Cebrail'in Efendimizle ağladığı hadise

sultan_mehmet

© ◄ كُن فَيَكُونُ ►
Yönetici
Forum Administrator
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Ebû Ya’lâ şöyle rivayet eder:

“Rasûlullah (s.a.v) bir gün sahabeye hitabede bulundu ve şöyle dedi:

'Şu iki büyük konuyu; cennet ve cehennemi asla aklınızdan çıkarmayın!'

Sonra ağlardı, gözlerinden dökülen yaşlar sakalının iki yanını ıslatır ve şöyle dedi:

'Nefsimi elinde tutan Allah’a yemin ederim ki; eğer ahiret konusunda benim bildiklerimi bilseydiniz toprak üzerinde gezinir ve başlarınıza toz toprak saçardınız!'”

(Buhârî, 6389; Müslim, 2690; Ebû Davud, 1519; Nesâî, el-Kübrâ, 6/261; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, 11560; İbnu Hibbân, es-Sahîh, 3/218; el-Hâkim, el-Müstedrek, 1/625)


et-Taberânî el-Mu’cemu’l-Evsat’ta şöyle rivayet eder:

“Cibrîl (a.s), Rasûlullah’a (s.a.v) alışılmışın dışında bir zaman da geldi. Rasûlullah (s.a.v), onu karşıladı ve dedi ki:

'Ey Cibrîl! Neden yüzünün renginin değişmiş olduğunu görüyorum!...'

Cibrîl (a.s) şöyle der:

'Allah Tealâ (c.c), cehennemin körükleri hakkında sana bilgi vermemi emretmiş olmasaydı sana gelmezdim!'

'Ey Cibrîl! Öyleyse bana cehennemin vasıflarını anlat veya ateşin özelliklerinden bahset!'

Bunun üzerine Cibrîl (a.s) cehennemi şöyle anlatır:

'Cenâb-ı Hak (c.c), cehennemin bin yıl yakılmasını emretti. Bin yıl yakıldı, sonunda bembeyaz oldu. Sonra yine yakılmasını emretti. Bin yıl daha yakıldı ve kıpkırmızı oldu. Yine yakılmasını emir buyurdu. Bin yıl daha yakıldı ve kapkara oldu. Şimdi o simsiyah ve kapkaranlıktır; kıvılcımları ışık saçmaz ve alevi de hiç sönmez!

Seni hak üzere Peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, şayet cehennemden iğne deliği büyüklüğünde bir delik açılsa, yeryüzünde bulunanların hepsi tamamen ölürdü.

Seni hak üzere Peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, cehennem bekçilerinden biri yeryüzündekilere görünse, yüzünün çirkinliğinden ve kokusunun ağırlığı yüzünden dünya halkının tamamı ölürdü.

Seni hak üzere Peygamber olarak gönderen Allah’a yemin ederim ki, Cenâb-ı Hakk’ın Kur’ân-ı Kerîm’de özelliklerini anlattığı cehennem ehline ait zincirlerden birinin halkası, dünyadaki dağlardan birinin üzerine bırakılsaydı, onu eritip bitirir ve yerin merkezine varıncaya kadar aşağı inerdi.'


Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) buyurdu ki:

'Bu kadarı yeter ey Cibrîl! Yoksa kalbim çatlayacak ve öleceğim!'

Sonra Rasûlullah (s.a.v) Cibrîl’e (a.s) baktı, onun ağladığını görünce dedi ki:

'Cenâb-ı Hakk’ın katında böyle bir makama sahip olduğun halde sen de mi ağlıyorsun?'


'Ben neden ağlamayayım ki! Asıl benim ağlamam gerekir. Belki Allah Tealâ’nın ezeli ilminde, şu anda bulunduğum halden başka bir haldeyim! Bilemem, belki Allah Tealâ beni İblis’i tâbi tuttuğu imtihanın benzeri bir imtihana tâbi tutar. Halbuki İblis de önceleri önde gelen meleklerden biri idi. Bilemem, belki de Hârût ile Mârût’un başına gelen imtihan benim de başıma gelebilir!'


Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v) ile Cibrîl (a.s) birlikte ağlamaya başladılar.

İkisinin ağlaması, şu nida gelinceye kadar devam etti:

'Ey Cibrîl ve ey Muhammed! Allah Tealâ, ikinizi de kendisine isyan etmekten emin kılmıştır!'


Elhamdulillah...
 
Üst