Hirs

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Şiddetle arzu etmek, üzerine çok düşmek anlamına gelen bir İslam ahlak terimi: Eşya için kullanıldığında şiddetli arzu ve büyük rağbeti anlatan hırs, insanlara yönelik bir tutum sözkonusu olduğunda "acımak, şefkat etmek, iyiliğine çalışmak" gibi anlamları ifade ediyor.

Kur'ân-ı Kerim'de kelimenin türevinin kullanıldığı beş âyet-i kerime'nin anlamları şöyledir:

"Sen ne kadar yürekten istesen de, İnsanların çoğu inanmazlar" (Yûsuf, 12/ 103).

"Ne kadar uğraşsanız da kadınlar arasında adalete gücünüz yetmez" (en-Nisâ, 4/129).

"Onların doğru yolda olmaları için ne kadar çırpınsan yine de Allah saptırdığını doğru yola iletmez; onların yardımcıları da yoktur" (en-Nahl, 16/37).

"Ey inananlar, andolsun ki, size içinizden sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, inananlara şefkatli ve merhametli bir peygamber gelmiştir" (et-Tevbe, 9/128).

"Doğrusu, onların (Yahudilerin) hayata diğer insanlardan, hatta müşriklerden daha düşkün (daha hırslı) olduklarını görürsün. Her biri ömrünün bin yıl olmasını ister. Oysa, uzun ömürlü olması onu azaptan uzaklaştırmaz. Allah onların yaptıklarını görür" (el-Bakara, 2/9)

Görüldüğü üzere, ilk dört âyette, hırs kelimesiyle kökdeş sözcükler olumlu bir tutumu anlatmak için kullanılmış; ancak son ayette dünyaya rağbet anlamı içinde alınmıştır.

Hadis-i Şeriflere baktığımızdaysa, "Bir koyun sürüsünün üzerine salıverilen iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsının dinine olan zararından daha ağır değildir" (Tirmizî, Zühd, 30) anlamındaki Hadis'te hırs kelimesinin kullanıldığını görüyoruz. "Âdemoğlu yaşlanır, fakat ondaki iki şey gençleşir: Mal üzerine hırs, ömür üzerine hırs..." (İbn Mâce, Zühd, 27) meâlindeki Hâdis-i Şerif, Tirmizi'de aynı babta üç ayrı yerde geçer. Enes rivâyetinde metin aynidır. Ebu Hûreyre rivâyetinde ise "uzun ömür ve mal sevgisi" ifadesi vardır.

"Her ümmetin bir fitnesi vardır. Benim ümmetimin fitnesi maldadır" (Tirmîzî, Zühd, 19).

"Siz kendinizden aşağı olanlara bakınız; sizden yukarı olanlara bakmayınız. Çünkü, böyle yapmak, Allah'ın üzerinizdeki nimetlerini küçümsemeniz için daha uygûndur" (Münzirî, Muhtasar-u Sahih Müslim, 2087 nolu Hâdis; İbni Mâce, Zühd, 9)..

"Âdemoğlunun iki vadi dolusu malı olsa, bir üçüncüsünü ister. Ademoğlunun karnını (gönlünü) topraktan başka birşey doldurmaz. Şu kadar ki, tevbe eden kişinin tevbesini Allah kabul eder" (Buhârî Muhtasarı Tecridi Sarih Tercemesi, 2025 sayılı hâdis: Tirmizi, Zühd,19; İbni Mâce, Zühd, 27).

Görüldüğü üzere, bu Hâdislerde,Türkçede hırs diye adlandırdığımız tutum anlatılmakla birlikte hırs kelimesi kullanılmamıştır. Bazan hırs kelimesi "tamah" açgözlülük, şiddetli arzu, bir şey hakkında ziyadesiyle rağbet ve meyil göstermek" anlamında kullanılmış ve adî şeylere olan hırsın kalb fakirliği, yüce şeylere karşı hırsın ise, ruhun ulviyeti olduğu kaydedilmiştir (Ö.N. Bilmen, Dini ve Felsefı Ahlâk Lügatçesi, Hırs Maddesi). Bazan da hırs ve tama' müterâdif ve yakın anlamlarda kullanılmıştır (İmam Gazzali, İhyau-Ulûmi'd Din, Terc. A. Arslan, VII, 251). Bu da hırs kelimesinin geçirdiği evrimi ve günümüzde tama' kelimesiyle özdeş bir durumda zemmedilen bir davranış biçimi haline dönüştüğünü ifade eder.

Bu gün Türkçemizde kullandığımız anlamıyla hırs ve türevleri olan diğer kelimeler, temelde, tama' kelimesinin ifade ettiği manayı taşımaktadır. Arapça'da tama' kelimesinin ifade ettiği aşırı isteğin bir ileri adımı "paylaşmağa yanaşmayıcı bir istek" anlamını taşıyan "çeşit" ve uç noktası da, hem Kur'ân-ı Kerim'de ve hem de hadis-i Şerif lerde çok yerilen "emel"dir. Hırs, gerçek anlamı içinde verilmesi gereken değil, hırs gösterilen şey açısından değerlendirilebilecek bir tutumun adı olmaktadır. Hırs'ın iyiye de kötüye de kullanımı vardır.

Zübeyir YETİK
 
Üst