Gurur ve kibir

ALLAH-U ALEM

KF Ailesinden
Özel Üye

Kur’an-ı Kerim’de birçok yerde Allah Tealâ yeryüzünde gururlanıp kibirlenenlerin hidayete gelemeyeceğini ifade etmiş, böbürlenerek yürüyenleri sevmediğini bildirmiştir. Bir hadis-i kudsîde de büyüklük ve ululuğun kendisine ait olduğunu buyurarak, bunlara sahip çıkanın iflah olmayacağını söylemiştir. Yeryüzünde nice kibirli ve gururlu insanların yerle bir edildiği Kur’an-ı Kerim’de tafsilatıyla anlatılmıştır. Sadece Firavun’un başına gelenler bu konuda delil olarak yeter.

İman eden insanlarda Allah’a kafa tutma manasında kibir ve gurur olmayacağı açıktır. Ama bu tür hastalıklar kendini ilaçlara karşı yenileyen mikroplar gibi ruhta mevcudiyetini devam ettirirler. İman etse de kendisinin farklı birisi olduğuna inanır. Bazen zenginlik, güzellik, zeka, makam, mansıp, rütbe, soy-sop, ilim, kabiliyet, hitabet, yaş vs.. İnsanı gurur ve kibire sevkedebilir.. Kişi bunları üstünlük vesilesi sayarak başkalarını hor ve hakir görebilir. Ehl-i dünyanın arasında çok önemli yeri olan bu üstünlük kuruntularını Kur’an bir çırpıda silip atmış ve üstünlüğün ancak takva ile, Allah’ın emirlerini yerine getirmede gösterilen hassasiyet ile olacağını bildirerek gerçek değer ölçüsünü ortaya koymuştur.
Gurur ve kibiri yok etmenin en etkili yolu hiçliğimizin farkına varmaktır. Bediüzzamanın da dediği gibi insana bahşedilen bütün her şey ariyettir. (Ariyet, Fıkıh’ta birisine onun kullanması için verilen emanet demektir. Ariyeti alan, sahibinin razı olmadığı bir biçimde ariyeti kullanamaz. Dolayısıyla kişi kendi bedenine dahi zarar veremez. Çünkü asıl sahibi kendisi değildir.) Bizim olmayan şeylerle de çalım satmaya hakkımız yoktur.
İnsan her zaman gurur ve kibir esintilerine karşı duyarlı olmalı ve devamlı murakabe, muhasebe ile nefsini ezmesini bilmelidir. Bunun en kestirme yolu da, mazhar olunan bütün iyiliklerin Allah’tan geldiğini kabul, tasdik, itiraf ve ilan etmektir. Yoksa gurur, kibir ve kendini beğenme gibi hastalıklar bünyeye yerleşir ve bir daha da onları yerleştikleri yerden söküp atmak mümkün olmaz.

GURURA KARŞI İLAÇ

[FONT=Tahoma,Helvetica,Sans-Serif]Halife Hz. Ömer bir gün kırbasını (su tulumu, su kabı) sırtına yüklenmiş, Medine'nin en kalabalık sokaklarında dolaşıyordu. Babasının sırtında kırba ile dolaştığı oğlu Abdullah'ın da gözüne ilişti ve kendisine yetişip sordu:[/FONT]​
[FONT=Tahoma,Helvetica,Sans-Serif]- Baba sen ne yapıyorsun, koskoca halife sırtında kırba taşır mı, taşıtacak kimse mi bulamadın?[/FONT]​
[FONT=Tahoma,Helvetica,Sans-Serif]- Oğlum, bunu taşıtacak adam bulamadığım için veya başka bir mecburiyet dolayısıyla taşıyor değilim. Nefsime gurur gelir gibi oldu, kendimi beğenir gibi oldum, sırf onu küçültmek için bu yola başvurdum.[/FONT]​
 
Üst