına giren on kadından ancak bir tanesi bulunur ki, kocasından daha güzeli görmediğinden, kendini ecnebiye sevdirmeye çalışmaz. Dokuzu, kocasından dahi iyisini görür. Ve yirmi adamdan ancak bir tanesi, karısından daha güzelini görmüyor. O vakit o samimî muhabbet ve hürmet-i mütekabile gitmekle beraber, gâyet çirkin ve gâyet alçakça bir his uyandırmaya sebebiyet verebilir. Şöyle ki: İnsan, hemşire misillü mahremlerine karşı fıtraten şehevanî his taşıyamıyor. Çünki mahremlerin sîmâları, karabet ve mahremiyet cihetindeki şefkat ve muhabbet-i meşruayı ihsas ettiği cihetle; nefsî, şehevanî temayülatı kırar. Fakat bacaklar gibi şer'an mahremlere de göstermesi caiz olmayan yerlerini açık-saçık bırakmak, süflî nefislere göre gâyet çirkin bir hissin uyanmasına sebebiyet verebilir.
Çünki mahremin sîmâsı mahremiyetten haber verir ve nâmahreme benzemez. Fakat meselâ açık bacak, mahremin gayrıyla müsavidir. Mahremiyeti haber verecek bir alâmet-i farikası olmadığından, hayvanî bir nazar-ı hevesi, bir kısım süflî mahremlerde uyandırmak mümkündür. Böyle nazar ise, tüyleri ürpertecek bir sukut-u insaniyettir!..

Dördüncü Hikmet: Malûmdur ki; kesret-i nesil herkesçe matlubdur. Hiçbir millet ve hükûmet yoktur ki, kesret-i tenasüle tarafdar olmasın. Hatta Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etmiş: تَنَاكَحُوا تَكْثُرُوا فَاِنِّى اُبَاهِى بِكُمُ اْلاُمَمَ - ev kema kal- Yâni: "İzdivaç ediniz; çoğalınız. Ben kıyamette, sizin kesretinizle iftihar edeceğim." Halbuki tesettürün ref'i, izdivacı teksir etmeyip, çok azaltıyor. Çünki en serseri ve asrî bir genç dahi, refika-i hayatını namuslu ister. Kendi gibi asrî, yâni açık-saçık olmasını istemediğinden bekâr kalır, belki de fuhuşa sülûk eder. Kadın öyle değil, o derece kocasını inhisar altına alamaz. Çünki kadının -aile hayatında müdür-ü dâhilî olmak haysiyetiyle kocasının bütün malına, evlâdına ve herşeyine muhafaza memuru olduğundan- en esaslı hasleti sadakattır, emniyettir. Açık-saçıklık ise bu sadakatı kırar, kocası nazarında emniyeti kaybeder, ona vicdan azabı çektirir. Hatta erkeklerde iki güzel haslet olan cesaret ve sehavet kadınlarda bulunsa, bu emniyete ve sadakata zarar olduğu için, ahlâk-ı seyyiedendir, kötü haslet sayılırlar. Fakat kocasının vazifesi, ona hazinedarlık ve sadakat değil, belki himayet ve merhamet ve hürmettir. Onun için, o erkek inhisar altına alınmaz. Başka kadınları da nikâh edebilir. Memleketimiz Avrupa'ya kıyas edilmez. Çünki orada düello gibi çok şiddetli vasıtalarla açık-saçıklık içinde namus bir derece muhafaza edilir. İzzet-i nefis sahibi birisinin karısına pis nazarla bakan, boynuna kefenini takar, sonra bakar. Hem memalik-i bâride olan Avrupa'daki tabîatlar, o memleket gibi bârid ve câmiddirler. Bu Asya, yâni Âlem-i İslâm kıt'ası, ona nisbeten memalik-i harredir. Malûmdur ki; muhitin, insanın ahlâkı üzerinde tesiri vardır. O bârid memlekette, soğuk insanlarda hevesat-ı hayvaniyeyi tahrik etmek ve iştihayı açmak için açık-saçıklık, belki çok sû-i istimalata ve israfata medâr olmaz. Fakat seri-üt teessür ve hassas olan memalik-i harredeki insanların hevesat-ı nefsaniyesini mütemadiyen tehyic edecek açık-saçıklık, elbette çok sû-i istimalata ve israfata ve neslin zaafiyetine ve sukut-u kuvvete sebebdir. Bir ayda veya yirmi günde ihtiyac-ı fıtrîye mukabil, her birkaç günde kendini bir israfa mecbur zanneder. O vakit, her ayda onbeş gün kadar hayız gibi arızalar münasebetiyle kadından tecennüb etmeye mecbur olduğundan, nefsine mağlub ise fuhşiyata da meyleder.
Şehirliler; köylülere, bedevilere bakıp tesettürü kaldıramaz. Çünki köylerde, bedevilerde, derd-i maişet meşgalesiyle ve bedenen çalışmak ve yorulmak münasebetiyle, hem şehirlilere nisbeten nazar-ı dikkati az celbeden masume işçi ve bir derece kaba kadınların kısmen açık olmaları, hevesat-ı nefsaniyeyi tehyice medâr olamadığı gibi; serseri ve işsiz adamlar az bulunduğundan, şehirdeki mefasidin onda biri onlarda bulunmaz. Öyle ise onlara kıyas edilmez.

YİRMİ DÖRDÜNCÜ LEM'A
Tesettür hakkındadır
On Beşinci Notanın İkinci ve Üçüncü Meseleleri iken, ehemmiyetine binaen Yirmi Dördüncü Lem'a olmuştur.

b424.gif

b731.gif
(ilâ âhir) âyeti, tesettürü emrediyor. Medeniyet-i sefihe ise, Kur'ân'ın bu hükmüne karşı muhalif gidiyor. Tesettürü fıtrî görmüyor, bir esarettir diyor. Haşiye
Elcevap: Kur'ân-ı Hakîmin bu hükmü tam fıtrî olduğuna ve muhalifi gayr-ı fıtrî olduğuna delâlet eden çok hikmetlerinden yalnız dört hikmetini beyan ederiz.

BİRİNCİ HİKMET

Tesettür, kadınlar için fıtrîdir ve fıtratları iktiza ediyor. Çünkü kadınlar hilkaten zayıf ve nazik olduklarından, kendilerini ve hayatından ziyade sevdiği yavrularını himaye edecek bir erkeğin himaye ve yardımına muhtaç bulunduğundan, kendini sevdirmek ve nefret ettirmemek ve istiskale mâruz kalmamak için fıtrî bir meyli var.

"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve mü'minlerin hanımlarına söyle, evlerinden çıktıklarında dış örtülerini üzerlerine alsınlar." Ahzâb Sûresi: 33:59.

Haşiye: Mahkemeye karşı ve mahkemeyi susturan Lâyiha-i Temyizin müdafaatından bir parça:
"Ben de Adliyenin mahkemesine derim ki: Bin üçyüz elli senede ve her asırda üç yüz elli milyon insanların hayat-ı içtimaiyesinde en kudsî ve hakikatlı bir düstûr-u İlâhîyi, üç yüz elli bin tefsirin tasdiklerine ve ittifaklarına istinaden ve bin üçyüz elli sene zarfından geçmiş ecdadımızın itikadlarına iktidâen tefsir eden bir adamı mahkûm eden haksız bir kararı, elbette rûy-i zeminde adalet varsa, o kararı red ve bu hükmü nakzedecektir."
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Heyy... Şuursuz Müslüman, Allah'ın emirlerinden bihaber!

Evet, ilim kadın ve erkeğe farzdır ama hangi ilim? Dinî ilim, her kadın ve erkeğe farz-ı ayndır. Yani, dinini her kadın ve erkeğin öğrenmesi şarttır. Diğer astronomi, tıp, fizik, kimya matematik vesaire gibi ilimler ise farz-ı kifayedir.

Yani bazılarının bunları okumasıyla, diğer Müslümanların üzerinden sakıt olur (düşer). Eğer hiç bir Müslüman bu ilimleri okuyup öğrenmezse, bütün müslümanlar günaha girer.

Şimdi şöyle bir düşünecek olursak, Türkiye'deki okullar İslama uygun bile olsa, yani kız-erkek okulları ayrı olsa, kızlara kadın hocalar gelse bile, bir kız kendine farz olan dinî ilimleri öğrenmeden diğer ilimleri öğrenmek için bu okullara gidemez!...

Önce, bir kız kendisine farz olan ilimleri öğrendikten sonra bu okullara gidebilir, tabi ki okullar İslâm'a uygunsa. Yoksa, daha dininin "d" harfini bilmeyen bir genç kızın bu okullara gitmesi caiz değildir. " Dinî ilimleri
öğrendikten sonra İslâm'a uygun okullarda okuyabilir mi?" diye bir soru gelirse, cevap şu
olabilir: Okuması da lazımdır. İster üniversiteyi bitirsin, isterse profesör olsun. Zaten
kadın elemanlara da ihtiyaç vardır. Bilhassa kadın doktora çok ihtiyaç vardır. Fakat
şimdiki İslâm'a aykırı olan okullarda, ilim kadına farzdır zannı ile, "Kadın doktora da
ihtiyaç var. İslâm'a hizmet etmek için okuyorum" gibi vicdanî telkinler katiyyen doğru
değildir. Çünkü İslâm'a hizmet, Allah'ın emirlerini çiğneyerek olmaz. Nasıl olur da Allah'ın
(c.c) kesin emri olan kapanmayı bırakıp, başını, bacaklarını açıp erkeklerin içinde
okuyarak", İslâm'a hizmet edeceğim" denilir? Böyle konuşan insanlardan İslâm'a ziyan
olmasın da, İslâm başka bir şey istemez ondan.

Bir defa şunu iyi bilmek lâzım. Allahu Teala,"İstersem dinimi kafirede yaydırırım"
buyurmaktadır. Öyle ise Allah bizden ne istemektedir. Bizden İslâm'a uygun şekilde
hareket etmemizi, ibadet etmemizi istemektedir? Allah'ın dininin yayılması için insanlara
ihtiyacı yoktur. İsterse bir anda herkesin kalbine bir ilham verip, herkesi Müslüman yapar.
Fakat İslâm'ın yayılmasını insanlara vermiştir. Bu da büyük bir imtihandır. Bu imtihan da
İslâm'dan taviz vererek olmaz. Hele hele farzlardan fire vererek hiç olmaz. Hizmet, ilim,
amel, ihlasla olur. İlim deyince, elbette düzenin okullarında okunan safsatalar değildir.
(Tabi ki bazıları müstesna.)

Kadınların erkeklere muayene olması uygun değildir. Onun için Müslüman kadın
doktorlara ihtiyaç vardır. Bunun için de kadınların okuması lazımdır, diyenlerin
söyledikleri doğru değildir. Çünkü İslâm âlimleri her kadının mazeret halinde erkek
doktora muayene olabileceği hakkında fetva vermişlerdir. Fakat bir kız başını açıp
okuyabilir veya bir iş yerinde çalışabilir fetvasını vermemişlerdir. Öğrencileri sırf kız olan
okulda okuyamaz mı denilirse, okuyamaz. Çünkü, erkek öğretmenler vardır. Erkek
öğretmenlerin okutması caiz değildir. Ben bu fetvayı kendi aklımdan vermiyorum.
Sonuç olarak şunu diyebiliriz ki, Allah'ın emri çiğnenerek, Allah'ın dinine hizmet edilmez.
Başını açarak bir kız okuyamaz. Burada bizim gibi uyuşuk müslümanlara çok işler düşüyor.Niçin kadınlara ve erkeklere özel okullar açmıyoruz? Para mı yok, hayır. Peki niçin
açılmıyor? Niçin olacak, müslümanlar arasında birlik, beraberlik yok, cihad aşkı yok da
onun için. Evet, tez elden müslümanlar bir araya gelip, özel ilkokullar, ortaokullar, liseler açmaları lâzım. Hatta dini devlete karışmaz, devleti dine karışır olan laik devlet izin verirse üniversite de açılmalıdır. Şunu da söyleyeyim: "Nasıl olur da bir Müslüman, kızını,erkeklerin içine kıskanmadan gönderebilir? Zerre kadar kıskançlık duygusu yok mudur?
Kızların erkeklerin içinde okuması caiz değil de, acaba erkeklerin kızlar içerisinde okuması
caiz midir? Hiç düşündünüz mü? Kız-erkek karışık olan okullarda yapılan ahlâksızlıkları
bizden daha iyi biliyorsunuzdur. Ben şu nakıs aklımla, kızını erkeklerin içinde okutan
Müslümana hayret ediyorum. Çünkü biliyorum ki, o baba sınıfta kızına hoş
bakılmayacağını bilmektedir. Gel gör ki bilmek başka, idrak daha başkadır. Allah
yardımcımız olsun (amin).

gençliğin imanını sorularla çaldılar.

Emine Şenlikoğlu
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Tabikide birde bu hususta şöyle bir nokta var okurken dini şeriat unsurlarına da dikkat edilerek okumak ilim tahsil etmek daha iyi olacaktır....
 

MuhammedMustafa

Tecrübeli
Selamun Aleyküm

Abey kızlarımız insan değil mi yav onlar niye okumasınlar :)

Biz de insanın onlar da, Allah katında cinsiyetlerin farkı yok biz erkek olarak ne kadar okumaya hakkımız varsa bayanlarımızın da var onların da 2 kolu 2 bacağı 1 beyni var yani cinsiyetlerin farkı bize üstünlük sağlamaz

Lakin toplumda ataerkil olduğu için babanın sözü geçtiğinden dolayı bazen okutulmuyabiliyorlar ama bilinçli eğitimli ve bilgili bir birey olmak onların da en doğal hakkı :gül2:
 
Moderatörün son düzenlenenleri:

f.nur

Üye
Üye
okumalı ama sınıfta erkek olmamalı erkek hoca da olmasın.... okusun sonuna kadar ama çalışmasın adam ne gune duruyo hanımına baksın ..... kesinlikle çalışmasın.... evde bı dunya iş oluyo zaten bıde çalışırsa zor
 

Münzevi

KF Ailesinden
Özel Üye
F.Nur kardeşimize katılıyorum..
Erkek öğretmen olmasında bir mahsur yok ama karma sistemde okuutulmamalı..
Günümüz caği bataklıkta.. Helede liseler..
İlkokulunda bir mahsuru yok tabikide..
Allah yardımcısı olsun okuyacak kızlar'a..
 

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Bizim lisede sınıfta kız öğrenci yoktu sırf erkek okulda vardı tabi.
Etek boyları kısacık olanlarda var uzun olanlarda var erkeklerle gezende var gezmeyende var.
Şimdi peki napıcaz biz bişey yapamayız .
Ana babaları ahlaklı olarak yetiştirip giyimine kuşumına bakıp yollamalı.
Gerçi başörtüde yasak veya ben örtüneni görmedim 4 yıl boyunca.
Daha geniş yorum yazarım sonra.
 

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Sırf ilim içinse bilgisayardada var ilim.
İş sahibi olmak içinse işleri çok zor ben okudum hala okuyorum iş miş yok.
Yani yüksek maaşlı işe çok nadir kimseler giriyor.
Gerisi askeri ücret oda bulursan .
 

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Başörtü takdığı için ilkokula alınmayan okulu bırakan yığınla kişi var.
Başörtülü diye heryerde zulüm gören var.
Başörtü yabancı bazı ülkelerde yasaklandı ama türkiyede böyle olması acaip.
Sürüyle tartışma konuşma oldu durum aynı sanırım.
Pek bilemicem bayanlar konuşsun anlatsın,savunsun :)
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
Tesettür Hassâsiyeti
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur. Allah bağışlayandır, esirgeyendir.” (Ahzâb, 59)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Cehennemliklerden henüz görmediğim (daha sonra ortaya çıkacak) iki grup vardır: Bunlardan biri, sığır kuyrukları gibi kırbaçlarla insanları döven bir topluluktur. Diğeri, giyinmiş oldukları hâlde çıplak görünen, başkalarını da kendileri gibi giyinmeye zorlayan ve başları deve hörgücüne benzeyen kadınlardır. İşte bu kadınlar cennete giremezler. Hattâ, onun çok uzak mesâfeden hissedilen kokusunu dahî alamazlar.” (Müslim, Cennet, 52)
Rasûlullah (sav), Hz. Aişe validemizin ablası Esmâ’nın ince bir elbise giydiğini görünce başını çevirmiş ve:
“-Esmâ! Bulûğa erdikten sonra kadınların, (yüzüne ve eline işâret ederek) şu ve şundan başka bir yerinin görülmesi doğru olmaz!” buyurmuştur. (Ebû Dâvûd, Libâs, 31/4104)
Hadis-i şerifteki “giyinmiş çıplaklar” ifadesiyle, sadece süslenmek için giyinen, dışarı çıkarken câzip ve dikkat çekici kıyafetler kullanan ve vücut hatları belli olacak şekilde dar ve şeffaf elbiseler giyen kimseler kastedilmiştir.
Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Bâsıt: Açan, genişleten, bollaştıran, zaman zaman kulunu imtihan etmek, ya da bir sıkıntıdan kurtarmak, rahmet etmek için hazinelerinin kapılarını açan, kulunu darlıktan çıkarıp, huzura erdiren, kulunun yaptığına, bire bir değil, fazlasıyla, arttırarak, karşılık veren demektir.
Kısa Günün Kârı
Kur’ân-ı Kerîm’de, hanımların ev dışına çıkarken üzerlerine örtü (cilbâb) almalarını, erkek ve hanımların gözlerini haramdan sakındırmaları, iffetlerini korumaları emredilmiştir. Yine hanımların, ziynet yerlerini göstermekten sakınmaları, başörtülerini yakalarının üzerine salarak bağlamaları istenmiştir.
Lügatçe
hörgüc: Develerin sırtında bulunan içinde su olan bir veya iki adet yüksekçe yer.

 

Kullisey

Yeni Üye
Üye
Seyyid Cafer İskenderoğlu Hocamızın Bu Yazılarını Okumanızı Şiddetle Tavsiye Ederim.

CAFER İSKENDEROĞLU RESMİ WEB SİTESİ

YARATILIŞIN 6 GÜNÜ VE İNSAN
İslam ve İlim


Matematik,Astronomi,Biyoloji,Kimya... gibi İlimleri Öğrenmek Erkek,Kadın Mümine Farzdır.Ayırca Herşeyi Yaratan ALLAH(C.C.) Değil mi?Sonuçda Bilim İle Din Ayrı Değildir.Bu Bilimleri,vakit oldukça Öğrenmek Farzdır.Hele ki Ahir Zamanda...
 
Moderatörün son düzenlenenleri:
Üst