Bir ŞEHİD'in Gözlerinde Görüyorum Hayatı!

sahabe

Tecrübeli
Belki bu yazıyı bitiremeyecek kalemim. Belki yarım kalacak sözlerim. Ya da siz son cümlesini getiremeyeceksiniz belki de yazının. Aldığınız son nefes, yaşadığınız son saniye belki…
Yakın deyip de, yakınlığına inanamadı-ğınız ölüm belki de karşınızda. Hemen ya-nı başınızda.
Peki hazır mısınız onu karşılamaya?
Her an gelebilecek bir misafir gibi, ka-pıda mı gözleriniz? Ya da patlayacak bir silah gibi tetikte mi yüreğiniz?
Yoksa, yaşamaya dair uzun mu hayal-leriniz?
Hayatınız sigortalı mı?
Ya da garantili mi uzun yaşayacağınız?
Ama gözleriniz bir korkuyu ele veriyor bize. Büyük bir korku sarmış gözlerinizi. Ölümü yakıştıramasanız da kendinize, na-sıl da ürkmüşsünüz ondan. Nasıl da kork-muşsunuz.
Yapamadığınız amellerin tedirginliği sarmış yüreğinizi. Ve yaptıklarınızın piş-manlığı. Gözlerinizden okunurken ölüm korkusu, neden evlerinizden, yüreğinizden uzun yaşam kokuları yayılıyor etrafa. Ne-den korkularınız sizi hayra ulaştırmıyor ve alabildiğince bağlanıyorsunuz dünyaya.
Oysa ben, hayatı bir şehidin gözlerinde görüyorum. Ve bir çocuğun bakışında gö-rüyorum, ölümün nasıl da ölüverdiğini.
Siz kocaman adamlar, korkularınızı saklayamazken kimselerden, küçücük ço-cuklarda görüyorum cesareti, direnişi.
Ve bir hurma giriyor benimle dünyanın arasına. Tâ Uhud’da yerlere saçılan birkaç hurma. Cennet’e ulaşmak için onları dahi bekleyemeyen bir sahabi geliyor gözleri-min önüne.
Ve aceleciliği ve teslimiyeti ve şehadeti…
Sonra ellerinin yaptıklarından dolayı ölümü istemeyenleri düşünüyorum; kor-kularını, kaçışlarını, çabalarını.
Bana ne yapabilirsiniz ki diye meydan okuyan bir mücahid geliyor gözlerimin ö-nüne. Yapacağınız en son şey ölüm. O da şehadettir, mutluluktur, amacımdır benim.
Ve ölümü hatırına dahi getirmemek i-çin çabalayan ölümlüler görüyorum çev-remde. Kaçtıkça akıbetlerine koşan, haya-ta bağlandıkça ölüme yaklaşan kimseler.
Bıçağın altına yatan İsmail’ler görüyo-rum.
Hiç ölmemek için, ölüme koşan, RABbine kavuşma hasretinden ölümü arzulayan ve bir yolcu gibi yaşayıp, asıl vatanına hazırlanan müminler.
Ölüm korkusundan zalimlere boyun eğen İsrailliler görüyorum bir de. Bin yıl yaşama umuduyla kendilerini avutan, ahiretlerini yıkıp dünyalarını imar eden zavallılar.
Elindeki taşa ve çıplak bağrına rağmen ölümün üzerine üzerine giden müminler.
Çelikten zırhlarına, tanklarına, otomatik silahlarına ve sağlam binalarına rağmen korkularını gün gün büyüten kafirler.
Oysa ALLAH’ın elinde eceller.
Ne bir an ilerleyebilir ne de geri-leyebilir.
Kim, ne zaman ve nerede ölecek bunu ancak ALLAH bilir.
Asr’a andolsun.
Son ilk’ten daha hayırlı bizim için.
Öyleyse yakîn gelinceye kadar bize, İbadet edelim Rabbimize...
-alıntı-​
 

FERASETLİ

KF Ailesinden
Özel Üye
Oysa ALLAH’ın elinde eceller.
Ne bir an ilerleyebilir ne de geri-leyebilir.
Kim, ne zaman ve nerede ölecek bunu ancak ALLAH bilir.
Asr’a andolsun.
Son ilk’ten daha hayırlı bizim için.
Öyleyse yakîn gelinceye kadar bize, İbadet edelim Rabbimize:gula::gula::gula::tşk::art::art::art:ALLAH RAZI OLSUN
 
Üst