İpin hesabı

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Zenginin biri ölümden ve kabirdeki yalnızlıktan çok
korkuyormuş. "Öldüğüm geceyi kim kabre girerek sabaha
kadar benimle geçirirse servetimin yarısını ona
bağışlıyorum" diye vasiyet etmiş. Öldüğünde "Kim birlikte
kabre girip sabahlamak ister?" diye araştırmışlar. Kimse
çıkmamış. Nihayet bir hamal,
-Benim sadece bir ipim var, kaybedecek bir şeyim yok.
Sabaha kadar durursam zengin olurum." diye düşünerek
kabul etmiş.
Vefat eden zengin ile birlikte defnetmişler. Sorgu sual
melekleri gelmiş. Bakmışlar kabirde bir ölü, bir canlı var.
"Nasıl olsa bu ölü elimizde... Biz şu canlı olandan
başlayalım" demişler ve hamalı sorgulamaya başlamışlar.
-O ip kimin? Nereden aldın? Niye aldın? Nasıl aldın?
Nerelerde kullandın?"
Sabaha kadar sorgu sual devam etmiş, adamın hesabı
bitmemiş. Sabahleyin kabirden çıkmış.
- Tamam, servetin yarısı senin, demişler .
- Aman, demiş hamal, istemem, kalsın. Ben, sabaha kadar
bir ipin hesabını veremedim. O kadar servetin hesabını
nasıl veririm?
Hayatını ve hayatın içerisinde istifade edilen lütufların
hesabını vermek hafife alıncak şey değildir.

Kaynak: Mehmet Akar, Mesel Denizi, Nil Yayınları, İstanbul
2001, s. 156
 

' Yaren

KF Ailesinden
Özel Üye
-O ip kimin? Nereden aldın? Niye aldın? Nasıl aldın?
Nerelerde kullandın?"

Bir ipin bile hesabı bu denliyse halimiz fena zaten.

Allah razı olsun paylaşım için :)
 
Üst