Hisse Ne Demektir?

ma'vera

Emektar
Özel Üye
Hisse:
Pay. Nasip. Kısmete düşen kısım. Vârise intikal eden kısım.

(Dördüncü suâl: Mâdem bu zelzele musîbeti hatâların neticesi ve keffâretü'z-zünubdur. Mâsumların ve hatâsızların o musîbet içinde yanması nedendir? Adâletullah nasıl müsaade eder?

Yine mânevî cânibden elcevap: Bu mesele sırr-ı kadere taallûk ettiği için, Risâle-i Kadere havale edip, yalnız, burada bu kadar denildi:
b689.gif

Yani, "Bir belâ, bir musîbetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zâlimlere mahsus kalmayıp, mâsumları da yakar."

Şu âyetin sırrı şudur ki: Bu dünya bir meydan-ı tecrübe ve imtihandır ve dâr-ı teklif ve mücâhededir. İmtihan ve teklif, iktizâ ederler ki, hakikatler perdeli kalıp, tâ müsâbaka ve mücâhede ile, Ebû Bekir'ler âlâ-yı illiyyîne çıksınlar ve Ebû Cehil'ler esfel-i sâfilîne girsinler. Eğer mâsumlar böyle musîbetlerde sağlam kalsaydılar, Ebû Cehil'ler, aynen Ebû Bekir'ler gibi teslim olup, mücâhede ile mânevî terakkî kapısı kapanacaktı ve sırr-ı teklif bozulacaktı.

Mâdem, mazlum zâlim ile beraber musîbete düşmek, hikmet-i İlâhiyece lâzım geliyor; acaba o bîçare mazlumların rahmet ve adâletten hisseleri nedir?

Bu suâle karşı cevaben denildi ki, o musîbetteki gazab ve hiddet içinde, onlara bir rahmet cilvesi var. Çünkü, o mâsumların fânî malları, onların hakkında sadaka olup, bâkî bir mal hükmüne geçtiği gibi, fânî hayatları dahi bir bâkî hayatı kazandıracak derecede, bir nevi şehâdet hükmünde olarak, nisbeten az ve muvakkat bir meşakkat ve azabdan büyük ve dâimî bir kazancı kazandıran bu zelzele, onlar hakkında, aynı gazab içinde bir rahmettir
.S.)


Hisse-i müfreze:
Fık: Bir toprağın taksiminde vârislerden her birisinin hissesine isabet eden yer.


Hisse-i şâyia:
Fık: Müşterek bir malın her bir cüz'üne sirayet eden hisse, pay.
* Ortaklar arasında taksim edilmemiş olan müşterek mal. Meselâ: Bir kitaba, bir kaç kişi ortak ve taksim de mümkün değil ise; her hissedarın kitabın umumuna sahip olması.


Hisseçin:
f. Hisse alma, pay alma.


Hissedâr:
Hisse sâhibi, hissesi olan.


Hissemend:
f. Hisseli olan. Pay alan, nasipli.
* Ders alan.


K:Yeni Lûgat
 
Üst