Ekrem:
Çok cömert, daha kerim, en kerim.
(Arkadaş! Şu Zat-ı Nurâni (A.S.M.) mürşid-i imâni, Resul-i Ekrem (A.S.M.) bak nasıl neşrettiği hakikatın nuriyle, Hakkın ziyasıyla, nev-i beşerin gecesini gündüze, kışını bahara çevirerek, âlemde yaptığı inkılâb ile âlemin şeklini değiştirerek nurâni bir şekle sokmuştur. M.N.)
Ekrem-ül ekremîn:
Ekremlerin en ekremi. Cenab-ı Hak (C.C.)
Ekremâne:
Ekremce, ekrem olana yakışacak şekilde. Çok elaçıklığıyle, cömertlikle.
Ekremiyyet:
Ekremlik, ekrem olma hâli.
K:Yeni Lûgat
Çok cömert, daha kerim, en kerim.
(Arkadaş! Şu Zat-ı Nurâni (A.S.M.) mürşid-i imâni, Resul-i Ekrem (A.S.M.) bak nasıl neşrettiği hakikatın nuriyle, Hakkın ziyasıyla, nev-i beşerin gecesini gündüze, kışını bahara çevirerek, âlemde yaptığı inkılâb ile âlemin şeklini değiştirerek nurâni bir şekle sokmuştur. M.N.)
Ekrem-ül ekremîn:
Ekremlerin en ekremi. Cenab-ı Hak (C.C.)
Ekremâne:
Ekremce, ekrem olana yakışacak şekilde. Çok elaçıklığıyle, cömertlikle.
Ekremiyyet:
Ekremlik, ekrem olma hâli.
K:Yeni Lûgat