Keffaret-i zıhar nedir?

  • Konuyu başlatan Kayıtsız Üye
  • Başlangıç tarihi
K

Kayıtsız Üye

Ziyaretçi
Keffaret-i zıhar nedir? Keffaret-i zıhar ne demek anlamı?
 

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Kefareti zıhâr:

Zıhar kefareti bir köle âzâd etmektir. Eğer azad edecek köle bulamazsa peş-peşe altmış gün oruç tutmaktır. Eğer buna da gücü yetmezse atmış fakiri doyurmaktır. Çünkü ayeti kerimede bu tertip üzere beyan olunmuştur."Hanımlarından zıhar yapan ve sonra (sözünden) rucu eden erkekler söyledikleri (zıhar) için hanımlarıyla beraber olmadan evvel bir köle azad etmek (vacip olur) eğer köle bulamazlarsa yine hanımıyla beraber olmadan evvel peş-peşe (fasılasız) iki ay oruç tutmak (vacip olur) buna da gücü yetmeyen kişi altmış fakiri (sabah-akşam) doyurur. İşte bu Allah’ın hududu dur. Kafirler için şiddetli azap vardır.(1) Bu kefaret çeşitlerinin üçüde cimadan evvel yapılacaktır. Çünkü bunların yapılmasıyla cima helal olacaktır. Azad edilecek kölenin mümin, kâfir, erkek, kadın, büyük, küçük olması farksızdır. Hepside yeterlidir.

Hanımına zıhar yapan kişi azad edecek köle bulamazsa o zaman bu kişinin kefareti peş peşe (fasılasız) ve içinde ramazan ayından bir gün, ramazan bayramının birinci ve kurban bayramının dört gününden bir gün bulunmamak şartıyla iki ay oruç tutmaktır. Eğer iki ay dolmadan kasten veya unutarak hanımıyla cimada bulunursa İmâm-ı Azam Ebu Hanife ve Muhammed'e göre kefaret orucuna yeniden başlar İmâm-ı Ebu Yusuf'a göre gündüzün kasten cima yapmazsa oruç bozulmadığı için yeniden başlamak lazım gelmez. Eğer bu iki ay içersinde özürlü veya özürsüz bir gün orucunu bozarsa oruca yeni baştan başlar zıhar yapan kişi oruç tutmaya gücü yetmezse altmış fakir doyurur. Her fakire yarım sağ (takriben 1666,5 gr.) buğday veya buğday unu veya bir sağ (3333 gr.) hurma arpa veya bunların kıymetini verir. Eğer böyle vermeyip onlara akşam ve sabah yemek yedirip doyursa oda kafidir. Yedikleri ister az ister çok olsun. İmam-ı Şafii zekat ve sadakayı fıtra itibaren ancak temlik ile (kendisine vermek) caiz olur dedi. Eğer bir fakiri altmış gün sabah akşam doyursa oda kafidir. Ancak atmış kefareti bir fakire bir defada verse bir günün kefaretini vermiş olur. Eğer bir günde bir çok kefareti bir çok defada bir fakire verirse bunda ihtilaf olundu. Denildi ki: bir günde bir şeye malik olmaya ihtiyaç teceddüt (yenilenme) edeceğinden bu yeterli olur. Lakin bir defada verirse yeterli olmaz.(2) eğer altmış fakire sabah diğer bir atmış fakire de akşam yedirse yeterli olmaz aynı kişilere hem akşam hem sabah yedirmesi lazım olur.(3) Kendisinden zıhar yaptığı hanımıyla it'am (yemek yedirme) işi devam ederken cima vuku bulsa itamı yenilemek lazım gelmez. Eğer iki zıhar için altmış fakire birer sağ buğday verse (ve her iki zıhara niyet etse) İmâm-ı Azam Ebu Hanife ve Ebu Yusuf ındinde bir zıhar kefareti vermiş olur. İmâm-ı Muhammed indinde ise iki keffaret vermiş olur. Eğer bu durumda iki kefaret ten biri zıhar diğeri iftar (oruç bozma) için olsaydı icmaen iki kefaret sayılırdı. İmâm-ı Azam Ebu Hanife ve Ebu Yusuf indinde bir cinste iki niyet lağıv iki cinste ise muteberdir. Niyet mülga olunca kefaret ancak bir sayılır. Eğer bu kişi yüz yirmi kişiye yarımşar sağ buğday verse veya dört ay oruç tutsa veya iki köle azad etse ve bu iki kefaretten her biriyle biaynihi iki zıhara niyet etmese iki kefaret için caiz olur.(4) Kefaretin edasında zengin fakir kefaret verdiği anda muteberdir.(5)

1-) Mücadele süresi A.3-4

2-) Hidaye C.2 S.19

3-) F.Hindiye C.1 S.514 Siracülvehhacdan
4-) Hidaye C.1 S.22

5-) Dürrülmuhtar C. 3 S. 482
 

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Zıhâr Kefâreti

Sözlükte "sırt" anlamına gelen zıhâr kelimesi, kökü İslâm öncesi dönem Hicaz-Arap toplumuna kadar uzanan bir geleneği simgeler. Câhiliye döneminde bir erkeğin karısına "Artık sen bana anamın sırtı gibisin" demesiyle onu kendisine haram kıldığına inanılır ve bu bir nevi boşanma sayılırdı. İslâm, kadının aleyhine olan bu boşanma tarzını kaldırdı. Hatta bu üslûpta bir söz söylemeyi kınadı. Bununla birlikte karısının herhangi bir uzvunu kendisine nikâhı ebediyen haram olan bir kadının uzvuna benzeterek perhiz yemini yapan kimseye, kefâret ödemesi mükellefiyeti yükledi. Bu sebeple zıhâr kefâreti, zıhâr yemini yapan kimsenin karısıyla tekrar bir araya gelebilmesi için ödemesi gereken kefâretin adıdır.

Kur'an'da zıhâr yemini ve kefâretiyle ilgili olarak eski Arap örfüne de atıfta bulunulur ve meâlen şöyle buyurulur: "İçinizden zıhâr yapanların kadınları, onların anaları değildir. Onların anaları kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar, çirkin ve yalan söz söylüyorlar. Kuşkusuz Allah affedicidir, bağışlayıcıdır. Hanımlarından zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin onlarla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah yaptıklarınızdan haberdardır. Buna (köle âzat etmeye) imkân bulamayan kimse, temas etmeden önce aralıksız olarak iki ay oruç tutmalıdır. Buna da gücü yetmeyen altmış fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah'a ve resulüne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah'ın hükümleridir. Kâfirler için acı bir azap vardır" (el-Mücâdele 58/2-4). Âyette kefâret seçenekleri arasındaki sıraya riayetin zikredilmesi ve orucun peş peşe tutulmasının istenmesi diğer bazı kefâret çeşitleri için de geçerli görülmüştür. Öte yandan aile mahremiyeti içinde kalan bir yanlış söz ve davranış sebebiyle bile köle âzat etme, fakirlerin doyurulması gibi sosyal amaçlı ibadetlerin kefâret olarak emredilmiş olması, İslâm'ın insan hürriyetine ve toplumda sosyal adaletin sağlanmasına verdiği önemin bir göstergesi olmaktadır.
 
Üst