Günahına Ağlamak

ömr-ü diyar

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ أَحَبَّ
Yönetici
Önce kendinden mesulsün. Rabbin, önce seni sana soracak. Kabir hayatıyla başlayacak sorular; Rabbin kim, Peygamberin kim? Dinin ne?

Sorular arka arkaya gelecek; aldığın nefesten, attığın adımdan, yediğin lokmadan, baktığın yerden, kulak verdiğin sesten, zerre kadar hayır ve zerre kadar şer’den sorulacaksın. Her şey karşına çıkacak. Hiçbir şey atlanmamış. Hiçbir ayrıntı unutulmamış. Her anın kaydı tutulmuş. Amel defterinde her şey satır satır. Bütün amellerin yazılmış, neden ve niçinler karşında.

Nasıl bir hayat yaşadıysan öyle cevap vereceksin bu sorulara. Uzaktan baktıysan Allah Rasulüne, uzağından geçtiysen İslam’ın yahut gündemin olmadıysa Müslümanlık, Müminlik cevabın o denli doğru cevaba uzak olacak.

Nereden başlamalı arınmaya? Hangi reçeteyi uygulamalı insanın kendi dünyasına dönmesi için? Ve insan nasıl kurtulmalı kurtarıcı olmaktan? Başkalarının haline yanarken kendisini unutan, hep kurtarıcı olduğunu zanneden, dinin sorumlusu sadece kendisiymiş gibi davranan olmaktan nasıl kurtulmalı?

Rabbinin huzuruna, huzurlu varabilmek için önce kendinden başlamalı. Başkalarının hatalarını görmek yerine kendi hatalarını görmeli, kendi haline yanmalısın. İç âlemindeki kuytu yerleri aydınlatmalı, fitili eskimiş, yağı bitmiş kandilleri yeniden yakmalısın.

Önce gönlünü temizlemeli. Sonra günahlarını, sonra ruhunu, sonra kalbini.

Arınma gönülden olmalı. Gönül arınırsa, gülistan olur. Binbir çiçek açar muhabbet terennüm eden. Gönül bahçen Hakkın rengiyle boyanırsa felaha erenlerden olursun.

Öyle bir gönül taşı ki, her can yer bulabilsin orada. Gönül bahçelerin ummanlar gibi geniş, ovalar gibi ferah olsun. Bir tane bile ayrık otu bulunmasın. Gönül çok hassas, çok narin bir mekân. Gönlüne girenlere de dikkat etmeli, gönlünden çıkardıklarına da.

Mesela kimlerle berabersin? Kimlerin muhabbeti var gönlünde? Gönlünü temiz tutmazsan halini düzeltemezsin. Şaşı bakarsın. Tek olanı çift, doğru olanı eğri görürsün. Ağlanacak yerde güler, gülecek yerde ağlarsın.

Sonra Kalp. Kalbin senin merkezindir. Allah kalbe bakar. Kullar da kalbe bakar. Kalbin nasılsa öylesin. Niyet kalbe doğar. Ve Amelin niyetine göre gelişir. Gönlün bulanıksa, kalbin de bulanıktır. Gönlün dar ise kalbine büyük sevgiler sığdıramazsın. Başkasının kalbini yargılamaktansa kendi kalbine dön. İçine bak. İç âlemini sorgula. Kalbini her türlü hastalıktan; kinden, nefretten, hasetten, fesattan, kibirden korumanın derdine düş.

Ağlamaya kendi günahlarından başla. Pişmanlık acısı bir mıh gibi saplansın yüreğine. Kalbinin en ücra köşelerinden feryâd ü figanlar yükselsin. Ağla ki arınsın cümle bedenin. Ağla ki, dökülsün bütün günahlar. Günah kirlerini ancak sağlam bir pişmanlıkla çıkan gözyaşları temizler.

Seherlerde ağla. Tenhalarda ağla. Rabbinle vuslatında ağla. Kirlenen vicdanını ağlamakla temizle. Gözyaşı rahmettir. Gözyaşı ruhu arındırır. Kalbi inceltir. Niyetleri saflaştırır. Gözyaşı her insandan çıkmaz. İnsanlar vardır çorak toprak gibidir. İnsanlar vardır mümbit toprak gibidir. İnsan gözyaşı döktükçe gönül toprağından rahmet fışkırır.

Gönül temizliği seherlerde yapılır. İnsanın arınması için iki şeye dikkat edilmesi gerektiği söylenir. Birincisi ünsiyet kurduğun insanlara, diğeri ise yediğin-içtiğin şeylere…

Dostlarına şöyle bir bak! Dost dediğin insanların gönül gündemlerinde neler var? Seni süfli duygulardan ulvi duygulara alıp götüren kaç dostun var? Sana farkında olmadan neyi telkin ediyorlar ve senin istikametini hangi yöne çeviriyorlar?

Dostluğun birinci şartı Allah ile dost olmaktır. Senin Allah ile dost olan kaç tane dostun var? Seni Allah’a götüren kaç dostun var?

Boğazından geçenlere ne kadar dikkat ediyorsun? Ekmeğine, aşına, suyuna, çayına… Helal-haram ölçüsü ne kadar etkili yediğin şeylerde? Bundan da öte, yediğin şeyler hangi ellerle hazırlanmış? Hangi duygularla? Kimin göz hakkı var onlarda? Yediğin şeyler senin karakterine, ruh dünyana anında etki eden şeylerdir. Ne kadar dikkatlisin, ne kadar hassassın?

Ruh temizliği, ruhu temiz insanlarla beraber olmakla olur. Ruhu temiz insanların meclisinde ve sofrasında maddi manevi gıdaları almakla olur. Dünyayı seven, dünyayı kendisine gaye edinen insanların sadrından sana dünyacılıktan başka bir şey geçmez. O yüzden her şeyin birbirine karıştığı bu zamanda, manevi dünyamızı korumak için azami hassas olmak, kalbin rikkatini korumak için latif ve nahif inanlarla beraber olmak gerekir.

Günahlar insanın kalbine küçük lekeler halinde düşer. İnsan bir günah işler, kalbinde kara bir leke oluşur. Manevi dünyasına bir zift damlası düşer. İnsan her günah işledikçe kalp kararmaya başlar. Kalp karalığı katılığa dönüşür. Bu insanın ruhuna, fiillerine, yüzüne, haline yansır.

Sen kendi günahından nasıl arınacağını düşün. İnsan kendisini temiz tutarsa, başkalarına o derece tesir eder. Kendisini kurtarma derdinde olursa, başkaları da ona tutunarak kurtulur. Kendisini unutup başkalarının hali ile uğraşırsa kendisini de kurtaramaz başkalarını da.

İç âlem sağlam olmalı. Laftan ziyade hal olmalı. Sözden ziyade amel… İnsan her şeyden önce kendi günahının farkında olmalı ve kendi günahına ağlamayı bilmeli.

Dünyada içinde bulunduğumuz her şey izafidir. Makamımız, mevkiimiz, maddi durumumuz. Allah katındaki değerimiz, takvamızladır. Takva ise, kalp temizliği, gönül temizliği, ruh temizliği ve amel temizliği ile olur.

Salih Zeki Meriç

 
Üst