Ders:
Tenbih, tâlimat, vazife. Bir şeyi öğrenmek için muallim veya o işi iyi bilen birisinden azar azar alınan vazife.
* Akıl.
Ders-i ibret:
İbret dersi. Göz ve fikir açacak hâdise.
Der-saadet:
f. Saadet kapısı. İstanbul'un eski ismi.
Ders-han:
f. Ders okuyan, talebe, öğrenci.
Ders-i amm:
Bir medreseyi bitirdikten sonra, tâbi tutulan imtihan sonunda medrese talebelerine ders vermek salâhiyetini kazanan.
* Asistan.
* Herkese ders vermeğe salâhiyetli âlim.
Der-tesbih:
Tesbihde, duâda, zikirde.
K:Yeni Lûgat
Tenbih, tâlimat, vazife. Bir şeyi öğrenmek için muallim veya o işi iyi bilen birisinden azar azar alınan vazife.
* Akıl.
Ders-i ibret:
İbret dersi. Göz ve fikir açacak hâdise.
Der-saadet:
f. Saadet kapısı. İstanbul'un eski ismi.
Ders-han:
f. Ders okuyan, talebe, öğrenci.
Ders-i amm:
Bir medreseyi bitirdikten sonra, tâbi tutulan imtihan sonunda medrese talebelerine ders vermek salâhiyetini kazanan.
* Asistan.
* Herkese ders vermeğe salâhiyetli âlim.
Der-tesbih:
Tesbihde, duâda, zikirde.
K:Yeni Lûgat