Hz. Mehdinin Bediüzzaman Hz. Olduğunu Biliyor Muydunuz????

Hz. Mehdinin bediüzzaman hz. Olduğunu biliyor muydunuz????


  • Kullanılan toplam oy
    8
  • Anket kapatılmış .
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

YİĞİDO

Üye
Kademeli
SELAMÜN ALEYKÜM EVET KONU ANKET NET VE AÇIK ÜSTADIMIZ BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİNİN Aslında gerçekte hz. mehdi olduğunu biliyor muydunuz..ben bilmiyordum 20 gün önce öğrendim..ya siz...
 

YİĞİDO

Üye
Kademeli
anket eklenmiştir oy kullanamazsanız sorun olursa lütfen bize bildiriniz...selametle ..saygılarımızla....
 

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
Bediüzzaman Hazretleri Mehdi midir?

Yazar: Sorularla Risale, 30-12-2009

Mehdi ile ilgili bazı noktalar iyi bilinirse, bu konuda gelen rivayetler ve yapılan yorumlar daha iyi anlaşılır diye düşünüyoruz. Şöyle ki:

-Mehdi meselesi akideye dahil değildir. Yani, bazı ehl-i iman mehdiyi inkar etse dinden çıkmış olmaz, onun feyzinden mahrum kalır, hizmetinden istifade edememiş olur.

-Mehdiyi şahıs olarak belirlemek zordur. Hemen her hizip, kendi üstadını veya şeyhini mehdi görme temayülündedir.

-Mehdi olmak ayrı, kendini mehdi zannetmek ayrıdır. Nitekim zaman zaman bazı meczuplar çıkmakta ve kendilerini mehdi veya İsa olarak takdim etmektedirler. Halbuki, mehdi kendisinin mehdiliğine değil, İslama davet eder. Bir peygamber "ben Allahın elçisiyim, bana tabi olun" der. Ama mehdi, "ben mehdiyim, bana uyun, yoksa küfre düşersiniz" diyemez.

-Her asır, ehl-i imanı ümitsizlikten kurtaracak bir mehdi manasına muhtaçtır. Yani, mehdi manasından her asrın bir çeşit hissesi vardır.

-Bediüzzaman Said Nursi, mehdi konusunda çok kıymetli bilgiler verir. Bunların en mühimlerinden biri şudur:

Bu zaman şahıs zamanı değildir. Eski zamanda bazı harika şahıslar çıkmışlar, kıymettar hizmetlere vesile olmuşlar. Ama bu zamanda küfür şahs-ı manevi olarak hücum etmektedir. Bu hücuma karşı en büyük ferdi mukavemet başarısız kalmaya mahkumdur. Onun için bu külli hücuma mukabil bir şahs-ı manevi çıkarmak gerekir.

-Bediüzzaman, mehdiyetin üç merhalesinden söz eder:
1-İman
2-Hayat
3-Şeriat

Risale-i Nur, temelde iman hizmeti görmekle beraber, diğer iki merhalenin de öncülüğünü yaptığını söyleyebiliriz. Hz. Peygamber (asm) İslam davasının temelinde yer almış, sonraki İslami hizmetlerin de temelini atmıştır. Benzeri bir durumun mehdiyyette olmasına bir engel söz konusu değildir. Yani, iman hizmeti diğer iki hizmet alanını etkileyecektir. Bununla beraber, hayatın geniş dairelerinde hizmet edilirken sıra dışı bazı harika fertlerin eliyle bu hizmetlerin ifa edilmesi medar-ı bahs olabilir. "Melikin atıyyelerini ancak matıyyeleri taşır." Bu kutsi hizmetlerin icrasında elbette bir kısım maneviyat erleri istihdam edilecektir. "Her ormanın kendine göre arslanları olduğu gibi, her meydanın da ona münasip erleri vardır."

-"Mehdi kimdir? Ne zaman gelecektir?" gibi sorular, bazan insanı asıl vazifelerinden alıkoyabilmektedir. Bunun yerine doğrudan aktif hizmetle meşguliyet tercih edilmelidir. Hele hele mehdiyyet konusunu tartışma alanına sokmaktan kaçınılmalıdır. Nakledildiğine göre, Said Nursi sürgünde iken saf gönüllü bir zat "efendim, üzülmeyin. Mehdi gelecek, her şeyi düzeltecek" der. Said Nursi, şu anlamlı mukabelede bulunur: "Mehdi geldiğinde seni vazife başında bulsun!"
 

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Kesin bir bilgi olarak sununmuş ankette öyle.
Bence kanıtlar toplanmalı veya paylaşılmalıki bilelim doğrusunu.
Yoksa günaha girilir bilmeden direk Hz mehdidir demek olmaz.
Kesin bilgi olsa bile kanıtlar ve bilgiler paylaşılmadan kimse doğru olarak kabul etmez.
İlk önce akıl süzgeçinden sonra gönül süzgecinden geçireceyiz.
 

Sirdugumu

Üye
Üye
Her şey ortada.ama üstadımızın bediüzzaman said nursi kendisinin mehdi olarak bilinmesini istemediği için gizlemiştir.gizlenmiştir.burdaki bizim amacımız uyan türkiye h.z. Mehdi hazretleri de geldi geçti gitti şu fani dünyadan.hapiste o kadar hainler şerefsiz insanlar üstadımızı zehirlediler allah c.c. Bediüzzaman said nursi hazretlerinin ölmesine izin vermedi çünki onun görevi irşaddı daha bitmemişti.mehdi olduğunun göstergesi ise budur hatta verdikleri zehir üstadın göğsünde birikiyor...sonra geçiyor sanırsam..... Haberin olsun h.z. Mesih h.z. Isa a.s. Da gelcek yakında inş. Kıyamet yaklaştı gözünü aç iradenin hakkını ver hakkını diyoruz........herkese.selametle kalın inş......dua ile.....
 

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Hadislerle Mehdi

İbnu Mes'ûd: "Resûlullah yahut da şöyle buyurmuştu der: "...Ehl-i beytimden birini, ki bu zatın ismi benim ismime uyar, babasının ismi de babamın ismine uyar. Bu zat, yeryüzünü, -eskiden cevr ve zulümle dolu olmasının aksine- adalet ve hakkâniyetle doldurur."

Ebu Davud, Mehdi 1, (4282); Tirmizi, Fiten 52, (2231, 2232).

4971 - Ümmü Seleme radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Mehdi benim zürriyetimden, kızım Fâtıma'nın evladlarındandır."

Ebu Davud, Mehdi 1, (4284).

4972 - Ebu İshâk anlatıyor: "Hz. Ali radıyallahu anh, oğlu Hasan radıyallahu anh'a baktı ve: "Bu oğlum, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın tesmiye buyurduğu üzere Seyyid'dir. Bunun sulbünden peygamberinizin adını taşıyan biri çıkacak. Ahlakı yönüyle peygamberinize benzeyecek; yaratılışı yönüyle ona benzemeyecek" dedi ve sonra da yeryüzünü adaletle dolduracağına dair gelen kıssayı anlattı."

Ebu Davud, Mehdi 1, (4290).

MEHDİ'NİN ÇIKMASI

7195 - İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor: "Biz, Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yanında iken Beni Hâşim'den bir grub genç geldi. Resülullah aleyhissalâtu vesselâm onları görünce, gözleri yaşla doldu ve rengi değişti. Ben: "(Ey Allah'ın Resülü!) Şimdiye kadar, mübarek yüzünüzde hoşumuza gitmeyen bir manzara hiç görmemiştik, (şimdi ne oldu da bizi üzen bir ifade ile karşılaşıyoruz?)" dedim. Şu cevabı verdiler:

"Biz öyle bir Ehl-i Beytiz ki, Allah bizim için dünyaya mukabil ahireti tercih etmiştir. Benim Ehl-i Beytim benden sonra bela, kaçırılma ve sürgüne maruz kalacak. Nihayet, meşrık (doğu) tarafından beraberlerinde siyah bayraklar olan bir kavim gelecek. Bunlar hayır (saltanat) isteyecekler, fakat istekleri yerine getirilmeyecek. Bunun üzerine onlar savaşacak. Allah onlara yardım edecek. Bundan sonra istedikleri (hükümdarlık) kendilerine verilecek. Ne var ki, onlar bunu kabul etmeyip emirliği Ehl-i Beytim'den bir adama tevdi edecekler. Bu (Emîr) de, insanlar yeryüzünü daha önce zulüm ile doldurdukları gibi, yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Artık sizden kim o güne yetişirse kar üstünde emeklemek suretiyle de olsa onlara varsın (katılsın)" buyurdu."

7196 - Sevbân radıyallahu anh anlatıyor: "Reslülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Sizin hazinenizin yanında üç kişi kavga edecek: Üçü de bir halifenin evladıdır. (Halifelik) bunların hiçbirine nasip olmayacaktır. Sonra meşrık (doğu) cihetinden siyah bayraklar (taşıyan bir ordu) zuhur edecek, hiçbir kavmin öldürmediği şekilde sizi öldürecek."

Ravi der ki: "Sonra (Aleyhissalâtu vesselam) ezberde tutamadığım bir şey daha söyledi. Son olarak da: "Onları görünce onlara derhal biat edin, kar üzerinde emekleyerek de olsa!" buyurdular. Çünkü o, Allah'ın halifesidir, Mehdidir."

7197 - Hz. Ali anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Mehdi bizden, ehl-i Beyt'imizdendir. Allah onu bir gecede ıslah eder (yani tevbesini kabul eder, hizmetini yapacak hale getirir. Doğruyu ilham eder ve muvaffak kılar)".

7198 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Biz Abdulmuttalib'in oğullarıyız. Cennet ehlinin efendileriyiz: Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi."

7199 - Abdullah İbnu'l Haris İbni Cez'iz-Zübeydi radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün): "Doğudan birtakım insanlar çıkacak ve Mehdi için zemin hazırlayacak" buyurdular. O Mehdi'nin hakimiyetini kastediyor."
 

Bursevi

Üye
Üye
Subhanallah....

Birine "Mehdi" demek, kişinin "Ben Mehdi'yim" demesiyle olur. Bediüzzaman Mehdiydi ama söylemedi diyen Nur şakirtlerine sorulmaz mı; Bediüzzaman Hazretleri niçin Mehdi olduğunu açıklamadı.

Kaldı ki Mehdi'nin Mehdiliğini açıklayacağı, Kureyş soyundan geleceği, Medine'de zuhur edip emir olacağı, Tüm dünyaya İslam ışığını taşıyacağını, cihad edeceğini biliyoruz.

Bediüzzaman Hazretleri büyük alimdir eyvallah. Ama buna "Mehdilik" nasıl yakıştırılır? Onun savunuculuğunu yaptıkları zannedenler, hiç mi Barla Lahikasını okumadılar?

O ileride gelecek acib şahsın bir hizmetkarı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı ve o büyük kumandının pişdar bir neferi olduğunu zannediyorum. (Barla Lahikası, s. 162)

Zehir meselesine gelince, rahmetli Bediüzzaman Hazretleri, Mehmed Zahid Kotku Hazretleri'ne bu durumu şöyle açıklamıştır. "Hocanız Gümüşhanevî Efendi çok mübarek bir zattır. Onun dua kitabı sayesinde nice zehirlenmeden kurtuldum." demiştir.

Bilgilere :)
 

kurtuluş

KF Ailesinden
Özel Üye
Bence bu ankete bir şık eklenmeli böyle anket olmaz .
Hayır değildir şıkkı eklenmeli.
Dediğim gibi konu silinebilirde ben kaynaklı hadislerleride ve fikrimi paylaştım.
 

*Mujaahed*

KF Ailesinden
Özel Üye
Vealeykümselam
Konu açılış itibariyle bazılarının damarına basmış, asabını sarsmış olabilir, ama bu forumda "sözde nurcular bediüzzamana mehdi diyor" deyip gülerek alay ettiğini sanmak kimsenin haddi değildir ve bu mesaj ile bursevi yi yönetime şikayet ediyorum, şikayetçiyim cezalandırılsın. Bilgi amaçlı diyorsunuz madem vicdan sahibi olanlar şu videoyu izleyip insan gibi yorum yapabilirler:

 

ma'vera

Emektar
Özel Üye
Subhanallah....

Birine "Mehdi" demek, kişinin "Ben Mehdi'yim" demesiyle olur. Bediüzzaman Mehdiydi ama söylemedi diyen sözde Nur şakirtlerine sorulmaz mı; Bediüzzaman Hazretleri niçin Mehdi olduğunu açıklamadı.

Kaldı ki Mehdi'nin Mehdiliğini açıklayacağı, Kureyş soyundan geleceği, Medine'de zuhur edip emir olacağı, Tüm dünyaya İslam ışığını taşıyacağını, cihad edeceğini biliyoruz.

Bediüzzaman Hazretleri büyük alimdir eyvallah. Ama buna "Mehdilik" nasıl yakıştırılır? Onun savunuculuğunu yaptıkları zannedenler, hiç mi Barla Lahikasını okumadılar?

O ileride gelecek acib şahsın bir hizmetkarı ve ona yer hazır edecek bir dümdarı ve o büyük kumandının pişdar bir neferi olduğunu zannediyorum. (Barla Lahikası, s. 162)

Zehir meselesine gelince, rahmetli Bediüzzaman Hazretleri, Mehmed Zahid Kotku Hazretleri'ne bu durumu şöyle açıklamıştır. "Hocanız Gümüşhanevî Efendi çok mübarek bir zattır. Onun dua kitabı sayesinde nice zehirlenmeden kurtuldum." demiştir.

Bilgilere :)



Bu da Emirdağ Lahikası'nı okumayanlara gelsin....

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Evvelâ: Nurun ehemmiyetli ve çok hayırlı bir şakirdi, çokların namına benden sordu ki: “Nurun hâlis ve ehemmiyetli bir kısım şakirtleri, pek musırrâne olarak, âhir zamanda gelen Âl-i Beytin büyük bir mürşidi seni zannediyorlar ve o kadar çekindiğin halde onlar ısrar ediyorlar. Sen de bu kadar musırrâne onların fikirlerini kabul etmiyorsun, çekiniyorsun. Elbette onların elinde bir hakikat ve kat’î bir hüccet var ve sen de birhikmet ve hakikate binaen onlara muvafakat etmiyorsun. Bu ise bir tezattır, herhalde hallini istiyoruz.

Ben de bu zâtın temsil ettiği çok mesaillere cevaben derim ki:

O has Nurcuların ellerinde bir hakikat var. Fakat iki cihette bir tâbir ve tevil lâzım.

Birincisi: Çok defa mektuplarımda işaret ettiğim gibi, Mehdî-i Âl-i Resulün temsil ettiği kudsî cemaatinin şahs-ı mânevîsinin üç vazifesi var. Eğer çabuk kıyamet kopmazsa vebeşer bütün bütün yoldan çıkmazsa, o vazifeleri onun cemiyeti ve seyyidler cemaati yapacağını rahmet-i İlâhiyeden bekliyoruz. Ve onun üç büyük vazifesi olacak:

Birincisi: Fen ve felsefenin tasallutuyla ve maddiyun ve tabiiyyun tâunu, beşer içine
intişar etmesiyle, herşeyden evvel felsefeyi ve maddiyun fikrini tam susturacak bir tarzda imanı kurtarmaktır.

Ehl-i imanı dalâletten muhafaza etmek ve bu vazife hem dünya, hem herşeyi bırakmakla, çok zaman tedkikat ile meşguliyeti iktiza ettiğinden, Hazret-i Mehdînin, o vazifesini bizzat kendisi görmeye vakit ve hal müsaade edemez. Çünkü hilâfet-i Muhammediye (a.s.m.) cihetindeki saltanatı, onunla iştigale vakit bırakmıyor. Herhalde o vazifeyi ondan evvel bir taife bir cihette görecek. O zât, o taifenin uzun tetkikatıyla yazdıkları eseri kendine hazır bir program yapacak, onunla o birinci vazifeyi tam yapmış olacak.
Bu vazifenin istinad ettiği kuvvet ve mânevî ordusu, yalnız ihlâs ve sadakat ve tesanüd sıfatlarına tam sahip olan bir kısım şakirtlerdir. Ne kadar da az da olsalar, mânen bir ordu kadar kuvvetli ve kıymetli sayılırlar.


İkinci vazifesi: Hilâfet-i Muhammediye (a.s.m.) unvanıyla şeâir-i İslâmiyeyi ihya etmektir. Âlem-i İslâmın vahdetini nokta-i istinad edip beşeriyeti maddî ve mânevî tehlikelerden ve gazab-ı İlâhiden kurtarmaktır. Bu vazifenin, nokta-i istinadı ve hâdimleri, milyonlarla efradı bulunan ordular lâzımdır.


Üçüncü vazifesi: İnkılâbât-ı zamaniye ile çok ahkâm-ı Kur’âniyenin zedelenmesiyle ve şeriat-ı Muhammediyenin (a.s.m.) kanunları bir derece tâtile uğramasıyla, o zât, bütün ehl-i imanın mânevî yardımlarıyla ve ittihad-ı İslâmın muavenetiyle ve bütün ulema ve evliyanın ve bilhassa Âl-i Beytin neslinden her asırda kuvvetli ve kesretli bulunan milyonlar fedakâr seyyidlerin iltihaklarıyla o vazife-i uzmâyı yapmaya çalışır.


Şimdi hakikat-i hal böyle olduğu halde, en birinci vazifesi ve en yüksek mesleği olan imanı kurtarmak ve imanı, tahkikî bir surette umuma ders vermek, hattâ avamın da imanını tahkikî yapmak vazifesi ise, mânen ve hakikaten hidayet edici, irşad edici mânâsının tam sarahatini ifade ettiği için, Nur şakirtleri bu vazifeyi tamamıyla Risale-i Nur’da gördüklerinden, ikinci ve üçüncü vazifeler buna nisbeten ikinci ve üçüncü derecedir diye, Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsini haklı olarak bir nevi Mehdî telâkki ediyorlar. O şahs-ı mânevînin de bir mümessili, Nur şakirtlerinin tesanüdünden gelen bir şahs-ı mânevîsi ve o şahs-ı mânevîde bir nevi mümessili olan biçare tercümanını zannettiklerinden, bazan o ismi ona da veriyorlar. Gerçi bu, bir iltibas ve bir sehivdir, fakat onlar onda mes’ul değiller. Çünkü ziyade hüsn-ü zan, eskiden beri cereyan ediyor ve itiraz edilmez. Ben de o kardeşlerimin pek ziyade hüsn-ü zanlarını bir nevi dua ve bir temenni ve Nur talebelerinin kemâl-i itikatlarının bir tereşşuhu gördüğümden, onlara çok ilişmezdim. Hattâ eski evliyanın bir kısmı, keramet-i gaybiyelerinde Risale-i Nur’u aynı o âhir zamanın hidayet edicisi olduğu diye keşifleri, bu tahkikat ile tevili anlaşılır. Demek iki noktada bir iltibas var; tevil lâzımdır.

Birincisi: Âhirdeki iki vazife, gerçi hakikat noktasında birinci vazife derecesinde değiller; fakat hilâfet-i Muhammediye (a.s.m.) ve ittihad-ı İslâm ordularıyla zemin yüzünde saltanat-ı İslâmiyeyi sürmek cihetinde herkeste, hususan avamda, hususan ehl-i siyasette, hususan bu asrın efkârında, o birinci vazifeden bin derece geniş görünüyor. Ve bu isim bir adama verildiği vakit, bu iki vazife hatıra geliyor; siyaset mânâsını ihsas eder, belki de bir hodfuruşluk mânâsını hatıra getirir; belki bir şan, şeref ve makamperestlik ve şöhretperestlik arzularını gösterir. Ve eskiden beri ve şimdi de çoksafdil ve makamperest zatlar, Mehdî olacağım diye dâvâ ederler. Gerçi her asırda hidayet edici, bir nevi Mehdî ve müceddid geliyor ve gelmiş. Fakat herbiri, üç vazifelerden birisini bir cihette yapması itibarıyla, âhir zamanın Büyük Mehdî unvanını almamışlar.

Hem mahkemede Denizli ehl-i vukufu, bazı şakirtlerin bu itikatlarına göre, bana karşı demişler ki:

“Eğer Mehdîlik dâvâ etse, bütün şakirtleri kabul edecekler.”

Ben de onlara demiştim: “Ben, kendimi seyyid bilemiyorum. Bu zamanda nesiller bilinmiyor. Halbuki âhir zamanın o büyük şahsı, Âl-i Beytten olacaktır.
Gerçi mânen ben Hazret-i Ali’nin (r.a.) bir veled-i mânevîsi hükmünde ondan hakikat dersini aldım ve Âl-i Muhammed Aleyhisselâm bir mânâda hakikî Nur şakirtlerine şâmil olmasından, ben de Âl-i Beytten sayılabilirim. Fakat bu zaman şahs-ı mânevî zamanı olmasından ve Nurun mesleğinde hiçbir cihette benlik ve şahsiyet ve şahsî makamları arzu etmek ve şan şeref kazanmak olmaz; ve sırr-ı ihlâsa tam muhalif olmasından,Cenâb-ı Hakka hadsizşükür ediyorum ki, beni kendime beğendirmemesinden, ben öyle şahsî ve haddimden hadsiz derece fazla makamata gözümü dikmem. Ve Nurdaki ihlâsı bozmamak için, uhrevî makamat dahi bana verilse, bırakmaya kendimi mecbur biliyorum” dedim, o ehl-i vukuf sustu.


Bu arada sultan_mehmet kardeşimizin açtığı konudaki :

"Mehdi kimdir? Ne zaman gelecektir?" gibi sorular, bazan insanı asıl vazifelerinden alıkoyabilmektedir. Bunun yerine doğrudan aktif hizmetle meşguliyet tercih edilmelidir. Hele hele mehdiyyet konusunu tartışma alanına sokmaktan kaçınılmalıdır. Nakledildiğine göre, Said Nursi sürgünde iken saf gönüllü bir zat "efendim, üzülmeyin. Mehdi gelecek, her şeyi düzeltecek" der. Said Nursi, şu anlamlı mukabelede bulunur: "Mehdi geldiğinde seni vazife başında bulsun!"

Paragrafındaki her kelimeye katılıyorum....Biz vazifemizi en iyi nasıl yaparız ona bakalım,bu tip münazaralar kimseye fayda getirmez....Herkesin Mehdî'si kendine.....Selâmetle....
 

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
mujaahed bursevide kendi şeyhinin sevgisi ağır bastığı için o açıdan bakmıştır, sapık birine denmedikçe ehlisünnet velcemaat içindeki hocalardan çoğuna zaten müridleri çok fazla muhabbet ve hüsnüniyet ile bakabilir bunda bir sakınca yoktur iftira da olmaz, ancak sen sözde nurcular kısmına kızdıysan haklısın yanlış yapmış, yetkilerin mevcut sınırı aşmadan doğrudan şaşmadan mührün elindedir ;)
 

out of whack

© ◄ Ayarsız..! ►
Forum Administrator
ek olarak mujaahed videoyu başından sonuna kadar izledim çantacı necmi abinin söylediklerinde akla ilme mantığa aykırı hiçbirşey yok ben dahi altına imzamı koyarım, bu arada videodan dikkatimi çekti bediüzzaman ın şam da verdiği hutbeyi şamiye kitabının başını okudum o da doğruymuş. edit: bir de bu konu çok önceden açılmış ve komuta merkezine taşınmıştı galiba nasıl geldi süresi mi doldu acaba sultanmehmet ?
 

İlim Talebesi

KF Ailesinden
Özel Üye
Konuyu açan (kendi fikrine göre) açmış.Ve anket seçeneklerini ''1-Biliyoruz 2-yeni öğrendik'' şeklinde kendi fikirlerine göre açmıştır.Farklı bir seçenek koymamıştır.Bundan sonra ise kendisi ''ben 20 gün önce öğrendim'' deyip hiçbir açıklama yapmamış.

Hadislerde Mehdi(as)'ın şahsına ait bilgiler vardır.Bu hadisler sağlam kaynaklarda geçmektedir.Dolayısıyla -hadisleri bir kenara atıp- şu Mehdidir demek doğru değildir.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst