Hak deyince akan sular durur.
Bir meselenin çözümünde, bir anlaşmazlıkta adaletli ve tarafsızca davranılır,doğru yol tutulur, hakkaniyet gözetilirse hiç kimse bir şey söyleyemez, herkesverilen kararı kabul eder.
Hak gelince, batıl gider.
Kur`anıkerim`deki “Hak geldi, bâtıl zâil oldu” âyetinden yola çıkılarakoluşturulan bu atasözünde, “Hak”, Yüce Allah`ın emri, hükmü anlamındadır;“bâtıl” ise doğru ve gerçeğin karşıtıdır. Dolayısıyla bir anlaşmazlık sırasındadoğrudan ve gerçekten yana olunur, insaflı ve adaletli hüküm verilirse, doğruve gerçeğin karşısında olan zalimler çekip gitmek zorunda kalırlar.
Hak yerde kalmaz.
Gerçek, doğru, adalet, insaf ve haklı kazanç hiçbir şekilde yok edilemez.Kişinin hakkı olan şey ya bu dünyada, ya da öbür dünyada kendisine verilir.Hakkı hor görenler, çiğnemeye kalkışanlar, inkâr edenler büyük bir aldanışiçindedirler.
Hak yerini bulur.
Haksızlık er veya geç ortaya çıkar, bunun da hesabı kuşkusuz sorulur. Suçlununcezalandırılması, hakkıyla hakkının verilmesi bu dünyada veya öbür dünyadamutlaka gerçekleşir.
Hamala semeri yük değildir (olmaz).
İnsana kendi işi ağır gelmez. Çünkü üstlendiği iş ve sorumluluk yaşadığıhayatın tabiî bir sonucudur.
Hamama giren terler.
Bir işe girişen kimse, o işin güçlüklerini, sıkıntılarını ve masraflarını gözealmalıdır. Çünkü bu işin durumunu, sorumluluğunu kendi isteğiyle kabuletmiştir.
Haramın temeli olmaz (Haramdan şifa olmaz).
Yüce Yaratıcı`nın yasak ettiği yollardan, emeksiz ve haksız olarak bir şeye elatıp sahip olmak haramdır. Bu çeşit kazanç insana ne tat verir, ne de yarargetirir. Kişi o şeyden gereği gibi faydalanamaz, geldiği gibi çabuk gider,hayrını
göremez.
Harman dövmek keçinin işi değil.
Hemen her işin bir yapılma biçimi ve ustası vardır. Ağır, önemi büyük işleri öyleherkes yapamaz. Hele bu işler acemi kimselere hiç bırakılamaz. Bu tür işlerdeniyi sonuç almak isteyenler, işlerini mutlaka ehline vermelidirler.
Hastalık sağlık bizim (insan) için.
Sağlıklı bir insan organizmasında birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıylafizyolojik görevlerin aksaması, dolayısıyla sağlığın bozulması son derecetabiîdir. Bu sebeple, hasta olmamak için önceden tedbir almalı, her halükârdahastalığa yakalanırsa da bunu büyütmemeli insan.
Hatasız kul olmaz.
Hiçbir insan tam değildir. Her insan bilerek ya da bilmeyerek yanılıpyanlışlığa düşebilir, suç işleyebilir, günaha girebilir. Kusurları bakımındaninsanlara fazla yüklenmek doğru değildir. Önemli olan insanların hatalarınıyüzüne vurmak değil, hatalarını azaltmada onlara yardımcı olmaktır.
Hay`dan gelen, Hu`ya gider (Selden gelen, suya gider).
Sözün gerçek anlamında “Hay” ve “Hû” Allah demektir. Yani Allah`tan gelen, yineAllah`a gider anlamındadır bu söz. Ancak halk arasında mecazî bir anlamkazanmıştır. Kolay ve emeksiz kazanılan şeyler elden kolay çıkar. Elde kalıcıolanlar, emek sarf edip alın teri dökerek kazanılan şeylerdir.
Hayır dile komşuna, hayır gele başına.
Kim başkaları için iyi niyet besler, iyilik diler, hayır isterse, başkaları daonun için aynı şeyleri düşünür. Kural o ki, iyilik ve kötülük karşılıklıdır.İyilik isteyen iyilik bulur, kötülük isteyen de kötülük.
Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar söyleşe söyleşe ( konuşa konuşa) anlaşır.
İnsanlar konuşarak birbirlerini daha iyi anlarlar. Çünkü konuşma, anlaşma yollarınınbaşında gelir. İnsanlar duygu ve düşüncelerini konuşarak karşı tarafaaktarırlar, tartışırlar ve birbirlerini tanımaya çalışırlar.
Hayvan yularından, insan ikrarından tutulur.
Yular, bir hayvanın idare edilmesinde oldukça önemlidir. Bir yere döndürülmesi,çekilip götürülmesi, bir yere bağlanıp tutulması yular vasıtasıyla olur. Birinsanı ise sözü (ikrarı) bağlar. Verdiği sözden dönen kimse, itibarını dayitirmiş sayılır. İhbarını düşünen kimse sözünden caymaz. Eğer cayarsa, bukendisine hatırlatılır; sözünün istikametine yönelmesi istenir